7. ve 8. Yy’da Irakta ortaya çıkan Kalendirilik, 10. Yy’da İran, Horasan ve Anadoluya yayılıp teşkilatlanmıştır. Kadim Alevilikten etkilenmiş Batini bir harekettir. Bu akımın ana felsefesi özel mülkiyet karşıtlığıdır. Dervişleri neredeyse çıplak dolaşırlardı. Kalenderiliğin dışında bunlara abdal, ışık, torlak, şeyyad, hayderi, edhemi, şemsi gibi isimler de verilirdi. Kalenderilik felsefesine ilham olan başlıca isimler şunlardır: Cemalettin Savi, Hâkim Senai, İbrahim Edhem, Külhane-ilayhar ve Baba Üryandır. Anadolu’daki Kalenderi dervişlerden biri de Otman Babadır.
Bu dervişler, mahrem yerlerini hayvan postlarıyla gizler, sırtlarında bir keşkül (topladıkları yiyecekleri koymaya yarayan kap), bellerinde iki keseli bir kuşak, elde balta ve asa ile dolaşırlardı. Baş, kaş ve sakallarını usturayla kazır ilk doğdukları gibi dolaşırlardı. En büyük pirleri, İran’da Ehli Hak (Reya Hag) denen Alevi inancına mensup Baba Tahir Üryandır. Baba Üryan neredeyse çıplak dolaşırdı. Kalenderiler, giyim kuşamlarıyla antik çağdaki kadim Aleviliğin izlerini taşırlardı. Hititlerin kayalara çizdikleri, baltalı ve tahta kılıçlı 12 tanrısına ve Gök-Şimşek Tanrı’sını betimleyen rölyeflere benzerlerdi. Dahası, çok sonra ortaya çıkacak olan Bektaşi dervişlerini andırırlardı. Ama İslam şeriatının etkin olduğu Irak, İran ve Horasan’da Şii terimlerin arkasına sığınmak zorunda kalırlardı. Kadim Alevilikle Şiiliğin karışımından oluşan bu akımlar heterodoks bir özellik taşırlardı.
Kalenderilik nedir, nasıl ortaya çıkmıştır sorusuna verilebilecek cevaplardan biri de şöyledir: Kalenderilik, Emevilerin Arap olmayan Müslümanlara tepeden bakmasına tepki olarak oluşmuş, ibadetlerini gösterişten ve gözlerden ırak yapmayı erdem sayan, kibirden, gururdan ve gösterişten kaçınmak için fakirlik donuna ve ruhuna bürünen, kabahatlerini gizlemeyerek kibirden kaçınmaya çalışan bir akımdır. Melamilik, kalenderilik, Vefailik, Hurifilik, sufilik, tasavvuf esasında Aleviliğin çağına göre oluşmuş farklı yorumlarıdır. Ortadoğu’da Abbasi ve Selçuklu egemenlerine karşı ayaklanan İsmaili ve Karmatilerin de esin kaynağı esasında bu batıni (Melanilik ile Kalenderilik) akımlardır. Daha gerisi Mani, Hürrem, Mazdek ve Kadim Aleviliğe dek gider.
Ortadoğu’da şekillenen bu Batini hareketlerin Anadoluya sıçraması Ebul Vefa ve onun ardılı Baba İlyasla olmuştur. Hatta Anadolu’nun batısına yerleşmiş olan Rum abdalları ve çok tanıdık bir isim olan Edebali ve Geyikli Baba da bunlardandır. Bektaşilik ise bu akımların bir bileşkesi gibidir. Yalnız Bektaşiliği Ortadoğu’daki heteredoks akımlardan ayıran temel fark Mezopotamya ve Anadolu’daki köklerine bağlı kalışıdır. Bektaşilik; Ali-12 İmam, Kerbela kültüne yüz vermeyerek antik kökleri üzerinde yükselir. 14 bin yıllık doğa kültünün izlerini taşır. Dünya malına meyletmeyen, insanın çıplak doğduğuna ve her şeyin ortak olduğuna inanan Şeyh Bedrettin Hareketi (14. Yy.) ise, Orta Doğu'dan çıkıp Anadoluya yayılan batıni akımlardan direk etkilenmiştir. Şeyh Bedrettin’in militan ve komutanları birer kalenderiydi aynı zamanda. Keza 15. Yy’da Celali ayaklanmalarına önderlik eden dervişler de...
Ahmet Yaşar Ocak’ın Babailer İsyanı adlı kitabında Mahmud b. el-Hatîb adında bir Selçuklu yazarın Fustat'ul-Adâle fi Kavâidi's-Saltana adlı eserinden alıntı yaparak biraz da egemenlerin gözüyle şu tespitleri aktarır:
"Kalenderiler, ibâhiyye (helal haram tanımayan) ve zenâdika (dinsiz) taifesidir ve İran'daki Hurremîler'e ve Mazdekîler'e benzerler. Kalenderîler, şeriat ve ahlâk kanunlarına riayet etmedikleri gibi dînî yasakları da tanımıyorlar, namaz kılmıyorlar, fakat şarap içip, esrar kullanıyorlardı; hattâ aralarında homoseksüeller de vardı ve bunu hiçbir utanç duymadan yapıyorlardı.”
Sonuç olarak yakından uzağa doğru; Kızılbaşlık, Hurifilik, Bedreddinilik, Bektaşilik, Abdallık, Işıkçılık, Karmati-İsmaili felsefesi; Batinilik, Melamilik, Kalenderilik, Reya Hag (Yaresanlık), Manizm, Hürremiye, Mezdek gibi inanç ve akımların dayandığı ana felsefe, Evren’i ve onun zerresini (insanı) Hakk bilen kadim Aleviliğe dayanır. İnsanı Hakk bilip de dört kapı kırk makamı es geçmek mümkün mü?
Dört kapı kırk makamdan geçip de nefsi öldürmemek mümkün mü?
O halde melamiliğin, abdallığın, dervişliğin, sufiliğin, bektaşiliğin, bilimin, gerçeğe hü diyerek zalime karşı durmanın yolu her daim Alevilikten geçmiştir.
14 bin yıldır sönmeyen ışıktır Alevilik.
Aşk ile...