Mehmet Ali DEMİR
  Güncelleme: 13-07-2022 20:16:00   13-07-2022 10:26:00

KURBAN: TANRILAR KAN İSTİYOR

Footo:Dinler Kitabı

 

 

Politeist rahibin halkı şevke getirmek için söylediği söz. Yedi bakire kurbanını, esir katlini, sefer hazırlığını vs. meşru kılmak için söylenebilir.


Kahpe evladı, kendi çıkarları için gariban köylülerin evrimsel kabile duygularını kullanır. insanlardaki katı muhafazakâr yapının sebebi evrimsel doğamızdır. Sürüden ayrılanı kurt kapar misali grup içinde aykırı davranana karşı nefret kusmaya programlanmışız işte. Aynı şekilde dinin ortaya çıkışı da buna dayanıyor. 

Günümüzde inançların bize ne kadar ayak bağı olduğu tartışılabilir ama geçmişte kesinlikle kabileyi ortak ülkü altında birleştirdiği bir gerçektir.

Kurban etiymiş, fakirlere yardımmış... Palavra. 

Tanrılar aslında kan peşinde. Yani can peşinde. Ama canın bıçakla çıkarılması, kan dökülmesi baş koşul. Çünkü bu sırada büyük bir enerji serbest kalıyor.

Kurbanı tanrıların istediği kadar biz insanlar da istiyoruz kanımca. Çekici geliyor bizlere bu konu. Belki de daha çocukluğumuzdan bilinçaltımıza masallar ile doldurulduğundan... 

Grimm Kardeşler’in, Andersen’in masallarında öldürmek için çocuk arayan ne çok cadı vardır bir düşünün. Ayrıca, büyücü kraliçe, Pamuk Prenses’i neden avcıya öldürtüp kalbinin kesilip getirilmesini istemiştir sanıyorsunuz?

Kurban ederek can alma sırasında ortaya enerji çıkıyor dedik. Batılı büyücüler adı geçen enerjinin tarafsız olduğunu ve niyet ile yönlendirildiğini öne sürerler. Bu nedenle de kurbanlı “çalışmaları” sıkça kullanırlar. 

Onlar bu enerjiye gerek duyduklarını efendice kabul ederler de pagan tanrılar asla böyle söylememişlerdir tarih boyunca. Kuşkusuz birkaç babayiğit tanrının dışında. Boğazköy’de, Hitit Başkenti Hattuşaş’da bulunan çivi yazısı ile yazılmış Kumarbi Destanı bu yürekliliğe iyi bir örnektir. İÖ.1300 tarihli tabletlerde su tanrısı Ea, insanlığı yok etmek isteyen baştanrıya şöyle seslenir: “Niçin yok edecekmişiz insanlığı? İnsanlar kurban kesmiyor mu tanrılara? İnsanlığı yok ederseniz kimse kalmaz tanrılara adak adayacak, hiç kimse kurban ekmeği sunmaz ve de saçmaz sunuları”

Zaten hemen tüm mitolojik öykülerde baştanrıların insanlığı yok etmeye çalışmaları ama ardından kendilerine sunulan kurbanlarla yatışmaları meşhurdur. Örneğin Zeus kimbilir kaç soy yaratmış; sonunda yaptığını kendi de beğenmemiş ve bu soyları büyük seller ile yok etmiştir. Zeus’un son tufanından “hasbelkader” kurtulan tek insan Deukalion ve karısı karaya çıkınca tann-nın hışmından ancak kestikleri bir kurban ile kurtulabilmiştir.

Bu tufan miti aynen Sümerlerde de vardır. Yalnızca kurtulan adamın adı Deukalion değil de Ziusudra’dır: “Ve Utu (güneş tanrı), kahraman, ışınlarını geminin içine soktu, Kral Zuisudra, o zaman, Utu’nun önünde yerlere kapandı, kral ona bir sığır kurban etti ve bir koyun öldürdü” (Philadelphia Üniversitesi Nippur Koleksiyonu).

İlginçtir ki aynı öykü Tevrat’ta da yer alır. İnsanlardan hoşnut olmayan Rab-Allah Tekvin bölümü bap 6:17’de “Ve ben, işte ben, göklerin altında kendisinde hayat nefesi olan bütün beşeri yok etmek için yeryüzü üzerine sular tufanı getiriyorum; yeryüzünde olanların hepsi ölecektir” der ve dediklerini aynen yapar. Rab Allah insanlığı ancak kurtulan tek kişi olan Nuh peygamber “her temiz hayvandan ve kuştan” birer kurban verince affetmiş (8:20) ve “Artık yaşayan şeyi, ettiğim gibi, tekrar vurmayacağım,” demiştir (8:21).

Kurban geleneği çeşitli amaçlarla sürdürülmüş binyıllar boyunca. Bu amaçlardan bazıları hayli ilginç. Sözgelimi Asur’da ve eski Yunan’da kurbanın kehanet amacıyla yaygın olarak kullanıldığı bilinmekte. Kurbanla fal nasıl olur demeyin, Asurlular kesilen hayvanın karaciğerine, Yunanlılarsa barsaklarına bakarak geleceği biliyorlarmış. Ünlü tarihçi Ksenophon, Anabasis adlı eserinde bu konuya sıklıkla değinmiş. Örneğin Yunan ordusunun savaşırken düşmana saldırıp saldırmamaya kurban falıyla karar verdiğini yazmış 6. kitap IV/19 da: “Mutlaka bir çıkış hareketi yapmak gerekiyordu. Bu amaçla kurban kesilip tören üç kez tekrarlandı. Ama kurban falları hep elverişsiz çıktı.” Oysa ilginçtir ki başkomutanlar da zaman zaman aynı yöntemle seçiliyormuş. Aynı kitapta VI. bölümde komutan Kleandros’un başkomutan olmasına kurban falının mani olduğu da yazılıdır. Tüm ordu istemektedir Kleandros’un başa geçmesini. Bu nedenle zavallı adam, evet yanıtını alabilmek için -bu kez üç defa değil- tam üç gün kurban keser, “elverişli belirtiler elde edemez ve vaz geçer” Görüyor musunuz insan iradesinin ne pespaye hallere düştüğünü? Barsaklar hayır dedi mi bitmiş.

Heredot, Yunanlıların bu aklıevvelliği Mısırlılardan aldığını yazmıştır. Gerçekten de eski Mısır’da bir keçiyi kurban edip barsakları üzerinde uyunduğu ve görülen rüyaya göre gelecek hakkında karar verildiği söylenir. Zevkli iş olsa gerek. Yeni kesilmiş bir hayvanın kanlı ve “şey” dolu barsaklar üzerinde bir gece geçirmek...

İnsanoğlunun tanrıların yardımını sağlamak için kurban kesmesinin geçmiş, çok eskilere uzanıyor. 

Sümerlerin Gılgamış Destanı ’nda Kral Gılgamış yeraltına inmeden önce Güneş tanrısının yardımını sağlamak için kurban keser: “Gılgamış bembeyaz bir oğlak kesti; göğsüne kahverengi bir oğlak, bir sunu sıkıştırdı göksel Utu’ya (güneş tanrısı) dedi ki “Ey Utu, ülkeye girmek isterim, müttefikim ol.”

İlyada 1/40 da ise rahip Khryses’in Apollon’a ettiği dua ilginçtir. Komutanlardan biri adamı iyice kızdırmıştır. Khryses Apollon’a dua eder ve önceki yatırımları hatırlatır: “Ey Apollon, dinle beni, bir gün sana yakışır bir tapınak yaptıysam, boğaları, keçileri kurban edip yağlı butlarını yaktıysam senin uğruna; şu dileğimi tezelden yerine getiriver.” Apollon, bu anımsatmadan sonra Yunan ordusuna günlerce veba okları yollar, askerler salgından kırılır. Komutan Achilleus şaşkındır, neler olduğunu anlamamaktadır bir türlü. “Gelin bir biliciye soralım, o söylesin Apollon’un bu büyük öfkesi neden? Adak mı yakmadık, lOO’lük kurbanlar mı kesmedik?”

Yunanlılar Persler Atina’ya saldırıp ülkeyi ele geçirmek üzereyken de kurbandan medet ummuş.

İnsanoğlunda, kurban kestiğinde tanrı ile arasındaki o aşılması güç uçurum biraz kapanıyormuş gibi bir kanı var. Satanistlerde bile... Onlar da karanlıklar efendisini çağırmak için ayın on üçüncü günü, saat gece yarısı on iki ile bir arasında, ıssız veya terk edilmiş bir yerde düzenlermiş ayinlerini. Boynuna mine çiçeğinden örülmüş yeşil bir kurdele ile bağlı bir çelenk geçirip bir keçiyi kurban eder, etini ise yakarlarmış.

Bu yakma işi Müslümanlara yabancı olsa da başka inanışlarda hayli yaygın. Özellikle de Yunanlılar ’da. Meselâ Ovidius’un Metamorfoz isimli yapıtı 12. kitap I50’de ünlü komutan Akhilleus’un verdiği bir şölen anlatılır: “Yaklaşmış bayram günü, Athena’ya adanan boğazlanmış boğanın kanı ile. Adağın kutsal bölümlerini ocağa koyup yanan etlerin kokusu havaya yayıldığında, sevgili tanrılar içindi bir bölümü” Kurbanın etini yakmanın gerisinde, yayılan dumanla kurbanın ruhunun göğe çıkıp tanrıya ulaştığı düşüncesi yatar. İlk bakışta saçma gibi görünen bu inanç aslında sanıldığı kadar anlamsız olmayabilir, çünkü Tevrat tekvin bölümünde aynı bilgi vardır. Tufandan kurtulup karaya çıkan Nuh peygamber hayvanlan kurban etmekle kalmaz, üstüne üstlük etleri yakar da. Rabbin ise insanlığı ancak kurban etlerinin “hoş kokusunu koklayıp” affettiği yazılıdır 8: 21’de.

Heredot Tarih ise 11:61’de daha “bireysel” bir kurbandan söz eder. Mısırlılar tanrıça Isıs bayramında kadın erkek dövünerek bir anlamda kendilerini kurban etmektedir. Yazar Mısır’da yaşayan Karialıların daha da ileri giderek bıçakla yüzlerini dilim dilim kestiğini ve böylece yabancı olduklarının yüzlerinden anlaşıldığını anlatmıştır.

Footo:Dinler Kitabı

 

 

İnsanoğlunun yaratıcılığına zaten sınır yok. Neler kurban etmemiş ki bin yıllarca. Şarap sözgelimi. Ilyada’da komutanlar akşam yemeklerinde içtikleri şarabın bir kısmını yere dökerek tanrılara sunuyorlar. Sonra bekaret kurbanı var. (Neden olmasın? O sırada da kan dökülmüyor mu?) İlkel kavimlerde genç kızlar kabile reisi ile yapıyorlar bu işi. Çağımızda bu çeşit kurban ise çoklukla Şeytana tapınmada görülüyor. Bakireyi kurban eden de tarikatın lideri. “Bikri” Şeytan kılığına girip “izale ediyor” Bir de uzuv kurbanı var. Daha da ilginci saç kurbanı var. Yine İlyada ve Odisseia da örneğine bir dolu rastlanıyor. Odysseia 24:45 de Akhilleus’un ölümü ile askerlerin saçlarını tanrılara adamak amacıyla kestiklerini yazar. Zaten Aklıilleus ’un ölümüne de bu saç kurbanı neden olmuştur. Komutanın saçlarını babası Kral Peleus, Teselya’da Sperkheios Irmağı’na savaştan sağ dönmesi için adanmıştır. Bu sebepten savaşın sürdüğü dokuz yıl boyunca gür san saçlar hiç kesilmez. Ama sevgilisi Patroklos ölünce kahraman saçlarını onun ruhuna adar ve keser (23: 145). Belki de bu yüzden baba toprağına sağ dönemez Akhilleus. Bu garip saç kurbanının anlam kazanmış bir halinin İslamda da yer aldığını duyunca hayli şaşıracaksınız belki, ama gerçek. Adı da Akika. Bir bebek doğduktan yedi gün sonra saçları ve bir kurbanlık hayvan Allah adına kesiliyor ve saçlar tartılıp ağırlığınca altın fakirlere dağıtılıyor. Bu, aslında İslam öncesine ait bir gelenekmiş ama peygamber uygulamaya devam edilmesine izin vermiş.

Anlattığım garabet kurban objelerinden bile daha garibi var; o da penis kurbanı. Özellikle de Anadolu’nun meşhur ana tanrıçası, bereket ve bolluğun kaynağı Kibele adına yapılırmış bu eylem antik çağlarda. Kibele ritlerinin orgiastik bir tarafı da var, çünkü rahip ve rahip adayları çıplak dans ediyorlar. Müzik ise özel seçilmiş bir grup rahip tarafından tef, ziller ve cymbal ile yapılıyor. Mistik, esrarengiz ve büyüleyici olduğu birçok kitapta yazılı. Ayinlerde bu müzik ile cuş-u huruşa gelen rahip adayları bıçağı kapıyor ve penislerini kökünden kesiyorlarmış. Asıl en çarpıcı yan bu kesik uzuvların toprağa gömülmesi. Bu davranıştaki amaç toprak ile (toprak ana) özdeşleştirilmiş olan Kibele ile çiftleşmek. Böylece gelecek bahar için toprağı gebe bıraktıklarına ve bereketlendirdiklerine inanıyorlarmış. Zaten efsaneye göre Kibele’nin genç sevgilisi Attis de penisini kesmiş. Kibele’nin Amazonların tanrıçası olduğunu bilmem söylememe gerek var mı?

Bu ayin belki de sünnetin ilk hali. Sünnet sırasında da kesilen parça atılmayıp toprağa gömülmez mi? Allah’ın emri ile ilk sünnet olan peygamber Hz. İbrahim’in İÖ. 1263’de doğduğu kabul ediliyor. Kibele tapımının yaşı da ortalama aynı. Belki biraz daha eski. Hz. İbrahim Filistin’de, Kibele Anadolu’da. İlginç bir araştırma konusu bu. Heredot (ortalama İÖ. 450) ise Tarih II: 104’de çeşitli halkların bu geleneği Mısırlılar’dan aldığını ama aslında kaynağının çok daha eski olduğunu yazıyor. Demek ki Mısır’da o yıllarda iyice yaygınmış. Hicretin tarihi ise İS. 622. Eşdeyişle sünnetin kaynağı İslam öncesine dayanıyor. Bu nedenle insanlığı penis kurbanından ayırmak için tannca emredilen bir işlev olduğunu düşünmek için yeterli kanıt var. Çünkü sünnet de bir ayin. Toplanılıp dua okunmuyor mu? Tek fark tümü değil de ucu kesiliyor. Tanrıçaya değil de tanrıya.

Kurbanlıklar içinde sanırım en çarpıcı olanı insan kurbanı. Binyıllarca yapılmış bu iş; efsane, feshane değil. İyisi mi şu işi en başından ele alalım: Öncelikle İskitler diyelim. Bunlar Tarih öncesinde Tuna’dan, Don’a kadar uzanan bölgede yaşayan halk. Haklannda Heredot epey bilgi vermiş. Savaş tanrısı Ares’e tapıyorlar. Bu nedenle kan dökmeyi seviyorlar. Birde garip tapım usulleri var. Odunları üstüste yığdıklannı, bu tepeciğin üzerine de demirden bir pala koyduklarını anlatıyor Heredot Bu pala ile her yıl bir sürü hayvan ve esirlerden de yüzde birini kurban ediyorlarmış: IV:62 “Esirin başının üzerine şarap serperler, kafayı bir lenger üzerinde keserler. Lengeri odun bağlannın tepesine taşıyıp içindeki kanı palanın üzerine boşaltırlar. Kurban edilen adamlann sağ kollarını, elleriyle beraber, omuz başlarından keserler, gökyüzüne doğru fırlatırlar, sonra giderler. Kol nereye düştüyse orada, gövde de bir başka noktada, olduğu yerde kalır".

Acımasızlık mı, bence değil, sadece acayiplik. Çünkü kendilerine karşı da aynı esirlerine uyguladıkarı tutum içindeler. Nasıl mı, gelin Heredot’un sözlerine kulak verelim. Tarih 1/216: “İskitlerden birisi iyice ihtiyarladı mı, yakınları biraraya gelip sürülerindeki başka birtakım hayvanlarla beraber onu da kurban ederler, etlerini de afiyetle yerler. Bunu en mutlu akıbet sayarlar. Hastalıktan ölenler yenmez gömülür. Kurban edilecek yaşa ulaşamamak büyük talihsizlik sayılır”

Şimdi gelelim Mısır’a. Burada da Nil Nehri’ne kurban verilirmiş eski çağlarda. Nil bereket kaynağı ya, bolluk olsun diye her yıl gelin ederlermiş(!) Mısır’ın en güzel bakiresini bu nehire. Suların kabaracağı mevsimde kızı iyice süsleyip dibe saplanan bir kazığa bağlar, sonra da karşısına geçip köylerde gelin odası kapısında kanlı çarşaf bekleyen yengeler gibi kız ile Nil’in “gerdeğe girişini” seyrederlermiş.

Footo:Dinler Kitabı

 

 

Pers Kralı Kyros’un (Keyhüsrev, İÖ. 559-529) da çocuk kurbanına merakı varmış. Tarih onun da güneşe, aya, toprağa, suya ve rüzgara çocukları kurban edip, vücutları ve kanlan ile iğrenç ritüeller yaptığını yazmış. Milat öncesi devirlerde Hintliler’in Padaei adlı göçebe kavmini de anmadan geçemeyeceğim insan kurbanını anlatırken. Bunların özelliği de içlerinden biri hastalanınca onu hemen kurban edip yemeleri. Hastalığın yağları eritip etin tadını bozduğuna inanıyorlar. (Gastronom yamyamlar sizi). Hasta tabii ki hasta değilim diye kendini savunur ama dinletemezmiş. Ola ki bu koşullarda yaşlanabilen olursa o dahi öldürülme akıbetinden kurtulamaz ve kurban edilirmiş. İlkçağlarda Kırımda yaşayan Tauris halkının da gemileri batan Yunanlıları yakalayıp kurban ettikleri biliniyor. Yaptıkları tören de hayli ilginç. Önce kurbanın başına sopa indiriyorlar, ardından başı kesip gövdeyi tapınağın bulunduğu kayadan aşağı atıyor, kelleyi de kazığa geçiriyorlar. Bunlar kesik kafalara çok düşkünler; çünkü herkes eline geçirdiği esirin kafasını kesip bunu kulübesinin damına, bacanın yanına asıyormuş. Nöbetçi babında, eve gözkulak olsun diye!

Bu olayda kurban edilen belki Yunanlılar, ama asıl insan kur- bancısı onlar. Troya savaşında iki önemli örneği var bunun. Biri savaşın başında, diğeri sonunda iki gencecik kız boğazlanmış. İlkinin adı İphigenia. Başkomutan Agamemnon’un kızı. En başta, Yunan donanması sefere çıkarken kurban edilmiş. Hemde uygun rüzgar bulabilmek için. Agamemnon, kahinin bu isteğine önce mırın kırın etmiş kuşkusuz, ama ardından ülkesine haber yollayıp kızını çağırtmaktan da geri durmamış. İnsanın evladının ne önemi olabilir savaş hırsı (daha da doğrusu zengin Anadolu krallıklarını talan hırsı) gözleri bürümüşken. Ama ne desin de getirtsin yavrusunu? “Hanım yolla bizim kızı kurbanlık olarak” diyemez ya. O da ne yapmış; kansına, kızını hazırlayıp yollamasını çünkü onu eşsiz kahraman Akhilleus ile evlendireceği yalanını kıvırıvermiş. Zavallı İphigenia ve annesi sevinç ve ümitle gelmişler felaketlerine. Gerçeği öğrenince yalvarmışlar, ağlamışlar ama hiç para etmemiş. Kız boğazı kesilerek öldürülmüş. Ama bu iğrenç olayı İphigenia’nın annesi hiç unutmamış. Öyle ki kin ile kocasının seferden dönüşünü on yıl sabırla beklemiş. Sonunda, Troya’yı yok etmiş olan Agamennon muzaffer komutan olarak yurduna döndüğü gün onu öldürmüş.

Troya savaşındaki ikinci kurban ise Polyksena. Bu da Troya şehri kralının kızı. Bu kızın hali daha perişan, çünkü tanrıya bile kurban edilmiyor. Savaş sırasında ölen ünlü komutan Akhille- us’un ruhu istedi diye boğazlanıyor. Birgün Akhilleus oğlunun rüyasına giriyor ve diyor ki “Ey oğlum, ruhum huzur bulamıyor, bana Polyksenayı kurban ediverin de rahat uyuyayım” Aklıilleus ne istemiş de olmamış? Kahraman komutanlar kızı hemen mezar üzerine getiriyor ve gırtlağını kesiveriyorlar. Aslında bu işi yapan Odyseeus. Odesa destanının kahramanı. Ama alma mazlumun ahım demişler. Belki de bu yüzden Odysseus on yıl süren savaştan sonra bile yıllarca ülkesine dönememiş, bir adada tutsak kalmıştır. Bir kadının tutsağı olarak hemde. Bu olayın pisliğini batılılar da biliyor olmalı ki, olanlan unutturmak için koca koca yazarlar Poyksena’nın kurban edilmediğini yazıp durdular ama Allah büyüktür: Geçenlerde Troya (Çanakkale) şehrindeki kazıda bir anfora bulundu. Tarihi İÖ.600. Üzerinde Polyksena’nın kurban sahnesi apaçık çizilmiş.

O kadar gerilere gitmeyelim; Atina’da İÖ. 600’de bile insan kurbanı görülmüş. Bu haltı yiyen de Giritli şair-kahin Epimenides. Şehri vebadan kurtarmış... bir genci kurban ederek. Bu herif-i naşerifi çağıran da tanıdık bir saygın kişi: Solon. Tabidir ki bu aptallığa izin veren de zat-ı alileri. Yine Atina’da Tagelia festivalinde ise halk günahlarından arınsın diye Famakos dedikleri iki kişi (ki bunlar çoğunlukla evsiz, sakat, dilenci türünden kimseler) dövülerek öldürülürmüş. Tarih ise daha da yakın, İÖ. 400. Hattâ Sokrates’in -bu famakosların öldürüldükleri gün doğduğundan- dünyaya tertemiz geldiği yazılıdır. Zavallı Famakoslan öldürmenin de yöntemi varmış. Önce bunlar kent meydanında doyurulur, sonra incir dalı ile yedi kez vurulur, sonra yüz ve gözlerine insan dışkısı atılır, en sonunda ise özellikle cinsel organlarına vurularak günahlardan anndınlırmış! Bu cesetlerin bazı organlarının çıkarılıp yakıldığını ise herhalde artık tahmin ediyorsunuz. (Acaba rahip ve rahibelerin günahlardan arınmak için kendilerini dövmeleri buradan mı türemiş?).

Günümüze gelelim ve Tibet’e uzanalım. Burada sarı şapkalılar diye bir tarikat var. PeKar adlı şeytana tapıyorlar. Tanrıları kendilerine altın buldursun ve refah versin diye insan kurban ediyorlar. Kurbanlann kafatasları da atılmıyor tabak olarak kullanılıyor. Hayvan kurbanlann beynini yemek için! Yalnız kafatası mı, bu adamlar kurbanın hiçbir şeyini ziyan etmiyorlar, mesela uyluk kemiğinden de kaval yapıp ayinlerde çalıyorlar.

Kuşkusuz modem insan kurbanının en çarpıcı örneği yine satanistlerde. Onlar da daha çok vavtiz edilmemiş bebeklere meraklılar. Bebek bulabilmek için bir zamanlar çoğu Şeytana tapan kadın gönüllü ebelik yapıyormuş köylerde. Bu nedenle kilisenin erkek ebe yetiştirdiği ve bu adamların bebeğin göbek bağını kesmeden baptize ettikleri söyleniyor. Tabii “bitakım” satanistler Şeytana tapmada böyle saçmalıklar olmadığını, bunları yapanların ya manyak veya Hollywood filmlerinin maskara kahramanları olduğunu söyleyip duruyorlar ama kim inanır? İnsanın adı çıkacağına canı çıksın diye bir söz vardır.

Footo:Dinler Kitabı

 

 

Peki gerçekten nedir bu kurban işi? Bence bütün iş ölümden çok, kanda bitiyor. Yaşamın özü olmasının ötesinde, sanırım mistik bir potansiyeli de var kanın. Vampirleri hatırlayın. Üstelik tüm fıkıh kitapları da kan akıtılmazsa kurbanın caiz olmayacağını yazar. Zaten hac sırasında kesilen kurbanların bir adı da “Dem”dir. Dem, kan demek. Kurbanın da kanı alına sürülmez mi? Eski çağlarda içilir veya üste serpilirdi. İslam bu konuya da reform getirmiş ama kanın önemini olduğu gibi korumuş. Eski dinlerde insan kandan yaratılmış. Metamorfoz’da Zeus’un insanı devlerle yaptığı savaşta dökülen kandan yarattığı yazılı. Babil yaratılış destanında da baştanrı Marduk benzer bir savaşta kötü güçlerin başkomutanı Dignu ’nun kanından yaratıyor insanlığı.

Kurban kanında var olan bir şey “öteki dünya” ile aradaki bir kapıyı açıyor olabilir. Buna en iyi örnek komutan Akhilleus’un rüyalara girip kurban istemesi. Adam apaçık hortlama peşinde. Aldığı canlar yetmemiş anlaşılan. Odysseia’daki şu satırlar da ilginç: 11/35 “Aldım koyunları çukurun üzerinde kestim. Kanlar aktı, tüttü kapkara ve ruhlar üşüştü. Gelinler, delikanlılar, çok çekmiş ihtiyarlar, körpecik kızlar, tunç kargılar altında can vermiş savaş erleri. Sürü sürü dolaşıp durdular çukurun üzerinde.” 

Ve Gılgamış Destanı'ndan bir cümle: “Tufandan kurtulan Ut-na- pistim kurban kesti, tanrılar kan kokusu alıp kesilen kurbanın başına sinekler gibi üşüştüler” Son olarak David Conway’in Büyü kitabından bir alıntı: “Kurbanda kanın akışı çok büyük bir gücü serbest bırakır. Bu güç "Kama" öteki alemden dünyaya maddeleştirmeye yardımcıdır.

Maddeleştirme, madde dünyasında var etme, bir anlamda getirme demek. Ne getirmek istiyorsanız onun için kesersiniz. Bu bir arzu da olabilir (adak), tabii ki bir tanrı da...

Elvin Süzer’den Alıntı,okuma odası

  Bu yazı 7429 defa okunmuştur.
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
PUAN DURUMU
Takım O G M B A Y P AV
1 Galatasaray 30 26 1 3 68 20 81 +48
2 Fenerbahçe 30 25 1 4 79 25 79 +54
3 Trabzonspor 30 15 11 4 51 40 49 +11
4 Beşiktaş 30 14 12 4 40 36 46 +4
5 Kasımpaşa 30 12 11 7 53 55 43 -2
6 Başakşehir FK 30 12 12 6 38 35 42 +3
7 Çaykur Rizespor 30 12 12 6 36 47 42 -11
8 Antalyaspor 30 10 9 11 35 33 41 +2
9 Adana Demirspor 30 9 9 12 46 39 39 +7
10 Alanyaspor 30 9 9 12 38 42 39 -4
11 Sivasspor 30 9 10 11 36 43 38 -7
12 Samsunspor 30 10 14 6 35 41 36 -6
13 Kayserispor 30 10 11 9 36 43 36 -7
14 MKE Ankaragücü 30 7 11 12 36 39 33 -3
15 Hatayspor 30 7 11 12 36 40 33 -4
16 Konyaspor 30 7 11 12 31 42 33 -11
17 Gaziantep FK 30 8 15 7 34 44 31 -10
18 Fatih Karagümrük 30 7 14 9 34 38 30 -4
19 Pendikspor 30 7 15 8 34 61 29 -27
20 İstanbulspor 30 3 20 7 22 55 13 -33
Takım O G M B A Y P AV
1 Eyüpspor 27 21 5 1 64 23 64 +41
2 Göztepe 27 17 5 5 45 15 56 +30
3 Sakaryaspor 27 13 6 8 41 28 47 +13
4 Çorum FK 27 13 8 6 44 28 45 +16
5 Kocaelispor 27 13 8 6 39 31 45 +8
6 Bodrumspor 27 12 7 8 35 19 44 +16
7 Boluspor 27 12 8 7 26 28 43 -2
8 Bandırmaspor 27 11 8 8 37 24 41 +13
9 Gençlerbirliği 27 10 7 10 31 26 40 +5
10 Erzurumspor FK 27 10 7 10 26 21 37 +5
11 Ümraniyespor 27 9 12 6 32 39 33 -7
12 Keçiörengücü 27 8 11 8 24 33 32 -9
13 Manisa FK 27 7 10 10 33 33 31 0
14 Şanlıurfaspor 27 6 12 9 23 30 27 -7
15 Tuzlaspor 27 7 14 6 26 43 27 -17
16 Adanaspor 27 8 16 3 21 40 27 -19
17 Altay 27 5 19 3 12 55 15 -43
18 Giresunspor 27 2 21 4 12 55 7 -43
Takım O G M B A Y P AV
1 Esenler Erokspor 30 21 5 4 67 26 67 +41
2 Bucaspor 1928 30 18 3 9 46 19 63 +27
3 Van Spor FK 30 19 5 6 50 31 63 +19
4 1461 Trabzon FK 30 16 6 8 56 32 56 +24
5 Yeni Mersin İdman Yurdu 30 15 6 9 42 25 54 +17
6 Ankaraspor 31 14 6 11 39 26 53 +13
7 Ankara Demirspor 30 13 12 5 35 32 44 +3
8 Karacabey Belediye Spor 31 11 10 10 32 29 43 +3
9 Beyoğlu Yeniçarşıspor 30 12 13 5 35 31 41 +4
10 Diyarbekir Spor 30 11 12 7 32 30 40 +2
11 Kırklarelispor 31 9 12 10 24 34 37 -10
12 Hes İlaç Afyonspor 30 8 11 11 18 28 35 -10
13 Nazilli Belediyespor 31 10 13 8 35 49 35 -14
14 Altınordu 30 8 12 10 34 31 34 +3
15 Serik Belediyespor 31 8 13 10 25 34 34 -9
16 Zonguldak Kömürspor 30 7 15 8 29 49 26 -20
17 Kırşehir Futbol SK 31 5 20 6 28 61 21 -33
18 Bursaspor 30 5 17 8 22 50 20 -28
19 Adıyaman FK 30 3 22 5 20 52 14 -32
Takım O G M B A Y P AV
1 Aliağa Futbol A.Ş. 24 17 0 7 50 12 58 +38
2 Kepezspor FAŞ 23 18 1 4 47 11 58 +36
3 52 Orduspor FK 24 12 7 5 30 22 41 +8
4 Ayvalıkgücü Belediyespor 23 11 6 6 28 19 39 +9
5 Edirnespor 23 11 8 4 37 22 37 +15
6 İnegöl Kafkas GK 23 9 6 8 24 23 35 +1
7 Mardin 1969 Spor 23 10 9 4 31 26 34 +5
8 K.Çekmece Sinopspor 24 9 9 6 33 25 33 +8
9 Artvin Hopaspor 23 8 8 7 30 22 31 +8
10 Karabük İdmanyurdu Spor 23 9 10 4 21 31 31 -10
11 Talasgücü Belediyespor 24 8 14 2 24 37 26 -13
12 Kırıkkalegücü FK 23 6 12 5 18 29 23 -11
13 Gümüşhanespor 24 4 11 9 18 37 21 -19
14 Malatya Arguvanspor 23 2 17 4 9 40 10 -31
15 Tarsus İdman Yurdu 23 2 18 3 16 60 9 -44
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 02/04/2024 İstanbulspor vs Çaykur Rizespor
 02/04/2024 Antalyaspor vs MKE Ankaragücü
 02/04/2024 Galatasaray vs Hatayspor
 02/04/2024 Gaziantep FK vs Alanyaspor
 03/04/2024 Sivasspor vs Fatih Karagümrük
 03/04/2024 Fenerbahçe vs Adana Demirspor
 03/04/2024 Kayserispor vs Kasımpaşa
 03/04/2024 Konyaspor vs Trabzonspor
 04/04/2024 Başakşehir FK vs Beşiktaş
 04/04/2024 Samsunspor vs Pendikspor
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 02/04/2024 Keçiörengücü vs Çorum FK
 02/04/2024 Şanlıurfaspor vs Sakaryaspor
 02/04/2024 Boluspor vs Gençlerbirliği
 02/04/2024 Manisa FK vs Bodrum FK
 03/04/2024 Tuzlaspor vs Ümraniyespor
 03/04/2024 Adanaspor vs Eyüpspor
 03/04/2024 Altay vs Bandırmaspor
 03/04/2024 Kocaelispor vs Göztepe
 04/04/2024 Erzurumspor FK vs Giresunspor
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 03/04/2024 Diyarbekir Spor vs Nazilli Belediyespor
 03/04/2024 Esenler Erokspor vs Beyoğlu Yeniçarşıspor
 03/04/2024 Hes İlaç Afyonspor vs Altınordu
 03/04/2024 Kırklarelispor vs Bucaspor 1928
 03/04/2024 Kırşehir Futbol SK vs Adıyaman FK
 03/04/2024 Van Spor FK vs Ankaraspor
 03/04/2024 Yeni Mersin İdman Yurdu vs Karacabey Belediye Spor
 03/04/2024 Zonguldak Kömürspor vs Bursaspor
 03/04/2024 1461 Trabzon FK vs Ankara Demirspor
 03/04/2024 Kırklarelispor - Bucaspor 1928 Kırklarelispor ligde evindeki son 5 maçında hiç kaybetmedi  Kırklarelispor yenilmez
 03/04/2024 Diyarbekir Spor - Nazilli Belediyespor Diyarbekir Spor ligdeki son 5 maçında hiç kazanamadı  Nazilli Belediyespor yenilmez
 03/04/2024 Van Spor FK - Ankaraspor Van Spor FK ligde evindeki son 7 maçını kazandı  Van Spor FK kazanır
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 03/04/2024 Artvin Hopaspor vs Edirnespor
 03/04/2024 Ayvalıkgücü Belediyespor vs Gümüşhanespor
 03/04/2024 K.Çekmece Sinopspor vs İnegöl Kafkas GK
 03/04/2024 Malatya Arguvanspor vs Kepezspor FAŞ
 03/04/2024 Mardin 1969 Spor vs Aliağa Futbol A.Ş.
 03/04/2024 Tarsus İdman Yurdu vs Kırıkkalegücü FK
 03/04/2024 52 Orduspor FK vs Karabük İdmanyurdu Spor
 03/04/2024 52 Orduspor FK - Karabük İdmanyurdu Spor 52 Orduspor FK ligde evindeki son 5 maçını kazandı  52 Orduspor FK kazanır
 03/04/2024 Tarsus İdman Yurdu - Kırıkkalegücü FK Kırıkkalegücü FK ligde deplasmandaki son 8 maçında hiç kazanamadı  Tarsus İdman Yurdu yenilmez
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ
Tüm Anketler
Web sitemize nasıl ulaştınız?
ŞANS OYUNLARI
BİZİ TAKİP EDİN
  • YUKARI