Rıza AYDIN
  19-02-2020 00:14:00

19 Şubatın benim hayatımdaki anlamı

19 Şubatın benim hayatımda, izahını yapmakta zorlandığım önemli tesadüflerin birleştiği bir gündür.

19 Şubat her şeyden önce Ulaş Bardakcı’nın ölüm yıldönümüydü. Kendimizi Mahir Çayan’ın yolunda hissettiğimiz, kısaca Parti – Cepheliyiz dediğimiz günlerde bu günü önemle anardık.

Hatta Şubat ayı bizim için Ulaş ayıydı desem abartmış olmam. Niyedir bilmem ama biz Ulaş’ı çok severdik, sevdiğimiz insanların çocuklarına bu adı vermişizdir. Şimdilerde nerde bu adı görsem, içim titrer, bilirim ki bunun ailesinin geçmişte bizimle bir muhabbeti olmuş. Bizim sevgi çemberimizden geçmiş. Bu yüzden Ulaş adını taşıyanlar bana sevimli görünür. Onlara sarılıp bağrıma basarak, öpüp koklayasım gelir.

1978 Şubatında Ulaş’ı bölgede nasıl anarız diye düşünceler geliştirdiğim günlerden bir gün, Mersine gidecektim. Kardeşim Cemalle karşılaştım.

Cemal benden iki yaş küçüktü, 1958 doğumluydu. Ona evde Hüsnü Camal derdik; Hüsnü Cemal genç yaşta ölen dayımızın adıydı, annemin başka erkek kardeşi yokmuş bu ad oradan kalma bir andıçtı. Bu yüzden aile içinde Hüsnü Cemalin özel bir yeri vardı. Ebem, anam üzerine titrerlerdi. Kendiside güzel bir çocuktu, büyüyünce yakışıklı bir delikanlı olmuştu. Kendine has güzel bir sesi vardı, bizim evde türkülerimizi en güzel o söylerdi; bundan dolayı onsuz toplantı olmazdı. Arkadaşlarımızla bir araya geldiğimizde, okulda ona türkü söyletirdik. Çok sevimli çok sevecen bir gençti. Albenili yakışıklı, insan güzeli diyebileceğimiz bir gençti. Belki bu yüzden, belki de güzel türküler söylediğinden dolayı kızlar tarafından sevilirdi, geniş bir çevresi vardı. Büyüyünce oda benim izimden gelip Parti –Cephe sempatizanı olmuştu, bu çerçevede anılan guruplar içinde o günlerde Devrimci gençlik dergisi çevresiyle temasa geçip onlarla birlikte anılır olmuştuk. Kendimize kısaca Dev – Gençliyiz diyorduk. Cemalde bu hareketin bir militanıydı.

Cemale Mersine gideceğimi söyledim. Akşam üzereydi. Oda bana “bizde Ziraat Fakültesin önünde çadır kurup açlık grevi başlatan arkadaşları yanına gidiyoruz” dedi. Ziraat Fakültesindeki öğrenciler isteklerinin karşılanması için açlık grevi yapıyorlardı.  Ziraat Fakültesinin olduğu bölge Faşistlerin yoğun olduğu bir bölgeydi, bu yüzden grev yapan arkadaşlara destek olmaya çalışıyorduk. Aslında bu grev yapan gurup içinde bizim çevremizden, Dev- Gençli insan yoktu, yani siyasal olarak eylemde bir sorumluluğumuz yoktu ama haklı bulduğumuz her eylemi destekleyip, haklı mücadelelerin yanında olduğumuz için alcık grevi yapan ziraat fakültesinin öğrencilerine de destek oluyorduk. Cemale silahınız var mı dedim yok abı boşuz dedi. Akşam akşam oraya hiç boş gidilir mi diye çıkarıp bir silah verdim. O zamanlar güvenliğini almadığımız hiç kimseyi hiçbir yere götürmezdik. Cemal ziraat fakültesine gitti bende Mersine gittim. O sıralar ceza evinden yeni çıkmıştım. Cezaevinden çıkınca köye gitmiş, gelirken de Ankara’ya uğramıştım. Ankara’dan gelirken amcamın oğluyla beraber gelmiştik. Ankara’dan gelen amcamın oğluyla beraber Mersin’e gidip oralarda gezdik. Adana’ya gelip eve uğradığımda arkadaşları bir telaş içinde gördüm, ne oldu ne var dedim “Cemal kanala düştü” dediler. Adana’da barajdan Çukurova’yı sulamak için yapılmış 2 tene büyücek kanal vardır kış aylarında içinde su olmaz.  İçimden “düşsün ne olacak” diye geçirdim, “enfazla bir yeri kırılır” diye düşündüm. Hastaneye vardım ki ne varayım “Cemal komada Cemal’ın durumu iyi değil”. Arkadaşlardan hemen durumu öğrenmeye çalıştım ki durum benim sandığım gibi değil.

Ziraat Fakültesinin önünden geçen kanal 11–12 metre boyunda bir uçurumun altından geçiyor. Alcık grevi çadırı bu uçurumun başına kurulmuş, Cemalde –sanırım- üzerinde silah olduğu için kenarda bekliyormuş, sol içi tartışmanın yapıldı o ortamda nasıl olmuşsa olmuş Cemal 11–12 metrelik uçurumdan aşağıya düşmüş. Cemal bir hafta 10 gün kadar komada kaldı komadan çıkamayıp öldü. Cemal öldüğünde tarihler 19 Şubatı gösteriyordu.

Annem köyde kalıyordu, Cemalin durumunu duyunca Adana’ya gelmişti. Kış kıyamet demeden Cemalin cenazesini köye götürdük. Köye vardığımızda ebem kızını çok metanetle karşılayıp “kızım acısı daim olsun” dedi. İliklerim eridi, tüylerim ürperdi bu söze ama ebemin bu sözle ne demek istediğini, niye böyle dediğini anlayamadım. Aylar sonra durum sakinleşince ebeme niye böyle dediğini sorum. Ebem, “oğlum bir acı, ondan daha büyük, başka bir acı gelinceye kadar unutulmaz. Anana bundan başka acı görmeyesin, bu acıyla kalasın, bu acın daim olsun dileğinde bulundum onun için öyle dedim” dedi. Yıllar sonra benden,  2 Temmuz katliamını bir panelde anlatmam istendiğinde, bende ebemin bu sözleriyle söze başlamıştım; sonra o konuşmamın metnini bir yazıya dönüştürüp, yazının adına da onun sözlerini verip “Acısı daim olsun” demiştim.  

Hüsnü Cemal, Adana Dev-Genç, Adana Dev-Yol hareketinin örgütlü çevresinde olan ilk kaybımızdır.

Aslında o tarihlerde ben bir buçuk iki yıl kadar arandığım için Adana’dan uzakta geçirmiştim. Acil bir şey olduğunda, gerektikçe Behçet beni çağırıyor, onun üzerine Adana’ya geliyordum, bu vesileyle de Cemali görüyordum bazen da Cemal benim bulunduğum yere geliyordu. Cemal beni çok severdi. Bu sevgisi sadece abisi olduğumdan dolayı değil, hareketimizin içinde militan biri olarak onun önünde olmama sevinir bundan gurur duyardı. Bu durum o zamanlar ikimizi de mutlu ediyordu. Bana kaç kez, abi merak etme sen ölünce, seni mitralyöz sesleriyle gömeriz, sana layık bir cenaze töreni yaparız hiç merak etme derdi. Che’nin o ünlü “ölüm nerden ve neren gelirse gelsin…” diye başlayan söylevini büyük bir keyifle, severek söylerdi.  Yol öyleydi. Beklentimiz oydu. O zaman ki ruh halimiz böyleydi. Hareketin önünce onun mücadelesini verirken, toprağa düşüp can vermek bizim için bir şerefti, şandı. Ben onlardan önce devrimci olmuştum, birkaç adım onlardan önce yürüyordum, bu yolda düşüp şehit olma şerefi de hep sinden önce bana nasip olmalıydı; bunu umup bunu bekliyorduk. Hak olan, hakkaniyetli olan buydu. Ama böyle olmadı, Cemal benden önce bu yolda toprağa düştü. Benim trajedimde burada başladı. Bu benim hayatımın en önemli dönemeci, en bunalımlı sıkıntılarla geçen döneminin de başlangıcı oldu. Ailemiz, özelliklede anam Cemalin bu sonundan beni sorumlu tutuyordu. Anam sebep diyordu ikidebir sebep, bana beddua etmeseler de bunun sebebi sensin diyorlardı; her zaman açık açık demeseler de bunu hissettiriyorlardı. Bu yargılarında haksızda sayılmazlardı,  Cemal beni örnek alarak solcu olmuştu, oraya onu ben göndermiştim. Bendim bu işin sorumlusu. Ben olmasam bu olmazdı. Bütün çevremiz buna böyle bakıyordu. Benimde başıma bir iş gelmemesi için beni bu hareketlerde onların tabiriyle söylersem solculuktan uzaklaştırmaya çalışıyorlardı. Bunun bir yolu olarak ta köyde bana söz kestikleri kızla derhal beni evermek istiyorlardı. Bense kendi kendimce,  Cemalin mücadelesini de yüklenmiş, ondan kalan bayrağı da ben taşıyordum artık. Hayatımın bundan sonrasında, hem Cemalin hem de Cemal gibi sosyalist mücadeleye kazanmamızda emeğim geçmiş, bu militan hayata başlamasında rolüm olan, bu yolda benden önce toprağa düşmüş arkadaşlarımın sorumluluğu ile yaşadım. Ben zaman içinde yaşlandım bazı algılarımda farklılıklar oldu ama onlar o günlerdeki coşkularıyla oldukları gibi kaldılar, onları hep öyle hatırladım. Bu beni zaman içinde ezdi sıkıntılara soktu, hatta bu yüzden bazen onlara isyan edesim geldi; oturdum ağladım. 12 Eylülden sonra bu toprakları terk etmeyişimde bu duygumun rolü büyüktür. Ben olmasam, belki bu arkadaşlarım bu yola girmemiş olacaklardı, bu yüzdende belki bu gün hala yaşıyor olacaklardı ama onlar benimde katkılarımla bu yola girip bu yolda toprağa düştüler, o zaman bu sorumluluğu omuzlarında taşıyan biri olarak ben, nasıl olurda onların kavgasını, sevdasını buralarda bırakıp, bu topraklardan gider bu kavgayı bırakıp kendi kişisel kurtuluşumun derdine düşebilirdim ki. Olabilecek bir iş miydi bu. Bunu yapamazdım, yapmadım. İnancımın, kararlılığımın yanında bu duygumun etkisi fazladır. Buradan, buradaki kavgamızdan gider, kendi kişisel kurtuluşum için bir takım uğraşlara girersem nasıl bakarım bunların yüzüne, Cemal’le Mustafa bana ne derler, içimde onlarla nasıl yüzleşirim, onlara nasıl hesap verir, onlarla -içimde- karşılaşınca örneğin onlar rüyama girdiklerinde ne yaparım diyordum.  İç huzurum için, her şeyi göze alıp burada, buralarda kaldım. Sürgüne gittim, olur olmadık yere polise alınıp işkence tezgahlarına çekildim, işsiz kaldım, sevgililerimden ayrıldım, örgütsüzlüğün, çaresizliğini, parasızlığın acısını yaşadım. Ama omuzlarımı eğmeden başımı dik tutup direndim. Karınca kararınca yürüyorum bu yollarda. Üzerime düşeni, elimden geleni, yapmam gerekeni yapıyorum. Onların karşısında başım göklere değercesine dik yüreğim temiz. Bu beni mutlu ediyor. Tek tesellim varsa oda bu. Bu ruh halimle yine heheybe çekip Ruhi Su türküleri söylüyorum. İçimdeki onlarda yine bu türkülerimi seviyorlar. İşte o zamanlar bu “öküz sesim” bana bir güzel geliyor bana bir dokunuyor bir dokunuyor ki anlatamam. Bazı anlar türkülerimizi söylerken bu coşkuyla coşup gözlerim yaşarıp, ağlıyorum. Yolda giderken bazen öyle bir kaptırıyorum ki kendimi, birde bakıyorum dilime bir türkü tutturmuşum yoldan bana bakanların beni deli sanmasına aldırmadan keyfimce yürüyüp türkülerimizi söyleye söyleye gidiyorum. Kimseler ilgilendirmiyor beni, ben kendi dünyamda mutlu huzurlu yaşıyorum. Bunu onların türkülerine borçlu olduğumu biliyorum, bu hiç aklımdan çıkmıyor. İyi ki bu türküler var, bu türküler olmasa yaşayamazdım.

Ama geçmişten farklı yanım şu, eskiden olduğu gibi kimseye doğru bildiğim yolda bizlerle birlikte olması için ısrar etmiyorum. Kimse beni suçlasın, hayatında başına gelenden beni sorumlu tutsun istemiyorum. Eskiden olduğu gibi doğru bildiğim şeyleri yine anlatıyorum ama ısrar etmiyorum sadece anlatıyorum. Kimseler beni sorumlu tutsun, vicdani sorumluluk altında kalayım istemiyorum. Çünkü bu yükün altında ezildim. Hayat çizgimde bu önemli bir değişimdir. Bu halimde anlaşılamayacak bir şey var mı bilmiyorum.

Bilen dostlarım bilir. Ruhi Su’yu ilk keşfedip bize tanıtan Cemal olmuştu. Mersindeki mitinge giderken trende bir TKP’liden Ruhi Su’nun “Zahit bizi tan eyleme” türküsünü duyup bunu heyecanla bize anlatmış, Ruhi Su’yu arayıp bulmamızı sağlamıştı. Önce o söylerdi bu türküleri sonra biz; türkülerde öncümüz oydu. Onunla sevmiştik türküleri. O gitti, türkülerle birlikte yaşama huyu yadigar kaldı bize. O yanımızda olmasa da ondan yadigâr kalan türkülerle yaşama alışkanlığımız sürüyor; ne yaparsak yapalım dilimizden türküler eksik olmuyor.  

Adana’dan uzak kaldığım sıralarda Cemali Behcete sorardım. Behçet Cemalden çok memnundu övgüyle söz ediyordu ondan. Seviyorlardı bir birlerini. Ben gittikten sonra Ugur diye bir arkadaş gelmişti, ben o arkadaşı hiç görmemiştim ama Cemal gil ondan şikayetçiydi, onun tavırlarından hoşlanmamışlardı. Ona çok kızgınlardı. Onun buradan gitmesini istiyorlardı. Behçete lisanımünasiple durumun mahiyetini- ona olan tepkiyi anlattım, “bu arkadaş tezcek gitsin” dedim, fazla sürmedi arkadaşı buradan gönderdiler.

Behçet’e Cemali sorduğumda bir bildiri basarken yaşadıklarını anıyı anlatmıştı. Bir akşam bildiri basarken teksir makinesi bozulmuş. Cemal demiş ki gidip bizim okulunkini getireyim; Behcet’te getirebilirseniz gidin getirin demiş. Gidip teksir makinesini getirmişler. İşleri bitince de teksir makinesini Cemal geri götürüp aldığı yere koymuş. Bunu duyunca, Cemale niye böyle yaptın, mademki gece gittin getirdin niye geri götürdün dedim. “Abi” dedi gayet sert ciddi bir tavırla, “biz hırsız mıyız? okulumuzun malını mı çalacağız, lazım oldu gidip aldık geldik, işimiz bitince de götürüp geri yerine koyduk, burası bizim okulumuz” dedi. Bu tavrına, bu mantığına hayran kalmıştım, onu kutladım. Biz, bize yakışmayan, kendimize yakıştıramadığımız hiçbir şeyi yapmazdık; yapmadıkta. Cemal çok pratik bir çocuktu. Bir işi üzerine adlımı, en kısa yoldan onu yapardı. Şeremetti. Çok çabuk hareket ederdi. Onunla mücadele etmiş, yazı yazmış, afiş asmış, bildiri dağıtmış, kavgaya karışmış arkadaşlarının onu anlatmasını istiyorum. Hep benim anlatmam ne kadar doğru olur bilmiyorum. 

Başka bir on dokuz Şubatta, bu defa 19 Şubat 1979 da, Ulaş Bardakcı’yı anmak için bombalı pankart hazırlığı yaparken elimizde bomba patladı. Beni tanıyanların malumu olduğu gibi, bu kazada sol elimle sağ elimin parmak uçlarını kaybettim. Bu süreci uzunca anlatma işini başka bir yazıya bırakıyorum; aslında bu işi “Ellerim kopunca duygularım” adını verdiğim bir mektupta anlatmıştım.

Bundan sonraki hayatımın bir sıkıntılı günü yine 19 Şubata denk geldi. Bu tamamen tesadüftü. 14 yıllık bir evlikten sonra, Şenay ile ayrılmaya karar vermiştik, o istiyordu. Avukat arkadaşımız Kemal’i eve çağırdık. Durumu anlatıp boşanma evraklarını hazırlayıp mahkemeyi açmamızda bize yardımcı olmasını istedik. Kemal önce şaka yaptığımızı sandı. Sonra baktı ki bu şaka değil durum çitti, Şenay’la uygun günü belirlemeye başladılar; ben epey bir zamandan beri işsiz olduğum için her gün bana uyuyordu, önemli olan Şenay ile Kemal’e uygun olmasıydı. Sonumda Kemal şu gün gelin dedi, Şenayla anlaştılar. Kemal’in gelin dediği saatte mahkeme kaleminin önüne vardık. Kemal evrakları hazırlamıştı, imzalarken birden gözüme çarptı ki tarih 19 Şubat yazıyor. Hiçbir şey fark ettirmedim. Dilekçemizi mahkeme kalemine verdik, ben harcırahlarını da yatırdım, moralim epeyce bozulmuştu Kemal’e teşekkür edip Şenay ile dışarı çıktık. Şenay’ yorulduk buraya ÖDP yakın oraya çıkıp, bir çay içip biraz dinlenelim mi dedim, olur dedi. ÖDP ye varıp orda sohbet ederken Şenay’ bugünkü tarihe dikkat ettin mi diye sordum. Yoo ne vardı ki dedi, bir baksana tarih neyi gösteriyor dedim. Tarihe baktı, 19 Şubatı görünce çok üzüldü, orda gördün de niye söylemedin başka bir gün gelirdik dedi. Bende bilmiyordum ki orda görüp fark ettim, oraya geldikten sonrada artık önemli değildi zaten dedim. Şenay 19 Şubatın hayatımdaki anlamını biliyordu.

Kadim dostum Mihrac’ın beni arayıp yarin Cemalin ölüm yıldönümü bu günden seni arayım dedim, demesi üzerine bu satırları yazıyorum. Ona da söylediğim gibi yarin 19 Şubat, yarın hiç dışarı çıkmasam mı acaba.

Sevgiyle özlemle geçmişimizi geçmişte bizlerle bu yolda yürüyüp toprağa düşen arkadaşlarımızı, yoldaşlarımızı anıyorum.

Sevgiyle öpüyor selamlıyorum hepsini. Bilmeyen ne bilsin sizi bilenlerden selam olsun, sevgi gelsin hepinize.

Anıları bizlerle beraber yaşıyor yaşayacak ta.

Aşk atına binmiş olan aşıklar / Ölünceye kadar yorulmaz imiş.

Hak’kı can gözüyle gören sadıklar / Bu fani dünyaya sarılmaz imiş.” Sıdkı Baba

 

 

 

  Bu yazı 12044 defa okunmuştur.
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
PUAN DURUMU
Takım O G M B A Y P AV
1 Galatasaray 30 26 1 3 68 20 81 +48
2 Fenerbahçe 30 25 1 4 79 25 79 +54
3 Trabzonspor 30 15 11 4 51 40 49 +11
4 Beşiktaş 30 14 12 4 40 36 46 +4
5 Kasımpaşa 30 12 11 7 53 55 43 -2
6 Başakşehir FK 30 12 12 6 38 35 42 +3
7 Çaykur Rizespor 30 12 12 6 36 47 42 -11
8 Antalyaspor 30 10 9 11 35 33 41 +2
9 Adana Demirspor 30 9 9 12 46 39 39 +7
10 Alanyaspor 30 9 9 12 38 42 39 -4
11 Sivasspor 30 9 10 11 36 43 38 -7
12 Samsunspor 30 10 14 6 35 41 36 -6
13 Kayserispor 30 10 11 9 36 43 36 -7
14 MKE Ankaragücü 30 7 11 12 36 39 33 -3
15 Hatayspor 30 7 11 12 36 40 33 -4
16 Konyaspor 30 7 11 12 31 42 33 -11
17 Gaziantep FK 30 8 15 7 34 44 31 -10
18 Fatih Karagümrük 30 7 14 9 34 38 30 -4
19 Pendikspor 30 7 15 8 34 61 29 -27
20 İstanbulspor 30 3 20 7 22 55 13 -33
Takım O G M B A Y P AV
1 Eyüpspor 27 21 5 1 64 23 64 +41
2 Göztepe 27 17 5 5 45 15 56 +30
3 Sakaryaspor 27 13 6 8 41 28 47 +13
4 Çorum FK 27 13 8 6 44 28 45 +16
5 Kocaelispor 27 13 8 6 39 31 45 +8
6 Bodrumspor 27 12 7 8 35 19 44 +16
7 Boluspor 27 12 8 7 26 28 43 -2
8 Bandırmaspor 27 11 8 8 37 24 41 +13
9 Gençlerbirliği 27 10 7 10 31 26 40 +5
10 Erzurumspor FK 27 10 7 10 26 21 37 +5
11 Ümraniyespor 27 9 12 6 32 39 33 -7
12 Keçiörengücü 27 8 11 8 24 33 32 -9
13 Manisa FK 27 7 10 10 33 33 31 0
14 Şanlıurfaspor 27 6 12 9 23 30 27 -7
15 Tuzlaspor 27 7 14 6 26 43 27 -17
16 Adanaspor 27 8 16 3 21 40 27 -19
17 Altay 27 5 19 3 12 55 15 -43
18 Giresunspor 27 2 21 4 12 55 7 -43
Takım O G M B A Y P AV
1 Esenler Erokspor 30 21 5 4 67 26 67 +41
2 Bucaspor 1928 30 18 3 9 46 19 63 +27
3 Van Spor FK 30 19 5 6 50 31 63 +19
4 1461 Trabzon FK 30 16 6 8 56 32 56 +24
5 Yeni Mersin İdman Yurdu 30 15 6 9 42 25 54 +17
6 Ankaraspor 31 14 6 11 39 26 53 +13
7 Ankara Demirspor 30 13 12 5 35 32 44 +3
8 Karacabey Belediye Spor 31 11 10 10 32 29 43 +3
9 Beyoğlu Yeniçarşıspor 30 12 13 5 35 31 41 +4
10 Diyarbekir Spor 30 11 12 7 32 30 40 +2
11 Kırklarelispor 31 9 12 10 24 34 37 -10
12 Hes İlaç Afyonspor 30 8 11 11 18 28 35 -10
13 Nazilli Belediyespor 31 10 13 8 35 49 35 -14
14 Altınordu 30 8 12 10 34 31 34 +3
15 Serik Belediyespor 31 8 13 10 25 34 34 -9
16 Zonguldak Kömürspor 30 7 15 8 29 49 26 -20
17 Kırşehir Futbol SK 31 5 20 6 28 61 21 -33
18 Bursaspor 30 5 17 8 22 50 20 -28
19 Adıyaman FK 30 3 22 5 20 52 14 -32
Takım O G M B A Y P AV
1 Aliağa Futbol A.Ş. 24 17 0 7 50 12 58 +38
2 Kepezspor FAŞ 23 18 1 4 47 11 58 +36
3 52 Orduspor FK 24 12 7 5 30 22 41 +8
4 Ayvalıkgücü Belediyespor 23 11 6 6 28 19 39 +9
5 Edirnespor 23 11 8 4 37 22 37 +15
6 İnegöl Kafkas GK 23 9 6 8 24 23 35 +1
7 Mardin 1969 Spor 23 10 9 4 31 26 34 +5
8 K.Çekmece Sinopspor 24 9 9 6 33 25 33 +8
9 Artvin Hopaspor 23 8 8 7 30 22 31 +8
10 Karabük İdmanyurdu Spor 23 9 10 4 21 31 31 -10
11 Talasgücü Belediyespor 24 8 14 2 24 37 26 -13
12 Kırıkkalegücü FK 23 6 12 5 18 29 23 -11
13 Gümüşhanespor 24 4 11 9 18 37 21 -19
14 Malatya Arguvanspor 23 2 17 4 9 40 10 -31
15 Tarsus İdman Yurdu 23 2 18 3 16 60 9 -44
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 02/04/2024 İstanbulspor vs Çaykur Rizespor
 02/04/2024 Antalyaspor vs MKE Ankaragücü
 02/04/2024 Galatasaray vs Hatayspor
 02/04/2024 Gaziantep FK vs Alanyaspor
 03/04/2024 Sivasspor vs Fatih Karagümrük
 03/04/2024 Fenerbahçe vs Adana Demirspor
 03/04/2024 Kayserispor vs Kasımpaşa
 03/04/2024 Konyaspor vs Trabzonspor
 04/04/2024 Başakşehir FK vs Beşiktaş
 04/04/2024 Samsunspor vs Pendikspor
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 02/04/2024 Keçiörengücü vs Çorum FK
 02/04/2024 Şanlıurfaspor vs Sakaryaspor
 02/04/2024 Boluspor vs Gençlerbirliği
 02/04/2024 Manisa FK vs Bodrum FK
 03/04/2024 Tuzlaspor vs Ümraniyespor
 03/04/2024 Adanaspor vs Eyüpspor
 03/04/2024 Altay vs Bandırmaspor
 03/04/2024 Kocaelispor vs Göztepe
 04/04/2024 Erzurumspor FK vs Giresunspor
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 03/04/2024 Diyarbekir Spor vs Nazilli Belediyespor
 03/04/2024 Esenler Erokspor vs Beyoğlu Yeniçarşıspor
 03/04/2024 Hes İlaç Afyonspor vs Altınordu
 03/04/2024 Kırklarelispor vs Bucaspor 1928
 03/04/2024 Kırşehir Futbol SK vs Adıyaman FK
 03/04/2024 Van Spor FK vs Ankaraspor
 03/04/2024 Yeni Mersin İdman Yurdu vs Karacabey Belediye Spor
 03/04/2024 Zonguldak Kömürspor vs Bursaspor
 03/04/2024 1461 Trabzon FK vs Ankara Demirspor
 03/04/2024 Kırklarelispor - Bucaspor 1928 Kırklarelispor ligde evindeki son 5 maçında hiç kaybetmedi  Kırklarelispor yenilmez
 03/04/2024 Diyarbekir Spor - Nazilli Belediyespor Diyarbekir Spor ligdeki son 5 maçında hiç kazanamadı  Nazilli Belediyespor yenilmez
 03/04/2024 Van Spor FK - Ankaraspor Van Spor FK ligde evindeki son 7 maçını kazandı  Van Spor FK kazanır
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 03/04/2024 Artvin Hopaspor vs Edirnespor
 03/04/2024 Ayvalıkgücü Belediyespor vs Gümüşhanespor
 03/04/2024 K.Çekmece Sinopspor vs İnegöl Kafkas GK
 03/04/2024 Malatya Arguvanspor vs Kepezspor FAŞ
 03/04/2024 Mardin 1969 Spor vs Aliağa Futbol A.Ş.
 03/04/2024 Tarsus İdman Yurdu vs Kırıkkalegücü FK
 03/04/2024 52 Orduspor FK vs Karabük İdmanyurdu Spor
 03/04/2024 52 Orduspor FK - Karabük İdmanyurdu Spor 52 Orduspor FK ligde evindeki son 5 maçını kazandı  52 Orduspor FK kazanır
 03/04/2024 Tarsus İdman Yurdu - Kırıkkalegücü FK Kırıkkalegücü FK ligde deplasmandaki son 8 maçında hiç kazanamadı  Tarsus İdman Yurdu yenilmez
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ
Tüm Anketler
Web sitemize nasıl ulaştınız?
ŞANS OYUNLARI
BİZİ TAKİP EDİN
  • YUKARI