Sibel ÖZBUDUN
  14-04-2023 09:51:00

BİR KEZ DAHA AFGANİSTAN TRAJEDİSİ[1]

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

"Emperyalizm doymak nedir bilmez.

Belki yöntemlerini değiştirebilir,

ama oburluğunu asla!"[2]

 

Bir zamanlar Meluha diyarıydı oralar. Tanrıça kültürünün bir parçasıydı. Nana Venüs'ün ta kendisiydi. Sonra sakallı, kalaşnikoflu erkekler, din adına gelip tanrıçalar ülkesine tecavüz ettiler.

Evet; gündemden düş(ürül)en, bugününün mimarı emperyalizm olan Afganistan'ı konuşmak istiyoruz.

Hani tarihinde Büyük İskender'e kafa tutan; işgalciler karşısında diz çökmeyen ve bugünlerde ana gelir kaynağı uyuşturucu olan coğrafyadan...

Kimse inkâra kalkışmasın: Afganistan'ın Talibanlı bugünü Karl Marx'ın, "Katliam, kölelik ve yağma pahasına edinilen servetler, sermayeye dönüştürülmek üzere metropollere getiriliyordu,"[3] notunu düştüğü emperyalizmin eseridir.

"Bugün" deyince John Berger'in, "Bugün dünya halklarının üçte ikisi soyulmakta, sömürülmekte, aldatılmakta, sürekli hakarete uğramakta, dünyanın en alçak ve yapay yoksulluğuna mahrum edilmekte ve insan olarak yadsınmaktadır,"[4] haykırışını unutmak mümkün mü?

Afganistan bugünlere İngiliz emperyalizminden ABD müdahalesine, "demokrasi adına"(?) emperyalizmin "kurtarıcılık" yalanlarıyla ge(tiri)ldi.

Tam da bunun için, gericilikle müsemma bugünlerde Recep Tayip Erdoğan'ın "Taliban'la ters yanımız yok,"[5] sözleri rasgele söylenmiş değildir;[6] yaşananlar, emperyalist barbarlık ile siyasal İslâmcı vahşet arasında sıkışan kadim bir coğrafyanın hazin öyküsüdür.

ABD İmparatorluğu'nun yirmi yıllık misyonunun çöktüğünden söz edilse de, asıl çök(ertil)en Afganistan'ıdır; arkasına bakmadan çekilen ABD emperyalizmi ardında Taliban trajedisini bıraktı.

Kendinden olmayana yaşam hakkı tanımayan kadın düşmanı Taliban'ın, Boko Haram'dan Ebu Sayyaf'a, Nahda'dan İhvan'a hiçbir farkı yok; hepsi birbirilerinin tıpkı basımı...

Tevile gerek yok: Siyasal İslâmcı Taliban, Taliban'dır. Emperyalist ABD ise ABD'dir; hepsi bir pisliğin parçalarıdırlar!

Siz bakmayın 20 Eylül 2001'de George W. Bush'un Kongre üyelerine, "Teröre karşı savaşımız El Kaide ile başlıyor ama orada bitmiyor. Küresel boyuttaki her terörist grup bulunana, durdurulana ve mağlup edilene kadar da bitmeyecek. Amerikalılar tek bir muharebe değil, daha önce gördüğümüz hiçbir şeye benzemeyen uzun bir harekât beklemeli," diye seslenmesine; ABD ile Taliban (siyasal İslâm) ilişkisi sembiyotiktir.

20 yıl süren emperyalist harekâtla, yani ABD'nin Afganistan'a ilk saldırısından askeri gücünü çektiği tarihe kadar geçen 7262 günün insan hayatı açısından maliyeti neydi, neler yarattı?

Bunu düşünen var mı?

11 Eylül ardından ABD'nin "teröre karşı savaş" harekâtları kapsamında, yüz binlerce insan öldü, sakatlandı. Resmi verilere göre Afganistan, Pakistan, Irak, Suriye, Yemen bölgesinde yaklaşık 929 bin insan öl(dürül)dü ve bunların 387 bin 72'si sivil, 680'i gazeteci, 892'si insani yardım görevlisiydi![7]

Ayrıca 2013'de Afganistan'daki her bir ABD askeri için senede 2 milyon dolar harcanıyordu. Bu esnada Afganistan'da beslenme eksikliği çeken çocuk sayısı yarı yarıya artış gösterdi. Hâlbuki beslenme eksiği olan çocukların beyin hasarı yaşaması riskini azaltmak üzere iyotlu tuz tüketmelerini sağlamak için gereken kaynak çocuk başına yalnızca beş sent olarak hesaplanıyordu.

ABD Kâbil'de art arda askeri karakollar kurarken, mülteci kamplarında yaşayan insan sayısı her gün artıyordu. Kâbil mülteci kampında yaşayan insanlar çaresizce ısınmaya çalışırken plastik yakıyor, zehir soluyorlardı. Kampın tam karşısında bulunan ABD üssüne ise kamyonlar dolusu gıda, yakıt, su ve malzeme girişi yapılıyordu![8]

Emperyalist vahşetin yıkım tablosu böyleyken; Taliban, başkent Kâbil'e girdi, hem de elini kolunu sallaya sallaya. İnsanların çaresizliği, Hamid Karzai Uluslararası Havalimanı'ndaki kargaşa, uçağa binmek isteyenlerin yarattığı izdiham, uçaktan düşüp ölenler, Afganistan Cumhurbaşkanı Eşref Gani'nin çaldığı paraları bavullarla yanına alıp ülkesini onursuzca terk etmesi uzun yıllar belleklerde kalacak elbette. Fakat Afganistan'dan alınacak dersler bunlarla sınırlı değil. Çıkarılacak çok daha fazla ders vardı.

Karanlık sayfa yeni bir başlıkla açılıyor ve 'İslâmi Emirlik' vaat ediyordu ve programı belliydi: Şerî hukuk uygulanacaktı.

15 Ağustos 2021'de Taliban kentin kapılarını tutarken sözcüleri, bazı taahhütler veriyordu:

- Kâbil'e girmek için barışçıl bir iktidar devri beklenecek. Geçiş sağlanana dek, Kâbil'in güvenliğinden Afgan hükümeti sorumlu olacak.

- Kimseden intikam alınmayacak. Hükümet ve orduda çalışanlar affedilecek. Yabancı güçlerle çalışanlardan intikam alınmayacak.

- Sivillerin ülkeyi terk etmesine neden yok. Herkes işinin başına dönebilir.

- Yabancı diplomatik temsilciler çalışmalarını sürdürsün. Diplomatlar için risk olmayacak. (Daha önce Mezar-ı Şerif'te 8 İranlı diplomatı öldürmüştü.)

- Kadın haklarına saygı gösterilecek! Bütün kadınların eğitime ve işe erişimi olacak, evden yalnız çıkmalarına izin verilecek ama örtünme kurallarına (hicap-burka) uyulacak.

- İdam, recm veya uzuv kesme gibi şeriat kurallarının uygulanması mahkemelere bırakılacak vs. Ve nihayetinde tüm Afganların katılacağı kapsayıcı bir hükümet kurulacak.

Garantileri dahi yeterince karanlıktı ve "Taliban yönetimi de bütün anti demokratik sistemler gibi sonunda çökmeye mahkûm,"[9] türünden dilek ve temennileri ciddiye almak mümkün değildi.

"Yeni" (olmayan!) Afgan kabinesinin içişleri bakanlığına ABD'nin terör örgütü olarak tanımladığı Hakkani grubunun kurucusunun oğlu ve Afgan sivillere yönelik birçok saldırıyı düzenlemekten suçlanan Sirajuddin Hakkani getirildi... Kolay mı?

Bu arada Taliban güzellemeleri piyasayı sarıverdi. Örneğin Erdoğan'ın "beklenti" içeren "Taliban yöneticilerinin yaptığı itidalli ve ılımlı açıklamaları bizler de memnuniyetle karşılıyoruz,"[10] sözleri de bunun bir parçası...

Kadının adının olmadığı karanlıkların orta yerinde iktidar medyası köktendinci Taliban'dan modern ve demokratik bir örgüt çıkarmakta kararlıydı ve Afgan halkının korkularını görmezden gelen yandaş medya, AKP iktidarını boşa düşürmemek için elinden geleni yapmıştı.

Taliban yöneticilerinin açıklamalarını memnuniyetle karşılayan Erdoğan'ın kontrolündeki medya, bu konuda kritik bir görev üstlenirken; Taliban sözcülerinden Abdulkahhar Belhi'nin açıklamasını sayfasına manşet yapan 'Yeni Akit', evlere yapılan baskınların ve kadınlara uygulanan şiddetin Batı'nın uydurması olduğunu iddia etti. Afgan kadınların korkuları dünya basınında yer alırken bunu görmezden geldi. Taliban'ın güncellendiğini iddia etti.

'Aydınlık' gazetesi ise ABD'nin 20 yıllık işgalinin sona erdiğini ve bu yüzden Taliban'ın varlığı ile Afgan halkının zafer kazandığını iddia etti. Ayrıca 'haber'de gazeteciler ve medya kanalları hedef gösterildi; ABD emperyalizmini savunmakla suçlandı. Bir başka haberinde Taliban'ın verdiği 'ılımlı imaj'ı yayımlayan Aydınlık, Afganistan halkının endişelerine yer vermedi. "Kadınlar toplumda aktif olacak ve kadınlarla omuz omuza çalışacağız" başlıklarıyla sundukları haberlerle, örgütü meşrulaştırma çabasına girerek, Afgan kadınların korkularını yok saydılar.

Oysa Afganistan sinemasının önemli isimlerinden Sahraa Karimi, "Dünya bize sırtını dönmemeli. Afgan kadınlarının, çocuklarının, sanatçılarının ve sinemacılarının sesi olmanıza, yardımınıza ihtiyacımız var... Ben bu dünyayı anlamıyorum. Bu sessizliği anlamıyorum. Ben burada kalıp ülkem için mücadele edeceğim ancak bunu tek başıma yapamam. Sizin gibi müttefiklere ihtiyacım var. Lütfen dünyanın olanlarla ilgilenmesi için bize yardımcı olun,"[11] diye haykırıyordu.

Sadece coğrafyamızda değil; yerkürenin farklı mevzilerin de böyleydi bu; 'Al Jazeera'nın, Taliban'ın yeni Afgan hükümetinin tanıtımı seremonisine Türkiye, Çin, Rusya, İran, Pakistan ve Katar'ı davet ettiğini aktardığı üzere...

Bu arada Çin, Taliban'ın Afganistan'ı ele geçirmesinden memnun görünüyorken; Dışişleri Bakanlığı, Taliban'ın "İyi, pozitif, pragmatik davranışlar içinde" olduğunu açıklayıp; uluslararası toplumun kalıplaşmış algıları terk etmesi çağrısı yaptı.[12]

Diğer bir Çin yorumuna göre, "Çin'in Rusya ile yakın koordinasyonu ve ortak çıkarları, Afganistan'daki olası yeniden inşa çabalarında da önemli bir rol oynayacaktı."[13]

 

TALİBAN İKTİDARI

 

Bilmeyen yok: Taliban, Afganistan'da "Demokrasi olmayacak, yalnızca şeriat kurallarına göre yönetilecek," diyor. Oysa "demokrasi" yönetenlerin, meşruiyeti son tahlilde yasalar karşısında eşit olan vatandaşların serbestçe katıldığı genel seçimlerle iş başına geldiği, güçler ayrılığı sistemine dayanır.

Lakin emirlikte, karar alıcıların meşruiyeti, kutsal bir kitabın metinlerinden kaynaklanacak. Böylece, karar alma süreçlerini, kutsal kitabın içindekileri, hadisleri yorumlama tekeline sahip dinci entelijansiya belirleyecek. Bunların iradesi de topluma dayatılacak: Emirlik açıkça terörist bir diktatörlüktür!

Bunu kanıtlarından birisi Taliban'ın 7 Eylül 2021'de açıkladığı "yeni(lenmeyen) geçici hükümetindeki isimlerdir.

Örneğin hükümetin başına, Taliban'ın kurucularından Molla Ömer'e yakın isimlerden Molla Hasan Akhundzade getirildi. Ahundzade, 15 Ağustos 2021'de Kâbil'i ele geçirmelerinden sonraki basın açıklamasında, Taliban'ın İslâm hukuku ile çelişmeyen tüm uluslararası yasalara, anlaşmalara ve taahhütlere bağlı olduğunu söyledi.

İçişleri bakanlığına terör örgütü olarak tanımlanan ve Afgan sivillere yönelik birçok saldırıyı düzenlemekten suçlanan Hakkani grubunun kurucusunun oğlu Sirajuddin Hakkani getirildi.

Öte yandan Kadın Bakanlığı'nın kaldırıldığı kabinede hiçbir kadının yer almaması yanında, 'The Times' da 'Erdem ve Ahlâksızlığı Engelleme Bakanlığı'nın kurulduğuna dikkat çekti.

Konuyla ilgili olarak Taliban Sözcüsü Vayadullah Haşmi, "Afganistan bundan böyle Taliban Konseyi tarafından yönetilecek. Demokratik sistem hiç olmayacak. Çünkü Afganistan'da demokratik sistemin tabanı yok. Ne tür bir siyasi sistem uygulayacağımızı tartışmayacağız. Çünkü bu çok açık: Sistem şeriat yönetimi olacak. Kızların okula gidip gitmemesine, kadınların başörtüsü mü, burka mı yoksa peçe mi giyeceklerine de ulema karar verecek," derken;[14] Molla Nooruddin Turabi de, infazların bu sefer halkın gözü önünde yapılmayabileceğini ve uzuv kesme cezalarının devam edeceğini açıklayıp, "Herkes stadyumdaki cezalar için bizi eleştirdi. Ancak yasalar ve cezaları hakkında hiçbir şey söylemedik. Kimse bize yasalarımızın ne olması gerektiğini söyleyemeyecek. İslâm'a uyacağız ve kanunlarımızı Kur'an'a göre yapacağız,"[15] dedi.

Sonrası "malum"!

Afganistan'da, müzik var diye düğün kana bulandı: Kendilerini Taliban mensubu olarak tanıtan kişiler, müzik çalındığı gerekçesiyle bir düğüne saldırarak en az üç kişiyi öldürdü![16]

'Uluslararası Af Örgütü/ Amnesty International', Afganistan'da yönetime gelen Taliban örgütünün Hazara etnik grubuna katliam gerçekleştirdiğini duyurdu. 30 Ağustos 2021'de Daykundi bölgesindeki Hızır ilçesine giren 300 Taliban mensubunun 17 yaşında genç bir kız da dahil olmak üzere 13 Hazara'yı öldürdüğünü ve katledilenlerin 11'inin eski Afgan Ulusal Güvenlik Kuvvetleri üyesi olduğunu kaydetti![17]

Özel üniversitelere talimat gönderen Taliban, kadınların üniversite giriş sınavlarına kayıt yaptırmasının önüne geçti. Üniversite öğrencisi Fatima, yeni yasağı "rejimin başka bir vahşiliği" olarak yorumlayıp, akademisyenler ise "Kararlardan rahatsızız," dedi![18]

Kadın aktivist Mursal Ayar Kâbil'deki evinden zorla alındı. O, evinden alınıp götürülen altıncı kadın. Parwana Ibrahim, Tamana Paryani ve Paryani'nin kız kardeşleri Zarmina, Shafiqa ve Karima 19 Ocak 2023'den beri kayıp ve akıbetlerinden endişe ediliyor![19]

Afganistan'ın ilk kadın belediye başkanı Zarifa Ghafari, "Beni öldürecekler, oturdum ve gelmelerini bekliyorum. Ailemi bırakamam. Zaten nereye gidebilirim ki," derken yönetmen Sahraa Karimi de ekliyor: "Taliban pek çok bölgeyi ele geçirdi. İnsanlarımızı katletti, birçok çocuğu kaçırdı, kız çocuklarını kendi adamlarına çocuk gelin olarak sattı, kıyafetleri yüzünden bir kadını öldürdü, bir kadının gözlerini oydu, çok sevdiğimiz komedyenlerimizden birini işkenceyle öldürdü, bir tarihçi şairimizi öldürdü, merkezi yönetimin kültür ve basın bakanını öldürdü, hükümetle ilişkileri bulunan herkesi katletmeye devam ediyorlar, insanları halka açık alanlarda astılar, yüz binlerce aileyi yerlerinden ettiler. Bu bölgelerden kaçan insanlar Kâbil'deki kamplarda kalıyorlar ve kampların şartları oldukça sağlıksız. Kamplarda yağmalar yaşanıyor ve bebekler sütleri olmadığı için ölüyor. Bu bir insanlık krizi"![20]

Ayrıca 'Kabul Weekly'dan kadın gazeteci Qadria Azarnoosh, "Kâbil, Afganistan'da gerek Taliban gerekse gerici geleneklerimizle nasıl başa çıkacağımızı bize öğretmişti. Ancak Kâbil'in çehresi, Taliban'ın işgalinden sonra çok değişti. Kadınlar ve çocuklar dehşete düşmüş durumda. Afgan kadınlarının yaşadığı ve yaşayacağı sorunlar tüm dünya ülkelerinin sorunudur," derken;[21] 'Afganistan İçin Demokrasi Konseyi/ Council on Democracy for Afghanistan'dan Maryam Faraz, Afgan kadınların maruz kaldığı baskılara dikkat çekerek, "Bizi unutmayın. Afgan kadınlarını unutmayın. Afganistan'daki kadınları o karanlıkta yalnız bırakmayın" diye sesleniyordu...[22]

 

KADIN(LARIN) HÂLİ

 

Siz bakmayın Kâbil'e girdiklerinde İslâm Emirliği adına sözcü Zabihullah Mücahid'in, "Kadın haklarına saygılı olacağız,"[23] ya da Taliban sözcüsü Suhail Shaheen'in "Kadın haklarına saygı göstereceğiz,"[24] açıklama yapmasına! Bunların hiçbiri gerçek veya inandırıcı değildi; olsa olsa tanıdık kavramla "takiyye" idi...

Gerçek Afgan sosyolog Ali Kaveh'in, "Afgan toplumunda en iyi kadın, görülmeyen ve duyulmayan kadındır," saptamasındaki üzereydi![25]

'Afganistan Bağımsız İnsan Hakları Komisyonu'nun (AIHRC) verilerine göre, Afganistan'da her yıl üç bini aşkın kadın intihara kalkışıyor. Akıl sağlığı sorunları, aile içi şiddet ve istismar, zorla evlendirmeler ve kadınlar üzerinde artan sosyal baskılar bunun nedeni olarak gösteriliyor. UNICEF raporuna göre ülkede her 3 kadından biri 18 yaşından önce evleniyor. 12 yaşında zorla evlendirilen, şiddet gördüğü için boşanmak istediğinde kocası tarafından burnu ve kulakları kesilen Bibi Aisha'yı unutmak mümkün mü!

BM Nüfus Fonu'nun açıklamalarına göre Afgan kadınların yüzde 87'sinin fiziksel, cinsel ya da psikolojik şiddete, yüzde 62'sinin de birden fazla istismar türüne maruz kaldığı görülüyor. Kadınların yüzde 85'i okuryazar değil, temel eğitimden yoksun. Dul kalan kadınlar, ölen kocalarının akrabalarıyla evlendiriliyor. Kadınların mülkiyet ve miras hakkı anayasal koruma altında değil. Tecavüz, yasalarda açık bir şekilde suç olarak tarif edilmiyor.[26]

Taliban, 1996-2001 kesitindeki ilk iktidarında kadınların dünya ile ilişkilerini kesip; onlara burka giydirmiş ve Taliban savaşçılarına en büyük ganimet kadınlar olmuştu.

Gerçekten de 'İpekyolu Derneği' Başkanı Afganistanlı kadın Valvala Jalal'ın, Taliban'ın 2001'de gerçek yüzünü dünyaya gösterdiğini hatırlatarak, "Taliban her ne kadar kadınlara karşı onlara haklarını vermek istese de aslında biz Afgan kadınları başımıza neler geleceğini çok iyi tecrübe ettik ve biliyoruz. Şimdiki Taliban yönetiminin de asla değişeceğini düşünmüyorum,"[27] ifadesindeki gibiydi her şey...

Taliban, Afgan kadınların hak ve özgürlüklerine yönelik acımasız baskısının adımlarından birisi olarak kadın öğrencilerin üniversite eğitimini askıya alıp, yasaklarını şöyle sıraladı.

- Kadınların sosyal yaşamlarına ve spor faaliyetlerine pek çok engel getirdi.

- Kadınların kriket oynamalarını ve vücutlarının herhangi bir kısmının görünmesine neden olacak diğer sporları yapmaları yasaklandı.

- Açılacağı ilan edildiği hâlde kız çocuklarının devam ettiği orta dereceli okullar kapatıldı.

- Yanlarında erkek bir akrabaları olmadan seyahat etmeleri yasaklandı.

- Yüzlerini kapatmaları için burka giymeleri zorunlu hâle getirildi.

- Aile içi şiddetten kaçan kadın ve kız çocuklara yönelik destek sistemi yıkıldı.

- Kadınlar ve kız çocukları, Taliban'ın ayrımcı kurallarını ihlâl ettikleri için keyfi olarak gözaltına alındı.

- Taliban'la birlikte çocuk yaşta ve zorla evlendirme oranları arttı.

- Kadınların çalışması engelledi. Özel sektörde birçok kadın, üst düzey pozisyonlardan ihraç edildi.

Konuya ilişkin olarak 1972'den beri kadınların hakları için mücadele eden 'Afganistan Devrimci Kadınlar Birliği'nden (RAWA) Mariam şunları söylüyordu:

"Taliban dünya kamuoyuna 'Eskisi gibi olmayacakları' ve 'Kadın haklarına saygı gösterecekleri' konusunda çeşitli sözde güvenceler vermişti. Ancak geçtiğimiz yıl içerisinde Afganistan'da kadın haklarına getirilen kısıtlamalar bunun aksini gösteriyor.'

İlk yaptıkları şey, çalışan tüm kadınları evlerine geri göndermek oldu. Ayrıca kız çocuklarının her türlü eğitimini yasakladılar; bu, insanların günlük yaşamı için en korkunç değişim. Artık ailelerin ekmek kapısı olan kadınların çalışmasına izin verilmiyor. Kız çocuklarını sadece cinsiyetlerinden dolayı okula göndermelerine izin verilmeyen annelerin acısını muhtemelen hissedebilirsiniz. Bu genç kızların hissettikleri psikolojik baskıyı hayal etmek zor. Yavaş yavaş toplumdan dışlanıyorlar; onurları, kişilikleri ellerinden alınıyor.

Kadınlar ayrıca uzun siyah -rengi bile belirli- elbiseler giymeye zorlanıyor. Toplu taşıma araçlarını kullanmalarına izin verilmiyor, kendi başlarına seyahat etmelerine izin verilmiyor. Yanlarında her zaman bir erkek yakınlarının bulunması gerekiyor. Tüm bunlar kadınların gündelik hayata erişimini engelliyor.

Kadınlar için hayat tersine dönmüş durumda. Eşit haklardan bahsetmiyoruz, sosyal değişimlerden, kadınların toplumdaki siyasi rolünden bahsetmiyoruz. Çok temel şeylerden bahsediyoruz: nefes almak, hareket etmek, sağlık hizmetlerine erişmek, eğitime erişmek. Ne yazık ki kadınlar bugün bu insan haklarından mahrumlar."[28]

Ancak!... 'Afganistan Analist Ağı'nın raporuna göre de Katar merkezli birçok Taliban lideri, oğullarını ve kızlarını okula göndermeyi seçti ve Doha'daki çoğunluğu kızlarını okula kaydettirdiler![29]

 

GÜNCEL DURUM

 

Afganistan bölgesinde uygarlığın tarihi çok eskidir. 9 bin yıllık yerleşik bir yaşam var bu coğrafyada, insan yerleşiminin de 50 bin yıl önceye gittiği tarihsel kaynaklarda belirtilir.

Afganistan, 14 etnik gruptan oluşuyor... İran, Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan ve Pakistan'la çevrili Afganistan'da etnik yapının yüzde 40'ı Afgan veya Peştu, yüzde 25'i Tacik, yüzde 15' Hazara, yüzde 9'u Özbek ve geri kalanlar Türkmen, Kırgız vb. 25 milyonluk nüfusun 2 milyonu göçebe...[30]

Taliban'ın Afganistan'da kontrolü ele geçirmesinin üzerinden bir yıl geçmişken; insani durum önemli ölçüde kötüleşti. Temel hizmetler çöküşün eşiğinde ve zaten savunmasız olan nüfusun ihtiyaçları artık neredeyse hiç karşılanamıyor.

Afganistan'ın ABD ve NATO tarafından işgal edilmesi, ülke nüfusunun dörtte birine denk gelen 5.3 milyon insanı mülteci hâline getirdi. Ülkenin yüzde 72'si yoksulluk içinde yaşıyor ve Afganistan dünya mutluluk endeksinde son sırada yer alıyor. Afganistan'da yoksulluk oranının yüzde 97'ye kadar ulaşabileceği öngörülüyor. Nüfusun yüzde 95'i hâlihazırda gıdaya erişimde güçlük çekiyor ve ekonomik savaşın, askeri savaştan da fazla can alabileceği öngörüleri yapılıyor.[31]

Birleşmiş Milletler (BM) İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Martin Griffiths, Afganistan'ın insani, ekonomik, iklim, açlık ve mali krizlerle karşı karşıya olduğunu vurgularken; acilen yaklaşık 770 milyon dolara ihtiyaç olduğunu belirtti. Nüfusun yarısından fazlasına denk gelen yaklaşık 24 milyon kişinin yardıma ihtiyacı olduğunu ve neredeyse 19 milyon kişinin akut gıda güvensizliği yaşadığını ifade etti.[32]

BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve BM Dünya Gıda Programı'nın (WFP) 'Afganistan Gıda Güvenliği ve Tarım Topluluğu' başlıklı raporuna göre, nüfusun yüzde 50'sinden fazlası açlıkla karşı karşıya; akut açlıkla karşı karşıya kalan Afganların sayısı bir yılda yüzde 37 artarak 22.8 milyon oldu.[33]

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Afganistan'ın 2005'ten 2022'ye dünyada en fazla çocuk ölümünün yaşandığı ülke olduğunu açıkladı.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, "Afganistan'da 18 milyon insanın hayatta kalabilmesi için acil yardıma ihtiyaç olduğunu, her üç Afgan'dan birinin bir sonraki öğününün nereden geleceğini bilmediğini,"[34] söylerken; UNICEF Afganistan'da 16 yılda şiddet olayları yüzünden hayatını kaybeden ve yaralanan çocukların sayısının 28 bin 500 olduğu kaydetti. Bu rakamın dünyadaki çocuk ölümlerinin yüzde 27'sini oluşturduğu ifade etti.[35]

12.9 milyonu çocuk, toplamda 24.4 milyon insanın, insani yardıma ihtiyacı var. Ülkedeki yiyecek eksikliği, çocukların sağlığı üzerinde yıkıcı sonuçlar doğururken geleceklerini de tehdit ediyor.

'Çocukları Kurtarın Vakfı'nın araştırmasına göre kız çocuklarının aç uyuma olasılığı erkek çocuklara kıyasla iki kat daha fazlayken; kız çocukların yüzde 46'sı, erkek çocukların yüzde 20'si okula gitmediğini söylüyor. Ayrıca kız çocukların yüzde 26'sı, erkek çocukların yüzde 16'sı ise depresyon belirtileri gösteriyor.[36]

Bu kadar değil; 'Uluslararası Af Örgütü'nün -ABD emperyalizmi ile Taliban'ın Afganistan'da işlediği- insanlık suçlarına ilişkin çarpıcı raporda, sadece Taliban'ın değil aynı zamanda ABD ordusu ve Afgan Ulusal Savunma ve Güvenlik Güçleri'nin de ülkedeki sivil katliamlarında yer aldığı ve sorumluların ceza almadığı vurgulandı.

Genel Sekreter Agnes Callamard'ın, "Kâbil'deki hükümetin çökmesinden aylar önce Taliban defalarca savaş suçu işledi ve acımasızca kan döktü. Afgan ve ABD güçleriyse sivillerin ölümüne yol açtı. Yeni kanıtlarımız, Taliban'ın öne sürdüğü gibi kusursuz bir iktidar değişim süreci yaşanmadığını, Afganistan halkının bu değişimi canıyla ödediğini gösteriyor. Halkın devamlı öldürülmesi ve yaralanması sonucunda evler, hastaneler, okullar ve işyerleri suç mahâlline dönüştü," diye betimlediği tabloda BM Afganistan Yardım Misyonu, 2021'in ilk 6 ayında bin 659 sivilin öldürüldüğünü, 3 bin 524 sivilin yaralandığını ve bu oranların, 2020'ye göre yüzde 47 arttığını açıklamıştı.[37]

Özetle eski Dış İşleri Bakanlarından Condoleezza Rice'ın, "Otuz yıl süren bir iç savaş Taliban'ın yedinci yüzyıl yönetim biçimlerinden bugünün dünyasının güvenli bir devletine geçebilmek için yeterli bir zaman dilimi değildi, hem 'Bizim' hem de 'Onların' daha çok zamana ihtiyacı vardı," ifadesindeki üzere Afganistan trajedisi ABD'nin umurunda değildi ve olmamıştı da; Kâbil'i Taliban'a terk edip Birleşik Arap Emirlikleri'ne kaçan devlet başkanı Eşraf Gani'nin sözleriyle, "Günde 1.90 dolardan daha az parayla yaşayan Afgan halkının yüzde 54'ü"[38] söz konusu trajedinin sadece sessiz dekoruydu!

Bu trajediler coğrafyasına dair Rusya'nın BM Daimi Temsilcisi Vassily Nebenzia'nın, ABD ve NATO müttefiklerinin ülke ekonomisini ayağa kaldırmak için hiçbir şey yapmadıklarını; sadece ülkenin "bir terörizm batağı" durumunu ve uyuşturucu üretim ile dağıtımını güçlendirdiğini söylediği[39] Afganistan bir narko-devlet'tir.

- Dünya eroinin yüzde 90'ı tek başına bu ülkede üretiliyor.

- Afganistan'dan üretilen eroinden her yıl 65 milyar dolar gelir elde ediliyor, her yıl 65 milyar dolar... Bunun sadece üç milyar doları Afganistan'da dağıtılıyor, gerisini bu işi organize edenler kırışıyor.

- Haşhaş Afganistan'da elbette hep vardı ama, bizzat ABD tarafından eroin üssü hâline getirildi.

- 2000'de Taliban fetva çıkardı, haşhaş ekimini yasakladı. 2001 yılında ABD'yi işgal etti. Feodal savaş lordlarını uyuşturucu trafiğini yönetmeleri için şehirlere "vali" yaptılar, böylece, 2002'den itibaren haşhaş ekimi tam gaz yeniden başladı, Afganistan eroin devleti hâline getirildi.

- 2001'de haşhaş ekilen arazi yedi bin hektarken, bugün 300 bin hektara çıktı.

- 2001'de yılda 150 ton uyuşturucu üretilirken, bugün yedi bin ton uyuşturucu üretiliyor![40]

 

BİRAZ TARİH

 

Burada durup, Afganistan tarihi hakkında konuşalım biraz; "Neden" mi?

Malum: "Buraya niye gelindi?" sorusunun yanıtı, tarihe kayıtlıdır; hem de Amilcar Cabral'ın, "Sömürgeciler genellikle bizi kendilerinin tarihe dahil ettiğini söylerler: Bugün bunun böyle olmadığını gösteriyoruz. Bize tarihi, kendi tarihimizi terk ettirdiler ve ardından kendilerini, kendi tarihlerinin ilerlemesini izlemek durumunda bıraktılar," ifadesindeki gibi!

Afgan coğrafyası çok parçalıdır, çok dilli, çok kültürlüdür; kabile düzenini aşamamıştır. Bir arada durması Timur'dan Büyük İskender'e, Perslerden Birleşik Krallık'a, Sovyetler'den ABD'ye uznan işgallere "Hayır" deme refleksinin ürünüdür!

Yakın tarihte Hint Okyanusu'na ulaşmak isteyen Çarlık Rusya'sı ile Hindistan'ı sömürgeleştiren İngiltere arasındaki önemli bir paylaşım alanı özelliği taşıyan Afganistan, emperyalist devletlerin hedefinde oldu hep.

1839-1842 kesitinde yaşanan savaşın ardından İngiliz sömürgesi hâline gelmesi ardından 8 Ağustos 1919'da bağımsızlığını ilan edip, SSCB ile yakın ilişkiler kuran Afganistan'da, 1979'daki Rus askeri müdahalesi önemli kırılma noktalarından biri oldu.

Gericiliğin, dinciliğin, şeriatın güçlü olmasının kökleri söz konusu işgale kadar uzanır. Çünkü, Batılı emperyalist devletler ve bölgedeki işbirlikçileri Suudi Arabistan, Pakistan gibi ülkeler SSCB'nin etkisini kırmak için İslâmcı gruplar üzerinden rejimi devrime planını devreye koydular.

Dünyanın birçok ülkesinden "Mücahitler" Afganistan'a gönderildi ve böylece bölgede siyasal İslâm güçlendirildi. ABD'nin Afganistan işgaline gerekçe yaptığı El Kaide de, Taliban da Sovyet işgaline karşı mücadelede Batılı emperyalist devletler tarafından desteklenerek güçlenmişti.

SSCB'nin 15 Şubat 1989'da tamamen çekilmesiyle birlikte meydan Batılı emperyalistler ve onların bölgesel işbirlikçilerinin desteklediği radikal dinci örgütlere kaldı. Bu koşullarda Taliban ilk olarak 1996'da iktidara gelmişti. İkiz Kuleler'in bombalanmasından sonra ise ABD bu kez kendisinin besleyip büyüttüğü İslâmcı örgütlerle mücadele adına işgal harekâtı düzenledi.

Denilebilir ki ABD-Taliban ilişkilerinde koptuğu yere geri dönülüyor ve yeni bir başlangıç yapılıyor; Thomas Bernhard'ın, "Ülkemiz tarihinde hiç bu kadar alçalmamıştı, tarihinde hiç bu kadar alçak ve aynı zamanda karaktersiz ve budala insanlar tarafından yönetilmemişti. Ama halk da aptal, böyle bir durumu değiştiremeyecek kadar zayıf. Zavallı halk,"[41] sözlerini anımsatırcasına...

 

TALİBAN FASLI

 

"Taliban", Arapça "Talib (öğrenci)" sözcüğünün çoğuludur. "Taliban (öğrenciler)" adını benimseyen örgüt, Sovyet işgaline karşı savaşan, Molla Ömer Ahund liderliğindeki yaklaşık 50 medrese öğrencisiyle, 1994'te kuruldu.

Geleneksel inançlı olarak hızla yandaş toplayıp gelişen Taliban, amacını, Sovyet savaşı ve iç savaşlarda ortaya çıkan "savaş ağalarından kurtulmak" olarak tanımlayıp, "ülkeye İslâma dayalı yönetim getirmek" ifadesiyle açıkladı!

Kurulduktan birkaç ay sonra, "medrese ve şeriat okulu öğrencileri" ile topluluğun gücünü 20 bine çıkarırken Pakistan "istihbarat teşkilâtı (ISI)" da örgütün yol göstericisi oldu...

Rus işgali döneminde Afganistan'dan yaklaşık üç milyon mülteci, Pakistan topraklarına geçiş yaptı. Özellikle genç olanları, Deobandi medreseleri aracılığıyla yaygın dini eğitimden geçirildi.

Bu "dini eğitim" Deobandi öğretisinden farklılaşmaya başladı. Suudi Arabistan'dan Kuveyt'e ülkeler resmi ideolojilerini yaygınlaştırmak adına büyük fonlar karşılığında Vahhabî-Selefî çizgide ideolojik eğitim yapılmasını sağladı. Perde arkasında "büyük abi" ABD vardı.

Burada "büyük abi" ABD hakkında Emir Sultan Terrar'a ("Albay İmam"a) dair önemli bir parantez açmak gerek: Emir Sultan Terrar. Pakistan Askeri Akademisini bitirdi. 1974'e ABD'ye, Kuzey Carolina'daki Fort Bragg askeri üssüne gönderildi. Burada ABD Özel Kuvvetleri ile birlikte eğitim aldı. Eğitimini tamamlayınca "Amerikan Yeşil Berelisi" unvanı verildi.

Yeşil Bereli Emir Sultan Terrar, Pakistan'da Özel Hizmetler Grubu'na katıldı. Gladyo'nun Pakistan sorumlularından Tuğgeneral Nasirullah Babar, Emir Sultan Terrar'a "Afganistan'daki komünist rejimden kaçan İslâmcı öğrencileri organize etme ve eğitme" görevi verdi.

İşte bu eğitimler sırasında kılınan namazlarda Afgan öğrencilere imamlık yaptığı için kendisine "Albay İmam" lakabı takıldı.[42]

Albay İmam'ın eğittiği öğrencileri arasında, Afganistan'ın 45 yılına damga vuran hemen tüm isimler vardır: Ahmet Şah Mesut, Gulbettin Hikmetyar, Celalettin Hakkani, Molla Ömer...

Albay İmam, Amerikan parasıyla kurulan kamplarda Afgan mücahitleri eğitti, sayıları 100 bini bulan cihatçıları Amerikan silahlarıyla donattı ve Afganistan'a savaşa yolladı...

Albay İmam, patronlarına Afganistan'da mihmandarlık da yapıyordu: Cihatçılara dolar sevkiyatında önemli bir isim olan ABD Kongre üyesi Charlie Wilson'un Afganistan gezilerine üç kez eşlik etti. CIA Başkan Yardımcısı Robert Gates'i cihatçı kampına götürdü.

Albay İmam'la Molla Ömer'in ilk karşılaşması 1985'de olmuş. Taliban kurulduktan ve Molla Ömer Taliban Emiri olduktan sonra, Albay İmam çeşitli düzeylerde bu örgüte destek vermiş. Şöyle ki...

Savaş ağalarının yerel egemenlik sağladığı yıllarda, Afganistan'ın en büyük ikinci kenti olan Kandahar'ın savaş ağası da Niyaz Vayand isimli bir cihatçıdır. Ama artık cihatçılıktan ziyade "Gucci Mücahidin" diye anılan grubuyla soygunculuk yapmaktadır. Vayand, 29 Ekim 1994'de 30 araçlık bir Pakistan konvoyuna el koyar, görevlileri esir alır. İçlerinde Albay İmam da vardır.

Albay İmam'ın esir alındığını duyan Kandahar'daki eski medrese öğrencileri silahlanarak ve 100 kişilik bir grup kurarak Gucci Mücahidin örgütüyle çatışırlar. Albay İmam'ı kurtarırlar. Ardından geri dönüp Kandahar'ı ele geçirirler.

İşte 29 Ekim 1994 günü Kandahar'ı ele geçiren bu grup Taliban ismiyle anılmaya başlar.[43]

Ve iki yıl içinde Taliban, biraz da cihatçı örgütlerin halka bıkkınlık veren çarpışması nedeniyle, hızla büyür ve Afganistan'ın önemli merkezlerine egemen olur.

Ancak bu süreçte, 1995'te Herat'a başkonsolos olarak atanan Albay İmam'ın, Taliban'ın önündeki engelleri, örneğin İsmail Han kuvvetlerini temizlemesi kritik önemdedir.

SSCB'nin Afganistan'dan çekilmesinden sonra, Albay İmam bizzat ABD Başkanı Baba Bush tarafından Beyaz Saray'a davet edilir. Bush Albay İmam'a Berlin Duvarı'ndan bir parça hediye eder. Parçanın üzerinde şöyle yazmaktadır: "İlk darbeyi vuran kişiye."

İşte Albay İmam, bu denli Amerika'nın adamıdır! Ancak...

ABD Taliban'ın yönettiği Afganistan'a saldırmaya karar verdiğinde ve Pakistan'ı da buna zorladığında, durumlar değişir. Albay İmam, ABD'nin Taliban'ı hedef almasına karşıdır. Pakistan Cumhurbaşkanı General Pervez Müşerref ABD'nin talebini kabul eder, itiraz edenler de tasfiye edilir.

ABD, 2008'de Albay İmam ve Pakistan İstihbarat Servisi'nin üç eski görevlisini uluslararası terörist listesine konulması için BM Güvenlik Konseyi'ne verir!

Albay İmam, Mart 2010'da Afganistan'da Asya Kaplanları isimli bir grup tarafından kaçırılır. Beraberindekiler öldürülür. Albay İmam'ın bir ay sonra kaçtığı söylenir. Ancak aylar sonra, Pakistan hükümet yetkilisi Tarık Hayat, emekli istihbaratçı Emir Sultan Terrar'ın Afganistan sınırındaki aşiretler bölgesinde kalp krizi nedeniyle öldüğünü söyler.[44]

Kıssadan hisse: Amerika'nın "adamı" yoktur, kullanışlı aletleri vardır, gerçeğinin kanıtlandığı[45] bu örnekteki üzere 'ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı' (USAID), Pakistan'ın Afganistan sınırında binden fazla medrese açmasını sağladı. Ve, Afganistan'a cihadın sürekliliğini mümkün kılacak insan gücünü yetiştirmek için Nebraska Üniversitesi'ne Peştun dilinde propaganda kitapları yazdırdı. Bunları Afgan mülteci kamplarına ve medreselere dağıttı.

Deobandi medreseleri, Afgan mültecileri devşirmek üzere faaliyete geçirildi. Böylece savaşın ilk yıllarında Gulbeddin Hikmetyar'ın Hizb-i İslâmî ve sonra Afganistan Mücahitleri İslâm Birliği saflarında savaşan "talebeler", kendileri gibi Vahhabî-Selefî öğretiyle yetişen (yoksul Peştu köylüsünün oğlu) Molla Muhammet Ömer tarafından kurulan "Taliban" çatısı altında toplanmaya başlandığında yıl 1994 idi.

Sadece iki yıl sonra Taliban, 1996'da Kâbil'e girdi ve Afganistan İslâm Emirliği'ni kurdu.

Taliban'ın kısa süredeki "başarısında" ABD CIA, Suudi Arabistan GID, Pakistan ISI istihbarat servisleriyle ilişkisinin katkısı yadsınamazken;[46] Taliban hareketi Sovyet işgalini izleyen yıllarda filizlenmeye başlamış, ilk kez de 1994'te, ülkenin güneyinde Kandahar eyaletinde bir sosyal güç olarak ortaya çıkmıştı. Pakistan medreselerinde eğitim görmüş "talebeler" bu gücü Peştun halkından alıyorlardı.

Üç dört yüz aşiretten oluşan ve tüm nüfusun yarısına yakınını teşkil eden Peştun halkı Afganistan'ın en önemli etnik grubu ve bunlar için Peştun ile Afgan adeta aynı anlama geliyor. 1996'da, kendisi de Kandaharlı bir Peştun olan Molla Ömer'in liderliğinde "Afganistan İslâm Emirliği"ni kuran da Peştunlar oldu.

Bu ilk Taliban yönetimi (1996-2001), düşünce ve inanç itibariyle 1996 yılında bir Şura tarafından "Emir'ül Mü'minin" seçilen Molla Muhammed Ömer'in damgasını taşıdı.

Molla Muhammed Ömer'in doğru dürüst bir eğitimi yoktu, hatta yakınları onun okuryazar bile olmadığını söylüyorlardı. Buna karşılık gözü kara bir "mücahit" ve usta bir örgütçüydü. Sovyet ordusuna karşı ön saflarda savaşmış ve bu arada bir gözünü de kaybetmişti.

Molla Ömer, hareketin başarısı için hayati olan Pakistan askeri desteğini bu nitelikleri sayesinde sağladı ve aynı ülkenin medreselerinde yetişmiş bir sürü "Talib"i de yine bu sayede arkasına aldı. Sovyet ordusu çekildikten sonra Kandahar, Herat, Kâbil ve Mezar-ı Şerif gibi şehirlerde yine onun liderliğiyle hegemonya kuruluyordu. Üstelik Molla Ömer, bu arada Kandahar Camisi'nde bulunan -ve Peygamber Muhammed'e ait olduğu söylenen- kutsal mantoya bürünerek, diplomayla sağlayamadığı manevi dayanağı da sağlamıştı. Böylece, bir "Halife"nin bulunmadığı İslâm cemaatinde "Peygamberin temsilcisi" olduğuna dair genel bir izlenim yarattı ve bu şekilde de bir çeşit "karizmatik" lider hâline geldi.

Afganistan'daki bu ilk Taliban Emirliği hiç de başarılı olamadı. Yönetici zümrenin katı şeriat yorumu ülkede zulüm rejimine yol açmış, zulmün en büyük kurbanları da kadınlar ile Şiîler olmuştu. Taliban kendi düşüncesinde olmayanları acımasızca kırıyor, etnik kavgaları körüklüyor, halk açlıkla boğuşurken dışarıdan gelen gıda yardımlarını bile reddediyordu. Bu "talebeler" sadece "biz de insanız; bizim de haklarımız var!" diyen kadınları ve Müslüman saymadıkları Şiî'leri ezmekle kalmadılar, putperestliğin işareti olarak gördükleri tarihi eserlere de saldırdılar. Bamiyan eyaletindeki eski eserler ve Buda heykelleri de bu sakat zihniyetin kurbanı oldu.

Taliban Emirliği sadece Pakistan, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirliği tarafından tanınmış, bunun dışında ise geniş bir husumet çemberiyle kuşatılmıştı. Oysa zulüm de bitmiyor, aksine, artarak devam ediyordu. Öyle ki BM'nin bir raporunda Taliban vahşe

  Bu yazı 3017 defa okunmuştur.
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
PUAN DURUMU
Takım O G M B A Y P AV
1 Galatasaray 33 29 1 3 77 21 90 +56
2 Fenerbahçe 33 27 1 5 87 30 86 +57
3 Trabzonspor 33 17 12 4 56 43 55 +13
4 Beşiktaş 33 15 12 6 44 38 51 +6
5 Başakşehir FK 33 14 12 7 44 38 49 +6
6 Çaykur Rizespor 33 14 13 6 43 49 48 -6
7 Kasımpaşa 33 13 13 7 55 59 46 -4
8 Antalyaspor 33 11 10 12 38 38 45 0
9 Alanyaspor 33 11 10 12 43 46 45 -3
10 Sivasspor 33 11 10 12 40 45 45 -5
11 Adana Demirspor 33 9 10 14 49 44 41 +5
12 Samsunspor 33 10 14 9 37 43 39 -6
13 MKE Ankaragücü 33 8 12 13 40 43 37 -3
14 Kayserispor 33 10 13 10 37 47 37 -10
15 Konyaspor 33 8 13 12 34 47 36 -13
16 Gaziantep FK 33 9 17 7 37 50 34 -13
17 Fatih Karagümrük 33 8 16 9 37 42 33 -5
18 Hatayspor 33 7 14 12 37 46 33 -9
19 Pendikspor 33 7 17 9 37 68 30 -31
20 İstanbulspor 33 4 22 7 26 61 16 -35
Takım O G M B A Y P AV
1 Eyüpspor 31 22 6 3 70 27 69 +43
2 Göztepe 31 19 6 6 54 19 63 +35
3 Çorum FK 31 16 8 7 52 31 55 +21
4 Sakaryaspor 31 15 7 9 45 31 54 +14
5 Bodrumspor 31 14 7 10 39 21 52 +18
6 Kocaelispor 31 15 9 7 45 35 52 +10
7 Bandırmaspor 31 12 8 11 46 27 47 +19
8 Gençlerbirliği 31 12 8 11 37 30 47 +7
9 Boluspor 31 13 10 8 28 32 47 -4
10 Erzurumspor FK 31 11 9 11 28 27 41 +1
11 Ümraniyespor 31 10 14 7 34 42 37 -8
12 Manisa FK 31 8 11 12 38 37 36 +1
13 Keçiörengücü 31 9 13 9 28 38 36 -10
14 Şanlıurfaspor 31 8 13 10 28 33 34 -5
15 Tuzlaspor 31 8 14 9 32 46 33 -14
16 Adanaspor 31 9 17 5 24 44 32 -20
17 Altay 31 5 23 3 14 70 15 -56
18 Giresunspor 31 2 25 4 13 65 7 -52
Takım O G M B A Y P AV
1 Esenler Erokspor 34 24 5 5 76 29 77 +47
2 Van Spor FK 34 23 5 6 57 33 75 +24
3 Bucaspor 1928 34 20 5 9 51 24 69 +27
4 1461 Trabzon FK 34 19 6 9 64 35 66 +29
5 Yeni Mersin İdman Yurdu 34 16 8 10 47 29 58 +18
6 Ankaraspor 34 15 8 11 42 32 56 +10
7 Karacabey Belediye Spor 34 13 10 11 40 32 50 +8
8 Ankara Demirspor 34 14 15 5 37 38 47 -1
9 Beyoğlu Yeniçarşıspor 34 13 14 7 42 36 46 +6
10 Kırklarelispor 35 11 13 11 32 38 44 -6
11 Diyarbekir Spor 34 11 14 9 36 37 42 -1
12 Altınordu 34 10 13 11 40 34 41 +6
13 Hes İlaç Afyonspor 34 10 13 11 24 34 41 -10
14 Serik Belediyespor 34 10 14 10 29 37 40 -8
15 Nazilli Belediyespor 35 11 16 8 38 57 38 -19
16 Zonguldak Kömürspor 34 9 17 8 35 54 32 -19
17 Kırşehir Futbol SK 34 5 21 8 32 68 23 -36
18 Bursaspor 34 5 21 8 24 62 20 -38
19 Adıyaman FK 34 3 24 7 24 61 16 -37
Takım O G M B A Y P AV
1 Kepezspor FAŞ 27 21 2 4 63 16 67 +47
2 Aliağa Futbol A.Ş. 27 18 0 9 54 15 63 +39
3 Ayvalıkgücü Belediyespor 27 14 6 7 39 25 49 +14
4 İnegöl Kafkas GK 27 13 6 8 35 26 47 +9
5 52 Orduspor FK 27 13 7 7 39 28 46 +11
6 Edirnespor 27 13 9 5 45 27 44 +18
7 K.Çekmece Sinopspor 28 10 10 8 41 31 38 +10
8 Mardin 1969 Spor 27 11 11 5 36 32 38 +4
9 Artvin Hopaspor 27 9 11 7 33 28 34 +5
10 Karabük İdmanyurdu Spor 27 10 13 4 26 43 34 -17
11 Talasgücü Belediyespor 27 9 14 4 30 42 31 -12
12 Kırıkkalegücü FK 27 8 14 5 28 36 29 -8
13 Gümüşhanespor 27 4 13 10 23 45 22 -22
14 Malatya Arguvanspor 27 3 20 4 18 53 13 -35
15 Tarsus İdman Yurdu 27 2 22 3 19 82 9 -63
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 26/04/2024 Adana Demirspor vs Galatasaray
 27/04/2024 Kasımpaşa vs Samsunspor
 27/04/2024 Sivasspor vs Konyaspor
 27/04/2024 Fenerbahçe vs Beşiktaş
 27/04/2024 Hatayspor vs Başakşehir FK
 28/04/2024 Alanyaspor vs İstanbulspor
 28/04/2024 Pendikspor vs Kayserispor
 28/04/2024 Çaykur Rizespor vs MKE Ankaragücü
 28/04/2024 Trabzonspor vs Gaziantep FK
 29/04/2024 Fatih Karagümrük vs Antalyaspor
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 28/04/2024 Adanaspor vs Manisa FK
 28/04/2024 Boluspor vs Altay
 28/04/2024 Erzurumspor FK vs Çorum FK
 28/04/2024 Giresunspor vs Sakaryaspor
 28/04/2024 Göztepe vs Gençlerbirliği
 28/04/2024 Keçiörengücü vs Ümraniyespor
 28/04/2024 Kocaelispor vs Bandırmaspor
 28/04/2024 Şanlıurfaspor vs Eyüpspor
 28/04/2024 Tuzlaspor vs Bodrum FK
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 28/04/2024 Ankaraspor vs Nazilli Belediyespor
 28/04/2024 Esenler Erokspor vs Adıyaman FK
 28/04/2024 Hes İlaç Afyonspor vs Bucaspor 1928
 28/04/2024 Karacabey Belediye Spor vs Altınordu
 28/04/2024 Van Spor FK vs Ankara Demirspor
 28/04/2024 Yeni Mersin İdman Yurdu vs Beyoğlu Yeniçarşıspor
 28/04/2024 Zonguldak Kömürspor vs Kırşehir Futbol SK
 28/04/2024 1461 Trabzon FK vs Serik Belediyespor
 30/04/2024 Diyarbekir Spor vs Bursaspor
 28/04/2024 Van Spor FK - Ankara Demirspor Ankara Demirspor ligde deplasmandaki son 7 maçında hiç kazanamadı  Van Spor FK yenilmez
 30/04/2024 Diyarbekir Spor - Bursaspor Bursaspor ligdeki son 5 maçını kaybetti  Diyarbekir Spor kazanır
 30/04/2024 Diyarbekir Spor - Bursaspor Diyarbekir Spor ligdeki son 9 maçında hiç kazanamadı  Bursaspor yenilmez
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 27/04/2024 Aliağa Futbol A.Ş. vs Kırıkkalegücü FK
 27/04/2024 Artvin Hopaspor vs 52 Orduspor FK
 27/04/2024 Ayvalıkgücü Belediyespor vs Edirnespor
 27/04/2024 Gümüşhanespor vs Kepezspor FAŞ
 27/04/2024 Malatya Arguvanspor vs Talasgücü Belediyespor
 27/04/2024 Mardin 1969 Spor vs İnegöl Kafkas GK
 27/04/2024 Tarsus İdman Yurdu vs Karabük İdmanyurdu Spor
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ
Tüm Anketler
Web sitemize nasıl ulaştınız?
ŞANS OYUNLARI
BİZİ TAKİP EDİN
  • YUKARI