Tamer UYSAL
  12-01-2021 09:55:00

DEMOKRATİK EĞİTİM ÜZERİNE...

Demokratik eğitimin sonucu demokratik bir toplumdur...

Rejimin, idarelerinin toplumun aydın ve ilerici kesimine bakışı ile ırkçı ve çağdışı tutumları nedeniyle salt sermaye sahiplerine eleman yetiştirir düzeye indirgemişti üniversiteleri. Yükseköğretim paralı hale getirilmiş, üniversiteler birer ticarethaneye dönüştürülmüş ve bilim yuvası olmaktan çıkarılmıştı... 


Zincirler kilitler sürgüler
tank tüfek ve ölüm
ve bomba ve korku ve zulüm
ve yeryüzünde ve gökyüzünde
bütün öldürüm silahları onlarındı
bizim kenetlenmiş kollarımız
ve kavgasını verdiğimiz kitaplarımız vardı

(Nevzat ÇELİK) 


Geçtiğimiz yıllarda toplumsal şiddet olaylarıyla ilgili olarak bir devlet görevlisinin açıklaması olmuştu. Günümüzde ilköğretim okullarına kadar inen şiddet olgusuyla ilgili olarak bu kişi "cinnet tohumları" diyor ve sebebini liberalleşmenin alt yapısının oluşturulmamış olmasında görüyordu. Bu saptırmada dikkati çekmiş olana yani aslında şiddetin ta kendisi olan kapitalizm ile şiddet ilişkisinin demokratik eğitim ve disiplin konusuyla bağlantısına bakmak gerekiyor. Zira Türkiye'de sorunlu alanlardan birisi olan eğitim, şiddete hem kaynaklık etmekte hem de mağduru oynamaktadır...

Cumhuriyetten önce eğitim din ağırlıklıydı. Toplumsal davranışlar üzerinde batıl inanışların da etkisi olurdu. Zira geçmişten bahsedildiğinde eğitimde disiplin sağlarken falaka ve değnek sıradan bir yöntem olarak akla gelmekteydi. Eti senin kemiği benim felsefesiyle sıbyan mekteplerine verilen çocukların dayak korkusuyla manasını anlayamadığı bazı sözler ezberlemeye çalışması kişiliklerinin bu dar kalıplar içinde geliştirilmesi demekti.

Bütün bunlar bugünkü eğitim sisteminin içinde bulunduğu olumsuz koşuların da uzantılarıydı. İlkel disiplin anlayışının hem ilköğretimde hem de özellikle liselerde farklı bir biçimde de olsa sürdüğü görülüyor. Öte yandan darbe anayasasının doğurduğu yüksek öğretim sisteminin disiplin anlayışı ile bu kurumu üstünde durmak gerekiyor.

6 Kasım 1981 yılında kısaca YÖK adıyla kurulan Yüksek Öğretim Kurulu tamamen 12 Eylül'ün ürünüdür ve baskıcı, yasakçı bir yapıydı. Cuntacıların çıkardığı bir yasayla önceki üniversite yönetim kurulları tasfiye edilip yeniden atanan yöneticilerden oluşturulmuş mekanizma ile askeri rejim istediği tipte bir düzen kurmayı amaçlamıştır. Özerklik kaldırılmış, birçok ilerici ve demokrat bilim adamı üniversitelerden uzaklaştırılmıştı. Dernekleri kapatılıyor, filmler ve kitaplar yakılıyor, gazete ile dergilerin yayınlanması yasaklanıyordu.

Rejimin, idarelerinin toplumun aydın ve ilerici kesimine bakışı ile ırkçı ve çağdışı tutumları nedeniyle salt sermaye sahiplerine eleman yetiştirir düzeye indirgemişti üniversiteleri. Yüksek öğretim paralı hale getirilmiş, üniversiteler birer ticarethaneye dönüştürülmüş ve bilim yuvası olmaktan çıkarılmıştı.

Oysa fırsat eşitliği eğitimin 3 temel işlevinden birisidir. Örneğin 1973 tarihli 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu da 4 ila 17. maddelerinde sayılan 14 temel eğitim ilkesi genellik ve eşitlik, kişi ve toplumun ihtiyaçları, demokratik, laik ve bilimsel eğitim gibi bir dizi ilkeye yer vermişti. Ancak eğitim pahalı bir hizmet haline getirilmiştir. Çocukların korunması ve eğitim hakkı uluslar arası sözleşmelerde yer almasına, Türkiye'nin de bu anlaşmalara imza koyarak çeşitli yasalarla desteklemesine rağmen eğitim alanındaki özelleştirmelerle sokak çocukları ve çalışan çocuk sorunu bir çelişki yumağı teşkil etmekte. Dar gelirli ve göçmen aileler için çocuklar geçim kapısıdır, işverenler için ise sadece ucuz işgücü...

Türkiye, hem okullaşma oranı düşük, hem kişi başına eğitim harcamaları oldukça geri ülkedir. Dünya Ticaret Örgütü'yle 1995 yılında yapılan GATS anlaşmasına göre bütün kamusal alanların özelleştirmeye açılması planlanmıştır. Hatırlanacağı gibi iktidarın 2005'te eğitim alanındaki özelleştirmelerin önünü tamamen açmak için düzenlediği "özel okullar yasa tasarısı" Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer tarafından veto edilmiştir.

Siyasal iktidar her zaman üniversiteleri kontrol altına almak istemiştir. YÖK üyelerinin seçimleri konusunda RP ve DYP koalisyonu döneminde, TBMM Bütçe ve Plan Komisyonu'nda alınan kararla YÖK'te siyasal iktidar temsilcilerine üstünlük sağlayan değişiklik girişimi başta üniversite çalışanları olmak üzere özgür, bağımsız ve bilimsel eğitimden yana herkesin tepkisine yol açmıştı. 1980 sonrası YÖK, üyelerinin yarıdan çoğu siyasal iktidarca belirlenen bir kurul haline gelmiş ve bu kurul yüksek öğretim sistemiyle üniversiteler üzerinde hegemonya kurmasına olanak sağlamıştır. Bir kamusal ve sosyal hizmet alanı olan yüksek öğretimde gerekli nitelik ile düzeyde yatırım yapılmamasının sonucunda kaynak aktarmaması özel üniversitelere yol açmış ve üniversiteler metalaşmıştır. Yüksek öğretim gelir kaynakları dağılımındaki payına rağmen toplumun önemli kesimi yüksek öğrenim olanağından yoksun bırakılmaktadır. Halkın vergisiyle görevlerini sürdüren üniversiteler halka kapanmıştır...

Günümüzdeki tartışmaların ve olumsuzlukların temelinde geçmişteki birçok uygulamada karşılaşılan gerici disiplin anlayışı yatmaktadır. Sürecin bu açıdan değerlendirilmesinde yarar var. Şiddet olayları ya da yöneticinin ifadesiyle toplumdaki cinnet olayları açıklanırken bu süreçte yaşanan gelişmelerin hiç payı yok mu diye de sormak gerekiyor.

Tarihinde 3 kez tekrarlanan bir ülkede "darbe"lerin, toplumsal olay ve davranışlar üzerindeki etkisini göz ardı edebilir; baskılar, sürgünler, göz altıları, cezaevleri ve yaşanan gerçeklikte günümüzde artan şiddet olaylarının ana nedeni sayamaz mıyız?

Yöneticinin fikrini dile getirmiş olduğu günlerde devlet tam 17 tane daha cezaevi açmıştı. Bir okulun bir cezaevi kapattığına inanılan memleketimizde belki de devlet 17 okul açmayı becerememişti o sıra kim bilir? Yani 1997'lerde devletin eğitime bütçeden ayırdığı pay ulusal savunma ve kolluk güçlerine ayrılan payın sadece yüzde 6,2'sidir. Bir diğer ifadeyle devletin savunma hizmetine ayırdığı para eğitime ayırmış olduğunun tamı tamına 15 katıdır.

Çocukların alkol, fuhuş ve uyuşturucu batağına saplandığı, kitaplardan mahrum kalarak sokak yaşamına terk edildikleri, öğrencilerin dayakla yıldırıldığı, öğretmenlerin ise gaz bombaları ve copla cezalandırılmasına karşın başbakan tarafından öğretmen olmamakla itham edildiği zamanda eğitimin emekçilere yok sayıldığı bir ülkede üstüne üstlük medya körüklemesiyle şiddet 7'den 77'ye tüm kesimlerine yayılmıştı toplumun. Toplumdaki şiddetin kendi deyimiyle cinnet tohumlarının nedenini alt yapısı oluşmamış liberalizmle arayanlar bütçeden ayırdıkları payla bu manzaraları karşılaştırmalıdır. Çünkü eğitimle ilgili ortam ve sorunlar vurgulanmadan eğitimde demokrasi ve disiplin arasındaki ilişki açıklanamaz.

Eğitim ve iletişim bilgiyi bireye ulaştırmanın iki yolu. YÖK gibi kurumlarla aydınlar üstünde baskı oluşturmayı amaçlayan egemenler, basın-yayın gibi kurumlar vasıtasıyla da topluma istedikleri değerleri aşılıyor. Uluslar arası ilke, bildirge ve sözleşmeler hiçbir biçimde uygulanmıyor. Sınıfsal ayrımcılık ve paralı bir kişiliksizleştirme düzene hükmediyor...

Medyatik kirlenme ve şiddete özendiren yayınlardan etkilenme daha küçük yaşlarda başlıyor. Kişiliklerinin geliştiği psikolojik ve sosyal açıdan değişimlerin başladığı bu yaşlarda etkilenme daha çok oluyor. Bu dönem kazanılan alışkanlıklar kimlik çatışmalarının yaşanmaya başladığı ileriki yıllarda daha kalıcı davranışlara dönüşüyor. Tanık olacağı olaylarda takınacağı tavrı eğitimiyle bu yaşlarda kazanmış olduğu alışkanlıklar belirliyor. Eğitimde kolaycılığın bir yöntemi olarak başvurulan dayaksa öğrencinin kişiliğini bozuyor. Çocuğun kişiliğini zedeleyen şiddet gelecekte onların saldırgan bireyler olarak yetişmesine yol açıyor. Çağdaş, Özgürlükçü ve demokratik eğitim sisteminde ise dayağa asla yer yoktur...

Dil gelişim sürecinin bir dizi ki ağlama ile başlayıp uzun cümleler kurmaya kadar varan tanımlanabilir evrelerden geçtiğini düşünürsek, bebeğin öğrenmesinde çevreyi taklitle başlayan düşüncelerinin oluşumunda dilin oynadığı rolü görebiliriz. Dilin geliştirilmesi ise bireyin davranış kazanma ve sosyalleşme evriminin başında gelmektedir. Dilin öneminden bahsedildiğinde hemen Konfüçyüs'ün ünlü yaklaşımı akla gelir. Arthur Rimbault ve Victor Hugo'nun şairlerin değerini dildeki yaratıcılıklarına bağlayan görüşleri de dilin önemini vurgulayan örneklerdir. Eğitim bilimci Erik Erikson ile Menyuk'un bu konudaki görüşleri dikkat çekiyor. Menyuk'a göre gramer adı verilen söz dizimi ile semantik denen cümlelerin anlamının ilk yıllarda çocuklar tarafından iyi anlaşılamaması gelişimlerini etkilemektedir. Erikson, iki dilli azınlık grubundan çocuklar ve düşük sosyo-ekonomik sınıftan çocukların toplumsal uyum konusunda çeşitli sorunlarla karşı karşıya kaldığını belirtmektedir...

Şiddet medya sorumsuzluğuyla beraber ekonomik ve sosyal koşullar tarafından tetiklenen bir olgu olarak görünmektedir. Bir yanda yoksulluk ve gelir dağılımı adaletsizlikleri, toplumsal sınıflar arasındaki uçurumlar, farklı tüketim anlayışları, bir yanda bireylerin ihtiyaç ve beklentilerini yeterince karşılayamamak, kamusal hizmetlerin pahalılaşması, emek ve sermayenin var olan sistemdeki konumları gibi nedenler... Son 10 yılda sayısı ikiye katlanan özel dersaneler, özel-devlet okulları bölüntüsü, zorunlu eğitim kurumlarında bile alınan kayıt paraları ve katkı payları gibi uygulamalar ayyuka çıkan sosyal çelişkilerin birer göstergesidir. Sokakta yaşayan veya çalışan çocuklar üzerinde sınıfsal ayrımcılık ve yoksulluğun sonucu olarak çocukları sömürü ve istismara açık hale getirmektedir. Hepsini huzursuzluk kaynağı sayıp üzerinde durmak gerekir.

Disiplin kavramı günlük yaşamda düzen, intizam anlamında kullanılır. Bireylerin bir arada yaşamalarını sürdürmeyi sağlamak için konmuş hükümler, kurallar ve bunu gerçekleştirmek için alınmış önlemler anlamına geliyor disiplin. Eğitimde disiplin ise öğrenciye istenilen davranışları öğretmek, okulda davranışların aynı düzende yürütülmesini sağlamak olarak ifade ediliyor. Cezalandıran ya da ödüllendiren yaklaşımlar çerçevesinde; intikamcı, cezalandırıcı, korku yoluyla engelleyici ve önleyici disiplin yöntemleri kullanılıyor. Günümüzde iyileştirici disiplin kavramının geliştirilmiş şekli önleyici disiplin olarak kabul edilmekte. Okulla ve çevre ile ilgili uyumsuzlukların ortadan kaldırılması yapıcı disiplin anlayışıyla savunulur. İlkel toplumlar cezaya başvurur...

Bir ülkede demokratik ve özgürlükçü toplumdan söz edebilmek sosyal hedeflerin varlığına bağlıdır. K.Marks, Kapital'de kolektif üretimin merkezine eğitim konusunu yerleştirmiş ve toplumsal kalkınma yolunun "politeknik" eğitimden geçtiğini ifade etmiştir. Kapitalist üretim süreci ve işbölümüyle hayata, kendine ve emeğine yabancılaşan bireyi, bu çok yönlü eğitim kavramı teknik, fizyolojik ve zihinsel her açıdan geliştirilmesi gereken bir bütün olarak ele almaktadır.

İlköğretim sistemimizde önleyici/yapıcı disiplin anlayışından söz edilmesine rağmen sapmalar oldukça düşündürücüdür. Disiplin ve demokrasi kavramlarının bir arada ele alınıp yorumlanmayışı sorunun başka bir yönüdür. Bilgi ve teknoloji tamamen sermaye sınıfının denetimi altına sokulmuştur. İlk kez Louis Althusser'in sözünü ettiği ideolojik aygıtlarla (din, aile, kültür, hukuk, siyaset, medya); siyasal iktidar ve siyasal iktidara bağlı bürokrasiyle kurumsal olarak eğitim ve kültürde, küresel sermaye, küresel sermaye medyasının ilişkileriyle hayatın her alanında sadece stereotip insan yetiştirmek amaçlanmakta...

Bu durum genel olarak halkın iktidarını tanımlayan demokrasi sözcüğüyle çelişir. Çünkü batı demokrasisi sözde demokrasidir ve öz itibariyle çoğulcudur. Özgürlüğü burjuva sınıftan olanlara tanır. Emperyalistler sömürdüğü halkların burjuva sınıflarıyla işbirliği yaparak bağnaz ve ırkçı politikalarını destekler ve sadece kendi çıkarları için onlardan yararlanmak ister. Bu yüzden sosyo-ekonomik açıdan alt sınıfların haklarını kullanması zorlaşır, fırsat eşitliği ortadan kalkar, baskıcı ve zorba yönetimler toplumsal ilişkileri belirlemeye başlar ve dünyada emperyalist ülkelerin istediği bir düzen kurulmuş olur...

Demokratik eğitimin sonucu demokratik bir toplumdur...

İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli özellik doğa karşısında ona üstünlük kazandıran aklıdır. Bilginin üretilmesini ise onun temel güdülerinden birisi; merak ve araştırma isteği sağlamıştır. Bütün insanlar düşüncenin bir ürünü olan bilgiyi üretme yeteneğine sahiptir. Bilgi insan aklının kapsayabileceği öğrenme, araştırma ya da gözlem yoluyla elde edilen olgu, gerçek ve ilkelerin tümüdür. İnsanın kendi yaşamını algılayıp anlamlandırmak ve yeniden üretmek için kullandığı önemli araçtır. İnsanlığın ortak üretiminin sonucu olarak insanın insan ve nesneyle ilişkisi ile ortaya çıkmaktadır. Aydınlanma düşünürlerinden Auguste Comte bilginin önemini "Savoir pour prevoir, prevoir pour pouvoir" (öngörmek için bilmek, iktidar için öngörmek) şeklinde ifade etmekteydi. Francis Bacon'un "bilmek egemen olmaktır" sözü insanın bilme gereksiniminin doğayı denetlemek isteğinden kaynaklandığını vurgulamaktadır...

Köleci, feodal ya da kapitalist bütün sınıflı toplumlarda üretim ilişkileri "egemenlik" kavramı üzerine kurulmuştu. Günümüzün egemen sınıfları sahip olduğu zenginlikler arasına bilgiyi de ilave etmiştir. Emperyalizm ise çok uluslu tekeller ile büyük sermaye sahiplerinin egemenliklerini ilan ettiği düzendir. Yaşadığımız bilgi çağı onu üreten ve elinde bulunduranlar tarafından yönetilmektedir.

Tamer UYSAL

  Bu yazı 3922 defa okunmuştur.
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
PUAN DURUMU
Takım O G M B A Y P AV
1 Galatasaray 30 26 1 3 68 20 81 +48
2 Fenerbahçe 30 25 1 4 79 25 79 +54
3 Trabzonspor 30 15 11 4 51 40 49 +11
4 Beşiktaş 30 14 12 4 40 36 46 +4
5 Kasımpaşa 30 12 11 7 53 55 43 -2
6 Başakşehir FK 30 12 12 6 38 35 42 +3
7 Çaykur Rizespor 30 12 12 6 36 47 42 -11
8 Antalyaspor 30 10 9 11 35 33 41 +2
9 Adana Demirspor 30 9 9 12 46 39 39 +7
10 Alanyaspor 30 9 9 12 38 42 39 -4
11 Sivasspor 30 9 10 11 36 43 38 -7
12 Samsunspor 30 10 14 6 35 41 36 -6
13 Kayserispor 30 10 11 9 36 43 36 -7
14 MKE Ankaragücü 30 7 11 12 36 39 33 -3
15 Hatayspor 30 7 11 12 36 40 33 -4
16 Konyaspor 30 7 11 12 31 42 33 -11
17 Gaziantep FK 30 8 15 7 34 44 31 -10
18 Fatih Karagümrük 30 7 14 9 34 38 30 -4
19 Pendikspor 30 7 15 8 34 61 29 -27
20 İstanbulspor 30 3 20 7 22 55 13 -33
Takım O G M B A Y P AV
1 Eyüpspor 27 21 5 1 64 23 64 +41
2 Göztepe 27 17 5 5 45 15 56 +30
3 Sakaryaspor 27 13 6 8 41 28 47 +13
4 Çorum FK 27 13 8 6 44 28 45 +16
5 Kocaelispor 27 13 8 6 39 31 45 +8
6 Bodrumspor 27 12 7 8 35 19 44 +16
7 Boluspor 27 12 8 7 26 28 43 -2
8 Bandırmaspor 27 11 8 8 37 24 41 +13
9 Gençlerbirliği 27 10 7 10 31 26 40 +5
10 Erzurumspor FK 27 10 7 10 26 21 37 +5
11 Ümraniyespor 27 9 12 6 32 39 33 -7
12 Keçiörengücü 27 8 11 8 24 33 32 -9
13 Manisa FK 27 7 10 10 33 33 31 0
14 Şanlıurfaspor 27 6 12 9 23 30 27 -7
15 Tuzlaspor 27 7 14 6 26 43 27 -17
16 Adanaspor 27 8 16 3 21 40 27 -19
17 Altay 27 5 19 3 12 55 15 -43
18 Giresunspor 27 2 21 4 12 55 7 -43
Takım O G M B A Y P AV
1 Esenler Erokspor 30 21 5 4 67 26 67 +41
2 Bucaspor 1928 30 18 3 9 46 19 63 +27
3 Van Spor FK 30 19 5 6 50 31 63 +19
4 1461 Trabzon FK 30 16 6 8 56 32 56 +24
5 Yeni Mersin İdman Yurdu 30 15 6 9 42 25 54 +17
6 Ankaraspor 31 14 6 11 39 26 53 +13
7 Ankara Demirspor 30 13 12 5 35 32 44 +3
8 Karacabey Belediye Spor 31 11 10 10 32 29 43 +3
9 Beyoğlu Yeniçarşıspor 30 12 13 5 35 31 41 +4
10 Diyarbekir Spor 30 11 12 7 32 30 40 +2
11 Kırklarelispor 31 9 12 10 24 34 37 -10
12 Hes İlaç Afyonspor 30 8 11 11 18 28 35 -10
13 Nazilli Belediyespor 31 10 13 8 35 49 35 -14
14 Altınordu 30 8 12 10 34 31 34 +3
15 Serik Belediyespor 31 8 13 10 25 34 34 -9
16 Zonguldak Kömürspor 30 7 15 8 29 49 26 -20
17 Kırşehir Futbol SK 31 5 20 6 28 61 21 -33
18 Bursaspor 30 5 17 8 22 50 20 -28
19 Adıyaman FK 30 3 22 5 20 52 14 -32
Takım O G M B A Y P AV
1 Aliağa Futbol A.Ş. 24 17 0 7 50 12 58 +38
2 Kepezspor FAŞ 23 18 1 4 47 11 58 +36
3 52 Orduspor FK 24 12 7 5 30 22 41 +8
4 Ayvalıkgücü Belediyespor 23 11 6 6 28 19 39 +9
5 Edirnespor 23 11 8 4 37 22 37 +15
6 İnegöl Kafkas GK 23 9 6 8 24 23 35 +1
7 Mardin 1969 Spor 23 10 9 4 31 26 34 +5
8 K.Çekmece Sinopspor 24 9 9 6 33 25 33 +8
9 Artvin Hopaspor 23 8 8 7 30 22 31 +8
10 Karabük İdmanyurdu Spor 23 9 10 4 21 31 31 -10
11 Talasgücü Belediyespor 24 8 14 2 24 37 26 -13
12 Kırıkkalegücü FK 23 6 12 5 18 29 23 -11
13 Gümüşhanespor 24 4 11 9 18 37 21 -19
14 Malatya Arguvanspor 23 2 17 4 9 40 10 -31
15 Tarsus İdman Yurdu 23 2 18 3 16 60 9 -44
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 02/04/2024 İstanbulspor vs Çaykur Rizespor
 02/04/2024 Antalyaspor vs MKE Ankaragücü
 02/04/2024 Galatasaray vs Hatayspor
 02/04/2024 Gaziantep FK vs Alanyaspor
 03/04/2024 Sivasspor vs Fatih Karagümrük
 03/04/2024 Fenerbahçe vs Adana Demirspor
 03/04/2024 Kayserispor vs Kasımpaşa
 03/04/2024 Konyaspor vs Trabzonspor
 04/04/2024 Başakşehir FK vs Beşiktaş
 04/04/2024 Samsunspor vs Pendikspor
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 02/04/2024 Keçiörengücü vs Çorum FK
 02/04/2024 Şanlıurfaspor vs Sakaryaspor
 02/04/2024 Boluspor vs Gençlerbirliği
 02/04/2024 Manisa FK vs Bodrum FK
 03/04/2024 Tuzlaspor vs Ümraniyespor
 03/04/2024 Adanaspor vs Eyüpspor
 03/04/2024 Altay vs Bandırmaspor
 03/04/2024 Kocaelispor vs Göztepe
 04/04/2024 Erzurumspor FK vs Giresunspor
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 03/04/2024 Diyarbekir Spor vs Nazilli Belediyespor
 03/04/2024 Esenler Erokspor vs Beyoğlu Yeniçarşıspor
 03/04/2024 Hes İlaç Afyonspor vs Altınordu
 03/04/2024 Kırklarelispor vs Bucaspor 1928
 03/04/2024 Kırşehir Futbol SK vs Adıyaman FK
 03/04/2024 Van Spor FK vs Ankaraspor
 03/04/2024 Yeni Mersin İdman Yurdu vs Karacabey Belediye Spor
 03/04/2024 Zonguldak Kömürspor vs Bursaspor
 03/04/2024 1461 Trabzon FK vs Ankara Demirspor
 03/04/2024 Kırklarelispor - Bucaspor 1928 Kırklarelispor ligde evindeki son 5 maçında hiç kaybetmedi  Kırklarelispor yenilmez
 03/04/2024 Diyarbekir Spor - Nazilli Belediyespor Diyarbekir Spor ligdeki son 5 maçında hiç kazanamadı  Nazilli Belediyespor yenilmez
 03/04/2024 Van Spor FK - Ankaraspor Van Spor FK ligde evindeki son 7 maçını kazandı  Van Spor FK kazanır
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 03/04/2024 Artvin Hopaspor vs Edirnespor
 03/04/2024 Ayvalıkgücü Belediyespor vs Gümüşhanespor
 03/04/2024 K.Çekmece Sinopspor vs İnegöl Kafkas GK
 03/04/2024 Malatya Arguvanspor vs Kepezspor FAŞ
 03/04/2024 Mardin 1969 Spor vs Aliağa Futbol A.Ş.
 03/04/2024 Tarsus İdman Yurdu vs Kırıkkalegücü FK
 03/04/2024 52 Orduspor FK vs Karabük İdmanyurdu Spor
 03/04/2024 52 Orduspor FK - Karabük İdmanyurdu Spor 52 Orduspor FK ligde evindeki son 5 maçını kazandı  52 Orduspor FK kazanır
 03/04/2024 Tarsus İdman Yurdu - Kırıkkalegücü FK Kırıkkalegücü FK ligde deplasmandaki son 8 maçında hiç kazanamadı  Tarsus İdman Yurdu yenilmez
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ
Tüm Anketler
Web sitemize nasıl ulaştınız?
ŞANS OYUNLARI
BİZİ TAKİP EDİN
  • YUKARI