Garê Şehidinin Yakını: " Bizinle İlgilenmeyenlere Hakkımızı Helal Etmiyoruz!"

Gergerlioğlu: "Bana başvuran bir ailenin yakını ile konuştum, bana ne diyor biliyor musunuz? "Biz iktidarıyla, bir kısmı ilgilense de, ilgilenmeyen muhalefetiyle, 'kimseye hakkımızı helal etmiyoruz!' diyor, açık, net ifade!
 Tarih: 20-02-2021 07:28:10
 Garê Şehidinin Yakını:

HDP Kocaeli Milletvekili ve İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Üyesi Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu hak ihlalleri ve haftanın önemli gündem maddeleri ile ilgili haftalık basın toplantısı düzenledi.

Gergerlioğlu şunları söyledi:

Bu hafta çok önemli gelişmeler oldu. Gare Operasyonu sonrası, operasyonun başarısız olduğu gerçeği ortaya çıkmasın diye iktidarın önemli gayretleri oldu! Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın ilk açıklaması sivil kayıplar olduğu yönündeydi. Konuyu yakından takip eden birisi olarak ölenlerin sivil olmadığını, kaçırılan asker ve polisler olduğunu anladım ve bu konuda sosyal medyada paylaşımlar yaptım. Üzüntümü paylaştım, "Keşke ölmeselerdi", "Hayatın, barışın yolu açılsaydı keşke" dedim.

Günah keçisi ilan edildim. Sanki bu insanların ölümüne yol açan bizmişiz gibi üzerimize yalanlar, hakaretler, tehditler, suç duyuruları, soruşturmalar ile geldiler! Neden? Neden geliyorlar? Yanlış bir şey mi söyledik? Hayır! Herkesin bir iki gün sonra kabul ettiği bir şeyi söyledim! Ortada bir başarısızlık var, bu insanlar ölmeyebilirdi, bu insanlar kurtulabilirdi bunu söyledim. Neresi yanlış bunun? Niye benim üzerime geliyorsunuz?

Konuyu takip eden bir insanım. Bu kaçırılan askerlerin yakınları bana daha öncesinde başvurmuştu! Bir çözüm bulunmasını istiyorlardı. Basın toplantılarımda, "Kaçırılan asker ve polisler için bir şey yapmalıyız, bu insanların hayatını kurtarmalıyız" diye çağrılar yapmıştım, elimden gelen her türlü çabayı göstermiştim ama olmadı!

Bakın söylediklerim burada! Diğer milletvekillerinin verdiği önergeler de var. Bu insanların yakınlarının ifadeleri var! Kaçırılan insanların mektupları var. "Biz kaçırıldık, bu ülkenin vatandaşı değil miyiz? Niye bizi kimse kurtarmak istemiyor?" diye sitemleri var! Semih Özbey'in, Müslüm Altıntaş'ın sitemleri var! Biz bu mektupları biliyoruz, bu insanların yakınlarının söylediklerini biliyoruz!

Bakın Astsubay Semih Özbey'in babası Gürsel Özbey, "Bu süreçte Meclis'e giderek tüm parti temsilcileri ile görüştüm ve kendilerini bizim yerimize koymalarını istedik. Biz 'artık savaşmayın' dedik. Ölümler olmasın, analar ağlamasın istedik" diyor. 6 yıldır bunu dedi, bu insanlar mektuplar yazdı ama iktidarın umurunda olmadı! Kimse ilgilenmedi. Soru önergelerine cevap verilmedi. CHP Milletvekili Murat Bakan'ın ve bizim partiden arkadaşlarımızın soru önergeleri var. Basın toplantılarında burada andık, sürekli çağrılar yaptık, İnsan Hakları Derneği çırpındı, 6 yıldır iktidar hiçbir şey yapmadı, aileler bekledi ve sonuçta bu insanların cenazeleri geldi!

Başarısız bir operasyon olduğunu herkes kabul etsin! Biz hayattan yanayız! Biz barıştan yanayız ve en riskli zamanda da olsa doğru bildiğimizi söyleriz, gördüğümüzü söyleriz. Bunun için taşlansak da söyleriz! Ben insan hakları savunucusuyum, insan haklarını söylerim, hayatı söylerim, barışı söylerim, çatışmanın aksine uzlaşma ile meselelerin halledilmesi gerektiğini söylerim! Biz bunu ilk olarak söyledik, bize denmeyen kalmadı! 1-2 gün sonra her şey ayan beyan ortaya çıktı! Bakanlar geldiler Meclis'e bilgi verdiler aslında istifalarını vermeleri gerekiyordu! Başarısız bir operasyon var, bunu herkes kabul etsin! İstediği kadar üst düzey yetkililer bağırsınlar, çağırsınlar sonuçta ortaya çıkan 6 yıldır kaçırılmış insanların cenazelerinin buraya gelmesidir!

Bana başvuran bir ailenin yakını ile dün konuştum, bana ne diyor biliyor musunuz? "Biz iktidarıyla, ilgilenmeyen muhalefetiyle ki bir kısmı ilgilendi" diyorlar ama ilgilenmeyen kısmı hakkında; "Kimseye hakkımızı helal etmiyoruz!" diyor, açık, net ifade! Daha önceden gidip alıkonulan insanları getiren Fethullah Erbaş ile önceki gün konuştum. 74 yaşında Fetullah Erbaş bana dedi ki: "Biz ailelerin başvurusu üzerine çok duygulandık, üzüldük. O ailelerin perişan halini gördük ve ben İnsan Hakları Derneği'ne, Mazlum-Der'e var mısınız gidelim bu insanları oradan alalım" dedim. "Varız." Dediler, gittik aldık!

Ben sordum; "Fethullah bey herhangi bir pazarlık yaptınız mı? Bir şey alma verme durumu oldu mu siyasi olarak? "Hayır. Kesinlikle olmadı" dedi. "Biz gittik İnsan Hakları Derneği ve Mazlum-Der ile beraber bu insanları aldık, geldik ve hayatımın en mutlu anıydı bu! Şu anda bu meselenin böyle sonuçlanmasından dolayı çok üzgünüm" cevabını verdi Fethullah Erbaş. Akın Birdal ile de konuştum! Bu mesele böyle çözülmeyebilirdi arkadaşlar. Bakın şu ana kadar 355 kişi kurtarılmış, ilk defa kaçırılanlar öldü! Bunu sorgulama hakkımız yok mu bizim? Ben bu ülkenin milletvekiliyim, ben bu konuları takip eden insanım. Ben bu konuları sorgularım, kim ne derse desin, kimse bizi susturamaz! Öyle soruşturmalar, baskılar, hakaretler, tehditler ile kimse bizi susturamaz, Allah'ın izni ile! Biz hayatın yanındayız! Barışın yanındayız!

YETER ARTIK BU KAN, ÖLÜM, GÖZYAŞI!

Bakın ben sözümü açık söylüyorum. Yeter artık diyorum. Yeter artık bu kan, ölüm, gözyaşı, çatışma yeter artık diyorum! Herkes silahları bıraksın diyorum! Yeter artık! Çatışma olmasın! Kan olmasın! Ölüm olmasın! Gözyaşı olmasın! Rahmetli Tahir Elçi gibi, "artık bu topraklarda; kan, ölüm, gözyaşı olmasın." diyoruz. Tüm insan hakları savunucuları bunu der, sonuna kadar da biz bunları söylemeye devam edeceğiz. Kesinlikle barışın sağlanması lazım! Herkesin elini vicdanına koyarak durması, düşünmesi, silahtan uzaklaşması ve barış için bir adım atması lazım! Gelin diyorum, barış için bir adım atalım! Bu yolun sonu karanlıktır! Partimizi kapatarak bir yere varamazsınız! Silahlar ile kimse bir yere varamaz! Gelin silahsız bir ortamda herkes silahını bıraksın, otursun, konuşalım, tartışalım herkesedir çağrımız!

Mesele artık bu acıların yaşanmamasıdır. Mesele kan, ölüm, gözyaşı üzerinden siyaset yapmama meselesidir. Ne olacak şimdi? Bakın yakınını kaybeden insan ile konuştuğum zaman, şu an ismini veremiyorum ama izni olursa veririm. Tüm Türkiye kamuoyu bunu iyi dinlesin. Bana ne dedi biliyor musunuz? "Herkes şu anda timsah gözyaşları döküyor! Hiç kimse gelip bizimle konuşmasın. Basın mensupları geliyor konuşmak istiyor. Hayır diyorum. Siyasetçiler konuşmak istiyor, Hayır diyorum. 3 gün sonra biz acımız ile kalakalacağız, hiç kimse bizi hatırlamayacak, herkes unutacak! Ateş bizim ocağımıza düştü" diyor.

Haksız mı arkadaşlar sorarım size? Eşi, kardeşi, çocuğu ölmüş insanlar bunlar. Ateş bu ocaklara düşmüş ve yarın, öbür gün toplum bunu unutacak. O insanlar acıları ile kalacak. Daha bir başka gün, başka insanlar ölecek ve yine unutulacaklar, yine bir sürü devlet törenleri yapılacak. "Şehitler ölmez, vatan bölünmez" denilecek. "Bu partiyi Meclis'e almayın, kapatın" diye naralar atılacak, ya 40 yıldır bu naraları atıyorsunuz! Kim nereye ulaştı? Hadi bakalım HDP'yi de kapatın, kovalayın. Benim vekilliğimi düşürün, kovalayın Meclis'ten, ne geçecek elinize? Hakkın, hakikatın söylenmesinin engellenmesinden ne geçecek elinize? Hakkımızda habire soruşturmalar açıyorlar, fezlekeler geliyor. Bunlar ile nereye varacaksınız? Doğruyu söylediğim için mi bu yapılanlar?

ÖLDÜREN PKK İSE DE KINIYORUZ!

Hepsini okuyamayacağım ama öylesine dram var ki bu mektuplarda... insanlar çaresizlik, ümitsizlik, kırgınlık, hayal kırıklığı içinde yazmış, "Neredesiniz?" diyor. Düşünün 6 yıl esaret altındasınız, dağ başlarındasınız, mağaralardasınız bunun karı, kışı, yazı, gündüzü, gecesi var! Büyük bir perişanlık içindesiniz ve her gün, her saniye: "Bir el verin" diyorsunuz, o el gelmiyor! En sonunda ne oluyor? Ateşler yağıyor, bombalar patlıyor ve bir şekilde öldürülüyorsunuz ki, biz bu öldürülmeyi tartışmıyoruz! Öldüren PKK ise de biz bunu şiddetle kınıyoruz, lanetliyoruz! Kabul edilecek bir hal değildir bu! Kesinlikle tasvip edilemez. Ancak şu bilinsin ki insanlar öldürerek bir yere varamazsınız, hiçbir şekilde bir yere varamazsınız!

KOCAELİ'NDE 7 GÜNDE 6 İNTİHAR

Bakın intiharlar artıyor! Vekili olduğum Kocaeli'nde 7 günde 6 intihar oldu! Kimse bunu araştırmıyor! Çoğunlukla doğudan gelen insanlar bir sanayi kenti olan Kocaeli'nde boşluğa mı düşüyor? Neler yaşıyor? Ekonomik sıkıntılar mı yaşıyor? Bilemiyoruz ama sonuçta bu insanlar intihar ediyor! Rekor sayıda, 7 günde 6 intihar!

Çok ciddi haberler var! Bir doktor intiharı var! Uludağ'a giderek damarına bir ilaç enjekte ederek intihar etmiş! Kalp Damar Cerrahi'de başasistan olan bir doktorumuz Mustafa Yalçın. Neden intihar ettiğini bilmiyoruz ama şunu çok iyi biliyoruz ki; maalesef 2000'den fazla hekim istifa etti şu ana kadar! Çoğu rapor almış. İnsanları zor duruma bırakan, hekimleri ikilemde bırakan bir anlayış ile karşı karşıyayız! 7 ayda toplam 2412 hekimin istifa ettiğini açıklamış Sağlık Bakanı Koca. 10 Mart 2020 ile 8 Eylül 2020 tarihleri arasında 858 uzman tabip, 144 asistan ve 1410 tabip olmak üzere toplam 2412 hekimin istifa ettiği belirtiliyor! Bunların nedenini kimse araştırmıyor mu?

Doktorları pandemi ile baş başa bıraktınız! Ölmeye başladılar! En çok vaka ve ölüm oranı sağlık çalışanlarında görülmeye başladı, bu insanlar istifa ediyor. Pandemi başladığında dedik ki: "KHK ile ihraç edilen 15 bin sağlık çalışanı var, bunları iade edin. Sağlık çalışanı yetersizliğinden dolayı vaka ve ölümler artabilir." Sırf siyasi nedenlerden kimse bizi dinlemek istemedi.

Öylesine vahşi bir siyasi anlayış, öylesine vahşi bir KHK'lı düşmanlığı var ki insanların ve toplumun hayatını hiçe sayıyorlar! Belki Sağlık Bakanı'nın bu tavrı, iktidarın en tepelerinin bu tavrından dolayı insanlar hayatını kaybetti! Kimse de bu sayıları açıklamıyor. Adalet Bakanlığı'na soruyoruz açıklamıyor, Sağlık Bakanlığı'na soruyoruz doğru dürüst sayılar açıklanmıyor! Kim bunun sorumlusu, kim hesap verecek? Kimsenin umrunda değil. Şu anda gördüğünüz gibi hastanelerde, yoğun bakımlarda sıkıntı halen oldukça yüksek seviyelerde.

İntiharlar artıyor, bazı örnekler sunalım! Kocaeli'nde Ünal Çetinkaya: "Kocaeli'ye gelirken diğer arkadaşlar gibi intihar edeceğimi hissetmiştim. Burada hayatıma son vereceğimi biliyordum. Son zamanlarda maddi sorunlardan dolayı neler yaptığımı bilmiyordum. Kadınlara lütfen saygı gösterin, incitmeyin, şiddet uygulamayın, konuşmayı deneyin, ön yargılı olmayın, affetmeyi bilin. Sizleri seviyorum. Hoşça kalın." İfadelerinden sonra intihar etmiş.

İstanbul Zeytinburnu'nda bir çift Elvan Demir ve Enver Demir 1.5 yaşlarındaki çocuklarını bırakarak maalesef intihar etmişler. Çok üzücü hadiseler ile karşı karşıyayız.

Yine İzmit Yeşilova Mahallesi'nde yaşayan 28 yaşındaki Kadir Gündüz'de intihar etmiş. Kadir Gündüz ipte asılı bulunmuş.

Bunun gibi arkadaşlar maalesef bu intihar vakaları unutulup gidiliyor ama bunun nedenlerini mutlak ayrıntılı bir şekilde araştırmak gerekiyor çünkü bu insanlar gidiyor ama yeni insanlarımız intihar etmesin bizim derdimiz bu olmalı!!!

İNSAN KAÇIRANLAR TAKİPSİZ KALIYOR!

HDP Parti Meclisi üyesi Hatice Büşra Kuyun kaçırılmıştı, sorgulanmıştı. Sonuçta ne oldu biliyor musunuz? Emniyet'e, savcılığa gitti, kendisini kaçırıp tehdit eden, ajanlaştırmaya çalışan kişiler hakkında suç duyurusunda bulundu. Sonuç! Kaçıran kişiler hakkında takipsizlik verildi, itiraz etti, Sulh Ceza Hakimliği itirazı haklı bulmadı. Hakimlik diyor ki: "Müştekilerin beyanları doğrultusunda yapılan plaka tespit çalışmalarında 65 AAT 923 numaralı plakanın herhangi bir araca ait olmadığının tespit edildiği, yapılan kamera kayıtlarının incelenmesinde müştekinin beyanında bahsettiği herhangi bir görüntüye rastlanmadığının anlaşıldığı."

Yani belli ki bu kişiyi kaçıran insanlar sahte plaka kullanmış ve "O plaka hiçbir şeye ait değildir." diyor. Peki olay var! Bu olayı tespit için başka yollara başvuramaz mısın? Ama niyeti bu konuyu araştırmak olmayan, üstünü kapatmaya çalışmak olan ile bundan başka cevap veremez! Savcılıkların hangi ihlal karşısında takipsizlik vermediği görüldü? Her şeye takipsizlik veriyorlar!

Kaçırılan Mehmet Bal hala bulunmadı. İstanbul'da kaçırılan Batman'lı bir kişiydi.

Hürmüz Diril halen aylardır, yılları aşan bir şekilde Hürmüz Diril yok! Eşi Şimoni Diril'in cesedi bulundu, Hürmüz Diril nerede? Ne ölüsü ne dirisi bulunuyor, olacak bir iş değil. Hiç kimse de bu konuda bir açıklama yapmıyor!

Gülistan Doku yılları bulan uzun süredir kaçırılmış bir kişi ve halen bulunamıyor!

Gökhan Türkmen 9 ay boyunca kaçırıldığı dönemde işkenceye uğradığını söylediği için mahkemeleri halen kapalı yapılan bir insan.

6 Ağustos 2019'dan beri kaçırılan Yusuf Bilge Tunç 560 günleri buluyor, halen ortada yok! Ne ölüsü var ne dirisi! Biz hatırlatmaya devam edeceğiz çünkü bir insan hakları savunucusu olarak bu meseleyi unutmayacağımıza söz vermiştik.

Yine Hüseyin Galip Küçüközyiğit 29 Aralık'tan beri kaçırılmış durumda ve geçtiğimiz gün doğum günüydü, kızı: "Bu doğum gününde sana bir şey hediye edemedim." Diye bizi çok duygulandıran bir paylaşım yaptı! Devlet bu kişiyi bulmak istemiyor, bu apaçık ortada. Kaybedilmiş, kimse bulmak istemiyor, kaçırılmış durumda büyük bir haksızlık var. Bakın kızı tek başına gidip savcılıklara başvurdu. Karar verilmesine yer olmadığına dair takipsizlik verildi ve işlemler böyle ciddiyetsiz bir şekilde yürüyor! Düşünün bir insan kaçırılmış savcılık takipsizlik veriyor bu konu hakkında!

Cezaevinde kolu kırılan insan için bakıyorsunuz savcılık takipsizlik kararı veriyor, sonrasında Anayasa Mahkemesi: "Sen nasıl soruşturdun?" diyor ve ihlal kararı veriyor. Memleketin hali bu arkadaşlar. Anayasa Mahkemesi'ne gitmezseniz, AİHM'e gitmezseniz, memlekette size yapılan haksızlığın üstünü çok kolay bir şekilde örterler...

Bakın çok net vakaları söylüyorum! Adamın kolunu kırmışlar, Kırıkkale Cezaevi'nde Gökhan Gündüz, savcılık takipsizlik veriyor, bu ne rezalet? Yıllar sonra Anayasa Mahkemesi savcılığa diyor ki: "Görüntüleri incelememişsin, bak adamın kolunu kırmışlar." Yani trajikomedi! Memleketin hali trajikomedi!

Bakın benim sıklıkla gündeme getirdiğim başka bir vaka; 'Çıplak arama'. Hakkari Belediyesi eski Eşbaşkanı Dilek Hatipoğlu'nun çıplak aramaya maruz bırakıldığı ortaya çıktı. Kendisi Van T Tipi Cezaevi'nde çıplak aranmak istenmiş ve ardından bunu reddedince kamerasız bir alana çekilerek orada darp edilerek çıplak aranmış! İşte ülkenin hali bu! AK Parti'li Özlem Zengin'e sorsanız "inanamıyor", Cahit Özkan'a sorsanız, "belge getirin" diyor. Öbürkülere sorsanız "Sen bunu söyledin, teröristsin" diyor ama çıplak bir gerçek var! Apaçık işte! İstediğiniz kadar saklamaya çalışın, yalanlar atın, hakaretler edin gerçekler apaçık ortada!

İKTİDAR İNSANLARIN HEM DÜNYASINI HEM AHİRETİNİ YAKIYOR

Hem Türkiye'de hem de İslam dünyasında dindarlık azalıyor. İran'da yapılan bir araştırmada kendisine soru yöneltilenlerden %47'si kendisini dindar olarak tanımlamadı! %78'i Allah'a inandığını söylüyor ancak Şii Müslüman olarak kendini tanımlayanların oranı %32 olarak ölçülmüş. Şimdi İran'da durum bu. Türkiye'de de farklı değil. Türkiye'de de insanlar dinden uzaklaşıyor! Neden? Bunun sosyolojik, dünya çapında nedenleri var, sekülerleşme artıyor vb. nedenleri var ama Türkiye'deki en önemli neden iktidarın İslam adına, din adına yaptığı gayri ahlaki davranışlar! Bundan dolayı insanlar dinden uzaklaşmaya, soğumaya, nefret etmeye başladı. Bu iktidar, insanların hem dünyasını hem de ahiretini yakıyor! Politikaları ile insanları dinden uzaklaştırıyor, bu apaçık ortada!

AKADEMİK ÖZGÜRLÜKTE SONDAN 9. SIRADAYIZ

Bir başka bakın istatistik sunacağım size. Akademik Özgürlük Endeksi'nde 144 ülke arasında 135. Sıradayız! Dünya endeksleri bunlar! Bakın ben muhalefet partisi vekili olduğum için bunu söylemiyorum! Dünya endeksinden okuyorum. Akademik özgürlükte sondan 9'uncu sıradayız. Boğaziçi Üniversitesi'nde bu olaylar boşuna mı yaşanıyor? Üniversiteler boşuna mı iktidara boyun eğdirilmiş durumda ve işte sonuç bu. Akademik Özgürlük'te dünyada sondan 9. Sıra, utanç verici bir durum!

Yine pandemide vatandaş, esnaf çok zor durumda. Dünya ülkeleri arasında vatandaşına en az maddi destek sağlayan ülkeler arasındayız! Afrika ülkeleri ile aynı kategorideyiz. Esnaflar ile konuşuyoruz, işçiler ile konuşuyoruz, memurlar ile konuşuyoruz. İş yerlerini kapatan insanlar ile konuşuyoruz ve "gerçekten bittik" diyorlar. Ankara'da Pazartesi ve Cuma günleri 18.30-19.00 arasında eylem yapan esnaflar var! Dükkanlarının önünde sivil bir protesto yapıyorlar! "Yeter, artık bittik. Bize biri el uzatsın. Ne zaman, ne olacak bilelim, perişan durumdayız" diyorlar.

İnsan Hakları Derneği yıllardır çok fedakarca, değerli raporlar hazırlıyor. Onlardan birisi Mültecilere Yönelik Hak İhlalleri 2020 Raporu. Bazı bölümler size sunmak isterim. Ben de Meclis Göç ve Uyum Komisyonu üyesiyim. Raporda deniliyor ki:

"Mültecilerin yaşadıkları tüm sorunlara yer veremedik ama çözümün aciliyetine ışık tutmayı amaçladık. Mülteci kadın ve çocuklar istismara daha da açık hale getirildi. Devletin sosyal devlet ilkesine uygun örgütlenmesi ve ülkesinde yaşayan insanların temel gereksinimlerinin karşılanacağı sosyal destek programlarını hayata geçirmesi ihtiyacı daha acil hissedilmektedir. Bu programların hayata geçirilmesinin zaman alacağı bilindiğinden kadın, çocuk, LGBTİ+ birey, yaşlılar ve engellilerin haklara erişimlerini sağlayacak mekanizmalara acilen işler hale getirilmelidir. Nefret dilinin yaygınlaşmasında etkili bir araç olarak kullanılan medyanın, bu dilden arındırılmasına ve toplumdaki ayrımcılığı hoş görme eğiliminin gerilemesi bakımından ciddiyetle değerlendirilmelidir. Mülteciliği temel bir hak olarak tanımlayan uluslararası sözleşmelere, belgelere ve ulusal mevzuata rağmen mültecilerin hakları kağıt üstünde kalmaktan kurtarılamamıştır. Çocuk ve kadına yönelik şiddetin ve istismarın önlenmesi ve çalışan mültecilerin haklarının korunması bakımından dahi bu sorunun aşılamamış olması can yakıcıdır."

Buna karşılık şu önerilerde bulunmuş İnsan Hakları Derneği:

"Mültecilere yönelik hak temelli yaklaşımın benimsenmeli, medyada ve siyasette daha da öne çıkan ve ırkçı saldırıları motive eden mültecilerle ilgili ayrımcı söylemlerden vazgeçilmeli, önleyici tedbir alınmalı, nefret saldırılarında karşımıza çıkan cezasızlık uygulamasına son verilmeli. 1951 Cenevre Sözleşmesi'ndeki coğrafi çekince kaldırılmalı. AB- Türkiye arasındaki Geri Kabul Anlaşması geri çekilmeli. (Çünkü bunu iktidar bir şantaj malzemesi olarak kullanıyor.) Sınırlar açılarak insan kaçakçılığının önlenmeli, mültecileri sınırdan geçmek için yasadışı- tehlikeli yollara sevk eden politika ve söylemlerden vazgeçilmeli, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin Türkiye'de yeniden faaliyet göstermesi sağlanmalı. (Çünkü bu yetki İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Müdürlüğü'ne verilince çok önemli bir boşluk ve bağımsızlıktan uzaklaşma doğurdu.) Göç İdaresinin uluslararası koruma ve ikamet başvurularının alınması başta olmak üzere mültecilerin taleplerini karşılayacak güven verici, keyfiyetten uzak, mültecilerin erişimini kolaylaştıran bir sistem kurması gerekiyor. Suriyelilere uluslararası koruma başvurusunda bulunma yolu açılmalı, geri gönderme yasağına aykırı uygulamaların durdurulması. Geri Gönderme Merkezleri'nde insani tutulma koşullarının sağlanmasından öte, idari gözetim uygulaması ve mültecilerin bu merkezlerde tutulmasına son verilmesi. Eğitim, sağlık, barınma ve çalışma gibi temel haklar bakımından eşit hakların sağlanması. Kadın ve çocuklara yönelik istismar ve şiddeti önleyici, kadın ve çocukları koruyucu etkin mekanizmaların hayata geçirilmesi sağlanmalı. Dil ve maddi imkan sorunları da gözetilerek adalete erişim ve hukukun korumasından yararlanma hususunda eşitlik ve yeterli imkân sağlanmalı. Mültecilere kendi dillerinde hizmet sunacak, kolay ulaşılabilir resmi danışma merkezlerinin kurulması. Mültecilere dair politikalar belirlenirken, mültecilerin ve alanda çalışan sivil örgütlerin görüş ve önerilerinin etkin değerlendirilmesi. Uzun süre Türkiye'de yaşayan ve geri dönmesi savaş ve sonraya etkilerinin neden olduğu koşullar çerçevesinde mümkün görünmeyen mültecilere vatandaşlık verilmesi sağlanmalıdır."

İnsan Hakları Derneği'nin bu önerilerine katılıyorum, destekliyorum. Umarım ki gerekenler yapılır.

3 yasa teklifimiz konusunda bilgi vermek isteriz. Boğaziçi Üniversitesi'nde ki rektör seçimi çok tartışmalara neden oldu. Üniversiteler özerk olmalı ve bilim üreten merkezler hiçbir yere bağlı olmamalı! Hiçbir yere! Bakın ne bir dine, ne bir mezhebe, ne bir iktidara, ne bir otoriteye bağlı olmadan bağımsız bilim üretmeli, bağımsız bilim üretmesi için de biz yasa teklifimizde, rektör üniversite öğretim üyeleri ve öğrenciler tarafından seçilmesi gerekir diyoruz. Yasa teklifimizde "Rektörler, profesör akademik unvanına sahip kişiler arasından olmalı. Seçimlerde öğrencilerin verdiği oylar %50, öğretim üyeleri ve görevlilerinin verdiği oylar %50 şeklinde eşit ağırlığa sahip olmalı. Yükeköğretim Kurulu'nun atama yetkisi, seçilme şartında ve seçim usulünde hata olup olmadığının tespiti ile sınırlı olmalı. Rektör, üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsü tüzel kişiliğini temsil eder." Demişiz biz teklifimizde. Üniversitelerdeki tartışmayı bitirmek için öğrenciler ve öğretim üyeleri birlikte seçsinler. Öğrencilerin ağırlığı %50, öğretim üyelerinin ağırlığı %50 olsun diyoruz.

ÖZGÜR BASIN İÇİN YASA TEKLİFİ

özgür basının temini açısından bir teklifimiz var. Basın kartına ulaşılabilmesi lazım. Basın kartlarının devlet tarafından verilmesi demokrasinin temini için soru işareti veriyor. Yani  devlete akredite gazeteciler oluşuyor, devlete akredite ajanslar oluyor. Anadolu Ajansı'nın haberlerinden çok rahatsızlık duydum zaman zaman. Çünkü yanlı haberler yaptı! Devlet ajansçılığı olmamalı! Devlet gazeteciliği de olmamalı arkadaşlar. Basın Kartı Kurulu meslek örgütleri tarafından oluşturulmalı ve basın kartı verme yetkisi bu kurulda olmalıdır. Teklifimiz şöyle:

"Basın kartı, her türlü radyo, televizyon, gazete ve dergi gibi basın-yayın organları ile dijital ortamlarda basın-yayın faaliyeti yürüten kişilere verilen resmi nitelikte bir kimlik belgesidir. Basın kartı verilecek kişilerde aranan şartlar, basın kartı başvuru süreci, bekleme süreleri ve basın kartı çeşitlerine ilişkin usul ve esaslar Basın Kartı Kurulu tarafından belirlenir. Basın Kartı Kurulu; süreli yayın organları sahip veya çalışanlarınca oluşturulan meslek kuruluşlarının üyeleri arasından belirlenecek iki üye, bölgesel veya yerel nitelikte faaliyet gösteren basın-yayın kuruluşlarının sahibi veya tüzel kişi temsilcisi arasından belirlenecek iki üye, ulusal düzeyde yayın yapan radyo ve/veya televizyonları temsil eden meslek kuruluşlarının üyeleri arasından belirlenecek iki üye, basın kartı sahibi gazetecileri temsil eden sendikaların üyeleri arasından seçilecek dört üye ve İletişim Fakültesi dekanları arasından seçilecek bir üye olmak üzere toplam on bir üyeden oluşur. Belirlenecek üyelerin, en az beş yıldır basın kartı taşımakta olan meslek mensupları arasından seçilmeleri şarttır, diyoruz. Kurul üyeleri, ilk toplantılarında kendi aralarında bir başkan ve bir başkan yardımcısı seçerler. Üyelerin görev süresi iki yıldır. Süresi dolan üyeler yeniden seçilebilir. Herhangi bir nedenle üyeliğin boşalması veya temsil ettikleri kuruluşların faaliyetlerinin sona ermesi halinde, boşalan üyenin süresini doldurmak üzere aynı usulle yeni bir üye seçilir. Kurul ilk toplantısında üyeleri arasından iki yıl süre için bir başkan ve bir başkan vekili seçer. Kurulun çalışma usul ve esasları Kurul tarafından belirlenir." Basın kartları devlet tarafından değil özgür bir kurul tarafından verilmelidir."

YASADA TERÖRÜN TANIMI BELİRSİZ

Terörle mücadele konusunda çok büyük sıkıntılar var! Terörün tanımı belli olmadığı için bu noktada biz Terörle Mücadele Yasası'nda değişiklikler yapılması gerektiğini söylüyoruz. Yasanın 2, 4 ve 7. Maddelerine baktığımızda suçun tanımı net belirlenmemiş. İş hakime bırakılmış. Lastikli bir şekilde hakim o gün kendini iyi hissetmiyorsa cezalar basabilir, kendini iyi hissediyorsa ceza vermeyebilir çünkü yasada suç net olarak tanımlanmamış! 4. maddedeki ifade özgürlüğü ile ilgili sıkıntıdan dolayı TCK 213, 214 ve 215, 300, 318 ve 319. Maddeler yasadan çıkmalı. İfade özgürlüğüne aykırı Terörle Mücadele Kanunu'ndaki 6/2ve 7. madde iptal edilmeli. İnsanları ispiyonculuğa teşvik eden 19. Madde de madde iptal edilmeli. Örgüt üyeliği ile ilgili yaptırımları ihtiva eden 220/6-7 ve 314/2-3. Maddeleri ile ilgili AİHM'in ve birçok hukuki kurumun yaptığı tespite göre, bırakın bu maddelerin "hukukilik" kriterlerini, bunların "kanunilik" unsurlarını bile taşımadığını görüyoruz.

Venedik Komisyonu da 314/2. maddeye kaynaklık eden 220. maddenin 6 ve 7. fıkralarının yürürlükten kaldırılmasını işaret etti, biz de bunu teklif ediyoruz. Evet teklifimiz net, Terörle Mücadele Kanunu'nun 2, 4, 7. Maddelerinin kaldırılması, bundan dolayı TCK 213, 214, 215'in, 300, 318, 319'un kaldırılması ve TMK 6/2, 7, 19'un kaldırılması, 314/2 maddeye kaynaklık eden 220. maddenin 6 ve 7. Fıkralarının iptal edilmesi yönünde bir yasa teklifi veriyoruz.

İnsanları çok kolay şekilde terörist ilan eden bir yasa ile karşı karşıyayız! Bu kabul edilecek bir şey değil, TMK değişmeden düşünce özgürlüğü yerine gelmez ve insanlar çok basit cümlelerden dolayı, çok basit fiillerden dolayı terörist olarak nitelenir, terör örgütü propagandası yapılır denir, terör örgütü üyesi denir.

1 MİLYON 376 BİN TERÖR SORUŞTURMASI

1 milyon 376 bin terör soruşturması açıldığını biliyor musunuz? OHAL Dönemi'nde, korkunç bir şekilde ülkenin 1 milyondan fazla insanı terör zannı ile soruşturulmuş son 4.5 yıl içinde. Dehşet verici bir olay! Bu nasıl bir şey? Devlet vatandaşını terörist olarak görüyor. Kendi ideolojisine aykırı tek bir kelam ettiğinde anında terörist olarak görüyor ve anında yargılamaya başlıyor ve cezalandırıyor. Ne oluyor? Çalışan erkekler, çocuklu anneler, yaşlı insanlar, hasta mahpuslar terörist oluyor! Düşünün emzikli kadınlar, hamile kadınlar, çoluk, çocuk sahibi insanlar hepsi terörist oluyor! Eline silah almayan, silah kullanmayı bilmeyen insanlar çok kolayca terörist oluyor. Memleketin hali bu!

Cezaevlerindeki ihlaller ile uğraşıyoruz. Çünkü bu Meclis'in bir İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu var ve görevini yapmıyor arkadaşlar! Görevini yapmıyor! Bu komisyon Başkanı da siyasi bir perspektif ile meselelere bakıyor, kendisine insan hakları ihlalleri götürdüğümüzde "Hangi gruptan geliyor?" diye ona bakıyor, bu komisyondaki Cumhur İttifakı partisi üyelerinde de aynı tavrı görüyoruz. İnsan hakları ihlalleri götürüyoruz. hangi kimlikten insan ihlale uğramışsa ona göre bir tavır belirliyorlar. İnsan haklarından haberi olmayan insanları getirip insan hakları komisyonu üyesi yapmışlar. Memleketin hali bu!

KOMİSYON İKTİDAR BORAZANLIĞI İÇİN Mİ VAR?

"Şurada bir ihlal var" diyorsun, "Sen şucu musun?" başka bir kimlikten kişinin ihlalini götürüyorsun "Şucu  musun?" öbür ihlali götürüyorsun "Bucu musun?" kafa böyle çalışıyor. Bu kadar yani! İnsan haklarını bu kadar anlamış ve insan hakları komisyonu başkanı yapmışlar, insan hakları komisyonu üyesi yapmışlar bu insanları. Sonra buradan insan hakları ihlali incelemesi çıkacak! Çıkabilir mi? İktidar ne emrediyor onlar getirip burada ona göre komisyonlar kuruyor. İktidar ne emrediyor ona göre verdiğimiz dilekçeleri incelemiyorlar. Ülkede işkence oluyor, dilekçe veriyoruz işkenceyi inceleyin incelemiyorlar. İnsanlar kaçırılıyor, götürüyoruz inceleyin, incelemiyorlar. Çıplak aramalar oluyor götürüyoruz incelemiyor. Peki sen ne için kuruldun İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanlığı? Ne işe yararsın? İktidarın borazanlığını yapmak için mi varsın sen?

Önceki gün Ceza Tevkifevleri Genel Müdürü geldi, kendisine "Samsun Cezaevi'ni arıyoruz, insanlar silme Korona olmuş, 4 kişi yoğun bakımda, cezaevini arıyoruz telefonlarımızdan kaçıyor müdürler, siz bari bilgi verin" dedik. O da bilgi vermedi! Mustafa Kabakçıoğlu hakkında bilgi verin dedik. "Soruşturmalar yürüyor" diyor, 5.5 ay olmuş şu memleketin, devletin haline bakın! Plastik beyaz sandalyede ölen Mustafa Kabakçıoğlu'nu Ceza Tevkifevleri'nin yeni Genel Müdürü'ne soruyorum; "Haberim yok. Araştıracağız, bakacağız" diyor. Ya 5.5 ay geçmiş, geciken adalet adalet midir? Allah'tan korkun. Silivri Cezaevi'nde Harbiyeli Muhammet Ali Taş darp edilmişti, bu kişinin durumunu soruyorum Genel Müdür'e. "Araştırmalarımız, çalışmalarımız sürüyor efendim." Kırıkkale Cezaevi'nde Gökhan Gündüz çıplak arama sonucu darp edilmiş, savcılık takipsizlik verilmiş, yıllar sonra AYM bu konuda ihlal vermiş. Peki o takipsizlik veren savcıyı, o cezaevi müdürünü dönüp bir sorguladınız mı diye soruyoruz; kem küm ediyorlar, bir cevap veremiyorlar. Memleketin hali bu!

İhlalleri örtme makamı haline gelmiş Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğü, Adalet Bakanlığı haziran ayından beri Covid vakaları ile ilgili açıklama yapmıyor. Genel Müdür'e soruyorum niye Covid vakaları ile ilgili açıklama yapmıyorsunuz? Cevap veremiyor! Şu rezalete bakar mısınız arkadaşlar! Cevap veremiyorlar çünkü tepedeki zatlar bunlara emretmiş, bunların diyecek tek kelimesi yok! Hani bunun için bir araştırmaya gerek var mı Sayın Genel Müdür? Bunun araştırılacak bir tarafı yok. Haziran ayından beri benim sana sunacağım şu Covid'den ölüm haberleri vakaları hakkında siz niye bir açıklama yapmadınız? Niye vakaları açıklamıyorsunuz? Nedir gerekçe? Bundan sonrakileri de mi açıklamayacaksınız? Samsun Cezaevi'nde neler yaşanıyor? Diğer cezaevlerinde neler yaşanıyor? Bunları da mı açıklamayacaksınız; kem, küm. Memleket bunlara teslim, canınız bunlara teslim.

VATANDAŞ BÖYLE MUAMELEYE LAYIK DEĞİL!

Vatandaş olarak böyle bir muameleye layık değilsiniz. Ben milletvekili olarak bunları görüyorum Meclis'te, tüm kamuoyuna da buradan söylüyorum. Bu Bu iktidar bu topluma layık değil çünkü iktidar kendi keyfi için hareket ediyor! Bürokratlar hak ihlaline bakmıyor; "Makamımı, koltuğumu nasıl korurum" diye bakıyor. İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu diye bir komisyonun üyesiyim ama çok büyük bir üzüntü ile bu üyeliği ifa ediyorum. Komisyon Başkanı ihlal üstüne ihlallere imza atıyor. Komisyon üyeleri biz ihlalleri gündeme getirdiğimizde bize ima ile "Şucu, bucu" demeye çalışıyor. Böylesine utanç verici bir haldeler. Bu insanlardan insan hakları ihlali bulmasını mı bekleyeceğiz? Oraya boşuna getirilmemişler. İnsan Hakları Komisyonu Başkanı da, Cumhur İttifakından komisyon üyeleri de insan haklarını ihlal etmek için, üstünü örtmek için, örtbas etmek için oradadırlar. Utanç verici haldedirler ve istifa etmeleri gerekir! Bu kadar utanmazlık olamaz!

İNSAN HAKLARI KOMİSYONUNDA TETİKÇİLİK!

Memleketin bu kadar insan hakları ihlali var, kalkmışlar bütün bunları incelememeyi kendi görevleri biliyorlar. Bunların üstünü örtmeyi, bu konuları gündeme getirince size hakaret etmeyi, size itham etmeyi, sizi iftira atmayı kendilerine vazife bilmişler. Bir tetikçi haline gelmişler, oraya tetikçi olarak gelmişler gerçek insan hakları savunucuları oraya insan hakları ihlallerini getirdiği zaman; "Nasıl olur da biz bu işi engelleriz?" hesabı için getirilmişler. Bir piyon olarak getirilmişler, bir tetikçi olarak getirilmişler. Yazıklar olsun diyorum! Bu dünyada 3 kuruşluk makamlar peşinde olabilirsiniz ama hem bu dünyanın hem öte dünyanın rezilliği sizlerledir bunu unutmayın! 3 kuruşluk milletvekilliği için bütün bunları yapmaya çalışıyorsunuz, anlıyorum, görüyorum. Vicdansızsınız, bunları da çok iyi bir şekilde görüyoruz. Ağlayan anneleri, perişan durumdaki insanları anlattığımız zaman umrunuzda olmadığını görüyoruz. Cezaevindeki bebekleri anlattığımız zaman güldüğünüzü görüyoruz. Vicdansızsınız. Evet, hasta mahpusların ölümünü anlattığımızda tınlamadığınızı görüyoruz. Kanser olup ölenleri anlattığımızda umrunuzda olmadığını görüyoruz. Vicdansız bir güruh ile beraber olmak kadar kötü bir şey var mı arkadaşlar? Malesef ki biz milletvekilleri olarak böylesine bir talihsizliği yaşıyoruz.

IZDIRABIMA SON VERECEK KİMSE YOK MU?"

Bakın İzmir Kadın Cezaevi'nden Aynur Başaran yazmış bana. "64 yaşında 34 aydır tutukluyum, 11 kişilik koğuşta 28 kişiyiz. 2 gözden kornea nakli oldum, sol gözümü kaybettim, sağda kanlanma, ağrı oldu, bu halde cezaevinde kalabilirsin dendi! Izdırabıma son verecek kimse yok mu?" biz bu insanların derdini burada anlatıyoruz. Adalet Bakanlığı'nın umrunda değil. İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'nun umrunda değil. İhlalleri örtmekle meşgul arkadaşlar ama bakın cezaevlerinden inim inim inleyen insanların sesleri yükseliyor!

Samsun Cezaevi'ni bahsettik. 1 kişi Korona olmuş herkes kapmış. Bütün infaz koruma memurları ve diğer görevlilerde de var!

Eskişehir L Tipi Kapalı Cezaevi'nde bakın ne oluyor? Telefon görüşleri 20 dakikadan 10 dakikaya düşürüldü. Diğer cezaevlerinde halen 20 dakika olmasına rağmen Eskişehir L Cezaevi'nde 10 dakika. Ya insanlar zaten açık görüş yapamıyor, kapalı görüşler sorunlu. Bir 10 dakikasını kısmakla nereye varacaksın arkadaş? Nasıl bir anlayış bu!

Şakran'da yine neler oluyor? Ailelerin ve avukatların haberi olmadan toplu olarak Afyon'a nakledilmiş insanlar. Aileler akşamdan beri perişan. Düşünün ailelere, avukatlara haber vermeden Şakran'da ki insanları kalkıp Afyon'a nakletmişsiniz!

TÜRKÇÜLÜK YAPANLAR 3 KURUŞ İÇİN UYGUR TÜRKLERİNİ SATTI!

Uygur Türkleri'ne yapılan zulme karşı ne yapıldı arkadaşlar? Bakın Türkiye Uygur kardeşlerimizi Çin Büyükelçiliği önünden kaldırdı, kovaladı. "Kabak tadı verdiniz, defolun gidin." Dedi. Uygur kardeşlerimiz MHP Genel Merkezi'nin önüne gitti açıklama yapmalarına fırsat verilmedi. Randevu alma talepleri geri çevrildi. MHP Genel Merkezi'nin önünde açıklama yapmak isteyen kamp mağduru yakınlarına izin verilmedi. Daha bu konuda yorum yapmaya gerek var mı? Türkçülüğü kimseye bırakmayanlar şu anda 3 kuruşluk para için Uygur Türkleri'ni satmış durumdadır. Cumhur İttifakı Uygur kardeşlerimizi satmış durumdadır. Şimdiye kadar Türk milliyetçiliğini kimseye bırakmayanlar; Çin ile olan anlaşmaları, demokrasiden uzaklaşmalarının bedeli olarak Uygur kardeşlerimizi satmıştır!

Bakın Odyometri mezunu arkadaşlarımız bize geliyorlar! "90 puanlar ile atama beklerken Halk Sağlığı'na neden Odyometri ataması yapılmıyor? Neden okullardaki işitme testlerini sertifikayla başka branşlar yapıyor ? Sırf bu yüzden binlerce yanlış test yapıldı" diyorlar.

Yine Kocaeli Limaş'ta 550 ton saf alkolün içine 15 tona yakın izopropil alkol pompalandığı haberini aldık ve yaklaşık 50 tonunun piyasaya sürüldüğü iddiaları var. Bu konuda da Bakanlığa soru önergesi verdik doğru dürüst bir açıklama yok hala. Halk sağlığını büyük tehdit altında bulunduran bir olayla karşı karşıyayız, kimsenin umrunda değil.

Van Büyükşehir Belediyesi yine büyük bir skandala imza atıyor. Orada mağdur olan kişiler bize yazıyorlar. Hep, sürekli bunları bildiriyorum. ""Sayın Gergerlioğlu Cüneyt Özdemir haber yaptıktan kısa bir süre sonra Van Büyükşehir Belediyesi resmi Twitter sayfası tüm işçilere engel koydu. Sanki belediye babalarının özel çiftliği ve insanları engelliyorlar." Sanırım 306 kişiydi ve işten çıkarıldılar, yıllardır direniyorlar ama halen bir gelişme yok! Belediye onları işe almıyor!

BİTMEYEN BİR OHAL'DEYİZ

Yıllarca görev yapan Yargıtay üyeleri bir tarafta dururken bir bakıyorsunuz Yargıtay'da görev bile yapmamış birisi İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan Yargıtay'a oradan zıplayarak Anayasa Mahkemesi'ne gidiveriyor.

Enis Berberoğlu'nun biz milletvekilliğine dönüşünü sevinçle karşıladık ama Leyla Güven ve Musa Farisoğulları arkadaşlarımız maalesef halen cezaevindeler. Bu da kabul edilecek bir davranış değil! Önemli bir ayrımcılık olduğunu görüyoruz, halkın iradesinin gasp edildiğini görüyoruz.

Kocaeli'nde geçtiğimiz günlerde Boğaziçi Üniversitesi olaylarını protesto etmek için 17 öğrenci gözaltına alındı. Daha sonra serbest bırakıldı ama ifade özgürlüğü bu halde her ağzını açan gözaltına alınıyor!

Yine bakın gözaltılar ile ilgili skandal bir hadise geçtiğimiz gün yaşandı! Her kesimden insanın hakkını, hukukunu savunmaya çalışıyorum. Haluk Çavuşoğlu Adli Mahpuslar Derneği Başkanı; bir meseleden dolayı gözaltına alınmış ve günlerce gözaltında tutuldu. Düşünün insanların özgürlüğünü gasp etmek kolay bir şey değil arkadaşlar. Gözaltına alıyorsunuz, neyse işlemini yapın gönderin. Ya tutuklayacaksın, ya serbest bırakacaksın. Günlerce gözaltında tutmanın alemi nedir arkadaşlar? İnsanlara zulmetmeye, boyun eğdirmeye mi çalışıyorsunuz?

Bursa'da gözaltında bulunan müvekkillerimizin gözaltı kararına itiraz etmek istedik ancak kolluk; daha soruşturma numarası olmadığını söyledi. Adliye'ye gittik, muhatap bulamadık. Müvekkiller soruşturma numarası dahi olmayan bir dosyadan gözaltındalar. Memleketin de hali bu değerli arkadaşlar! Soruşturma dosyası olmayan bir dosyadan gözaltına alınıyorsunuz ve günlerce de gözaltında kalabiliyorsunuz! Memleketin halleri bu!!!

Yine ülkede yargının hali ile ilgili bir örnek vereyim. Bana yazan birisi diyor ki: "Abim darbeden 1 yıl önce askeriyeden istifa etti. İtirafçı ifadesiyle 2018'de gözaltına alındı. İtirafçı 2015'de açılan hastaneye 2010'da gitti demiş ve birkaç ankesör araması olduğu için 6 yıl ceza aldı." Ülkede yargının hali bu!

90'lı yıllarda işkence gördüğünü söyleyen Hasan Cura'nın mektubunu Meclis Başkanlığı'na sunduk "Kaba ve yaralayıcı ifadeler var." diye önergemiz geri çevrildi!

Muhalefette son derece ilkesiz arkadaşlar. ABD Türkiye'yi eleştirdiği zaman "Vay sen bizi nasıl eleştirirsin?" diyorlar, "Yargımız çok iyi, bizi nasıl eleştirirsin?" diyorlar sonra da mesela bakın Selçuk Özdağ'a saldıranlar tahliye edilince kıyameti koparıyorlar! Yani herkes ilkeli olacak arkadaşlar! Kendisine dokunduğu zaman kıyameti koparmak veyahut da "Genel bir teamüle uyalım, iktidarı çok rahatsız etmeyelim" dendiği anda "Ülkede işler çok iyiye gidiyor" diyerek imzalar atılması, Türkiye'yi eleştirenlere karşı çıkılmaya çalışılması kabul edilecek bir davranış değil. Ülkede hak konusunda milliyetçiliğe gerek yok, ülkede haksızlığı kim yaparsa yapsın karşı çıkarız! İster Türk yapsın, ister Kürt! Türkiye iktidarı yapsın, başkası yapsın... "Vay efendim başka bir ülke bizi eleştirecekmiş. Bunu nasıl kabul ederiz?" Başka ülke, bu ülke meselesi değil. Önemli olan haksızlık var mı yok mu? Bu kadar!

Gezi olaylarında hayatını kaybeden Ahmet Atakan'ı unutmayalım! O hep 23 yaşında kaldı ve hesabı da sorulamadı!

Bakın biz Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğü'ne soruyoruz: Covid ile ilgili ölümler hakkında neden bilgi vermiyorsunuz? Çıtları çıkmıyor. Ben bilgi vereyim! Bu ölümlerin hesabı da nasıl sorulur onu da sormak isterim? "Manisa T Tipi'nde bulunan KHK'lı din kültürü öğretmeni Ersoy Karamustafa bugün hayatını kaybetti." Demişiz birkaç gün oldu bu olay oldu. 20 gündür yoğun bakımdaydı. 9 Nisan'da tahliye olacaktı ve 2 oğluna kavuşacaktı. Eşi de cezaevinde. Bu kadar kalabalık cezaevi ortamlarında hem de insanların denetimli serbestliğini vermiyorsunuz infazlarını yakıyorsunuz.

KHK'lı Ertuğrul Kuzan'ın beyin kanseri olan kızı ile çektirdiği son fotoğraf. Maalesef kızı beyin kanseri olduktan sonra 3-4 gün önce hayatını kaybetti! Ertuğrul Kuzan adli mahpus olsa kızını görme şansına sahip olacaktı infaz erteleme alacaktı, kızının tedavisine yardımcı olacaktı ama sırf siyasi mahpus olduğu için infaz erteleme alamadı. Böylesine zalimce bir infaz indirim yasası var malesef.

Evet bizim hakkımızda soruşturmalar açtılar. Bizim de bunlara cevaplarımız oldu. Onlar için de konuşalım. Biz kaçırılan askerlerden birinin başvurusu ile beraber 10 Eylül 2019'da ne dediğimizi sosyal medyadan da ilan ettik. Burada, basın toplantımda 10 Eylül 2019'da: "Gelin bu meseleyi çözelim, bu insanlar ölmesin." açıklaması yaptım. Çok kişinin o zaman bundan haberi yoktu. Biz barış, insan hakları, çözüm derken bu işin peşinden koşarken kimsenin umrunda da değildi. Ben bunun çözümü için elimden geleni yaptım ama olmadı arkadaşlar ve bize soruşturma açıldı. Yani çocuklar ölmesin, analar ağlamasın dediğimiz için bizi mesleğimizden ihraç ettiler, cezalar verdiler, şu anda soruşturmalar açıyorlar ama biz yine çocuklar ölmesin, analar ağlamasın demeye devam edeceğiz. Bu suç değil! Ölümler ile çözüm olmaz!!!

Kadir Topbaş vefat etti maalesef ki ondan gelen OHAL sonrası yaptırdığı 'Hainler Mezarlığı' idi. Yargısız infaz ile ölen insanların bu mezarlığa gömülmesini istemişti. Kadir Topbaş öldü gitti, arkasından da konuşmayı çok fazla istemiyorum ama ölüp gittikten sonra yaptırdığı bu 'Hainler Mezarlığı' meselesi kaldı geriye. O yüzden her insanın biraz oturup düşünmesi lazım. Biraz evvel ne dedik? 3 kuruşluk dünya için onurumuzu, şerefimizi, haysiyetimizi satmayalım arkadaşlar! Şu anda ki siyasetçilere de söylüyorum. Yarın öbür gün öldüğümüz zaman bizden kalan kötü fotoğraflar olabilir! O yüzden "3 kuruş daha fazla kazanacağım. Makam, mevkilere geleceğim, insan hakları kavramını ifa edeceğim. Yeter ki makam, mevkim yükselsin, cebim para dolsun." Diyorsanız, işte sonunda öldükten sonra böyle kötü fotoğraflar ile hatırlanırsınız!!!

Regaip Kandilinizi tebrik ediyoruz. Üç aylardayız. Üç aylar bize, hepimize daha çok hakkı, hukuku tanıma, merhamet, vicdan hisleri, adalet ve güzellikler getirsin inşallah. Kötülüklerden uzaklaşalım, zorbalıktan uzaklaşalım diye diliyorum.

Son olarakta söylemekten vazgeçmeyeceğimiz Şerif Mesutoğlu'nun Anayasa Mahkemesi'nde bozulması gereken kararını hatırlatıyoruz çünkü müebbet hapis alan bir kişiydi ve bunu hak etmemişti.

 

  Bu haber 875 defa okunmuştur.   Editör: Haber merkezi   Kaynak: Welg medya haber
  YORUMLAR 0 Yorum YORUM YAP
Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  DİĞER TÜRKİYE Haberleri
PUAN DURUMU
Takım O G M B A Y P AV
1 Galatasaray 30 26 1 3 68 20 81 +48
2 Fenerbahçe 30 25 1 4 79 25 79 +54
3 Trabzonspor 30 15 11 4 51 40 49 +11
4 Beşiktaş 30 14 12 4 40 36 46 +4
5 Kasımpaşa 30 12 11 7 53 55 43 -2
6 Başakşehir FK 30 12 12 6 38 35 42 +3
7 Çaykur Rizespor 30 12 12 6 36 47 42 -11
8 Antalyaspor 30 10 9 11 35 33 41 +2
9 Adana Demirspor 30 9 9 12 46 39 39 +7
10 Alanyaspor 30 9 9 12 38 42 39 -4
11 Sivasspor 30 9 10 11 36 43 38 -7
12 Samsunspor 30 10 14 6 35 41 36 -6
13 Kayserispor 30 10 11 9 36 43 36 -7
14 MKE Ankaragücü 30 7 11 12 36 39 33 -3
15 Hatayspor 30 7 11 12 36 40 33 -4
16 Konyaspor 30 7 11 12 31 42 33 -11
17 Gaziantep FK 30 8 15 7 34 44 31 -10
18 Fatih Karagümrük 30 7 14 9 34 38 30 -4
19 Pendikspor 30 7 15 8 34 61 29 -27
20 İstanbulspor 30 3 20 7 22 55 13 -33
Takım O G M B A Y P AV
1 Eyüpspor 27 21 5 1 64 23 64 +41
2 Göztepe 27 17 5 5 45 15 56 +30
3 Sakaryaspor 27 13 6 8 41 28 47 +13
4 Çorum FK 27 13 8 6 44 28 45 +16
5 Kocaelispor 27 13 8 6 39 31 45 +8
6 Bodrumspor 27 12 7 8 35 19 44 +16
7 Boluspor 27 12 8 7 26 28 43 -2
8 Bandırmaspor 27 11 8 8 37 24 41 +13
9 Gençlerbirliği 27 10 7 10 31 26 40 +5
10 Erzurumspor FK 27 10 7 10 26 21 37 +5
11 Ümraniyespor 27 9 12 6 32 39 33 -7
12 Keçiörengücü 27 8 11 8 24 33 32 -9
13 Manisa FK 27 7 10 10 33 33 31 0
14 Şanlıurfaspor 27 6 12 9 23 30 27 -7
15 Tuzlaspor 27 7 14 6 26 43 27 -17
16 Adanaspor 27 8 16 3 21 40 27 -19
17 Altay 27 5 19 3 12 55 15 -43
18 Giresunspor 27 2 21 4 12 55 7 -43
Takım O G M B A Y P AV
1 Esenler Erokspor 30 21 5 4 67 26 67 +41
2 Bucaspor 1928 30 18 3 9 46 19 63 +27
3 Van Spor FK 30 19 5 6 50 31 63 +19
4 1461 Trabzon FK 30 16 6 8 56 32 56 +24
5 Yeni Mersin İdman Yurdu 30 15 6 9 42 25 54 +17
6 Ankaraspor 31 14 6 11 39 26 53 +13
7 Ankara Demirspor 30 13 12 5 35 32 44 +3
8 Karacabey Belediye Spor 31 11 10 10 32 29 43 +3
9 Beyoğlu Yeniçarşıspor 30 12 13 5 35 31 41 +4
10 Diyarbekir Spor 30 11 12 7 32 30 40 +2
11 Kırklarelispor 31 9 12 10 24 34 37 -10
12 Hes İlaç Afyonspor 30 8 11 11 18 28 35 -10
13 Nazilli Belediyespor 31 10 13 8 35 49 35 -14
14 Altınordu 30 8 12 10 34 31 34 +3
15 Serik Belediyespor 31 8 13 10 25 34 34 -9
16 Zonguldak Kömürspor 30 7 15 8 29 49 26 -20
17 Kırşehir Futbol SK 31 5 20 6 28 61 21 -33
18 Bursaspor 30 5 17 8 22 50 20 -28
19 Adıyaman FK 30 3 22 5 20 52 14 -32
Takım O G M B A Y P AV
1 Aliağa Futbol A.Ş. 24 17 0 7 50 12 58 +38
2 Kepezspor FAŞ 23 18 1 4 47 11 58 +36
3 52 Orduspor FK 24 12 7 5 30 22 41 +8
4 Ayvalıkgücü Belediyespor 23 11 6 6 28 19 39 +9
5 Edirnespor 23 11 8 4 37 22 37 +15
6 İnegöl Kafkas GK 23 9 6 8 24 23 35 +1
7 Mardin 1969 Spor 23 10 9 4 31 26 34 +5
8 K.Çekmece Sinopspor 24 9 9 6 33 25 33 +8
9 Artvin Hopaspor 23 8 8 7 30 22 31 +8
10 Karabük İdmanyurdu Spor 23 9 10 4 21 31 31 -10
11 Talasgücü Belediyespor 24 8 14 2 24 37 26 -13
12 Kırıkkalegücü FK 23 6 12 5 18 29 23 -11
13 Gümüşhanespor 24 4 11 9 18 37 21 -19
14 Malatya Arguvanspor 23 2 17 4 9 40 10 -31
15 Tarsus İdman Yurdu 23 2 18 3 16 60 9 -44
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 02/04/2024 İstanbulspor vs Çaykur Rizespor
 02/04/2024 Antalyaspor vs MKE Ankaragücü
 02/04/2024 Galatasaray vs Hatayspor
 02/04/2024 Gaziantep FK vs Alanyaspor
 03/04/2024 Sivasspor vs Fatih Karagümrük
 03/04/2024 Fenerbahçe vs Adana Demirspor
 03/04/2024 Kayserispor vs Kasımpaşa
 03/04/2024 Konyaspor vs Trabzonspor
 04/04/2024 Başakşehir FK vs Beşiktaş
 04/04/2024 Samsunspor vs Pendikspor
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 02/04/2024 Keçiörengücü vs Çorum FK
 02/04/2024 Şanlıurfaspor vs Sakaryaspor
 02/04/2024 Boluspor vs Gençlerbirliği
 02/04/2024 Manisa FK vs Bodrum FK
 03/04/2024 Tuzlaspor vs Ümraniyespor
 03/04/2024 Adanaspor vs Eyüpspor
 03/04/2024 Altay vs Bandırmaspor
 03/04/2024 Kocaelispor vs Göztepe
 04/04/2024 Erzurumspor FK vs Giresunspor
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 03/04/2024 Diyarbekir Spor vs Nazilli Belediyespor
 03/04/2024 Esenler Erokspor vs Beyoğlu Yeniçarşıspor
 03/04/2024 Hes İlaç Afyonspor vs Altınordu
 03/04/2024 Kırklarelispor vs Bucaspor 1928
 03/04/2024 Kırşehir Futbol SK vs Adıyaman FK
 03/04/2024 Van Spor FK vs Ankaraspor
 03/04/2024 Yeni Mersin İdman Yurdu vs Karacabey Belediye Spor
 03/04/2024 Zonguldak Kömürspor vs Bursaspor
 03/04/2024 1461 Trabzon FK vs Ankara Demirspor
 03/04/2024 Kırklarelispor - Bucaspor 1928 Kırklarelispor ligde evindeki son 5 maçında hiç kaybetmedi  Kırklarelispor yenilmez
 03/04/2024 Diyarbekir Spor - Nazilli Belediyespor Diyarbekir Spor ligdeki son 5 maçında hiç kazanamadı  Nazilli Belediyespor yenilmez
 03/04/2024 Van Spor FK - Ankaraspor Van Spor FK ligde evindeki son 7 maçını kazandı  Van Spor FK kazanır
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 03/04/2024 Artvin Hopaspor vs Edirnespor
 03/04/2024 Ayvalıkgücü Belediyespor vs Gümüşhanespor
 03/04/2024 K.Çekmece Sinopspor vs İnegöl Kafkas GK
 03/04/2024 Malatya Arguvanspor vs Kepezspor FAŞ
 03/04/2024 Mardin 1969 Spor vs Aliağa Futbol A.Ş.
 03/04/2024 Tarsus İdman Yurdu vs Kırıkkalegücü FK
 03/04/2024 52 Orduspor FK vs Karabük İdmanyurdu Spor
 03/04/2024 52 Orduspor FK - Karabük İdmanyurdu Spor 52 Orduspor FK ligde evindeki son 5 maçını kazandı  52 Orduspor FK kazanır
 03/04/2024 Tarsus İdman Yurdu - Kırıkkalegücü FK Kırıkkalegücü FK ligde deplasmandaki son 8 maçında hiç kazanamadı  Tarsus İdman Yurdu yenilmez
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ
Tüm Anketler
Web sitemize nasıl ulaştınız?
ŞANS OYUNLARI
BİZİ TAKİP EDİN
  • YUKARI