AVRUPA ALEVİ KADINLARI ÖRGÜTLÜLÜĞÜ

Kadın asl itibariyle toplumun bilge, his ve sevgi tarafıdır. Kadın yaşamı ötelemeden, ezmeden, baskı altına almaya kalkmadan doğal akışı içinde kabul eder. Hayatı içinde barındırdığı şefkat, koruyan, kollayan, esirgeyen anaç bir kuvvetle karşılar.

Erkeklerin, erkek egemen sistemlerin kin, nefret, güç odaklı baskın savaşlarını sahip olduğu dişil güçle sınırlar, kısıtlar.

Kızılbaş-Alevi inancımız, yol kadındır-kadıncıldır, der. Kadını-Ana'yı esas alır.

Alevilik kadar başka hiçbir öğreti yoktur ki, bunun farkında olsun, kadınla-anayla böyle bir uyum içinde olsun. Dolayısıyla Alevilikte niyaz  doğurana, esirgeyene yani Ana'yadır. Yeryüzünde kadını bu kadar yücelten başka kaç inanç, kaç öğreti daha vardır?

Bırakın kadın-erkek eşitliğini; hiçbir inanç yoktur ki, özünde insanla-hayvanı-doğayı; kurdu-kuşu-börtü-böceği eşitlesin ve bu denli yüceltsin.

Yeryüzünde hiçbir inanç yoktur ki, doğa hakkını merkezine alsın, insanı doğanın bir sahibi değil eşitlik düzeyinde diğer tüm varlıklarla aynı değerde bilsin.

Zira Kızılbaş-Alevilik, bütün canlılar için yaşamı kutsal bilir, hak yaşamın kendisidir, der ve  bizlere bunu  korumayı, kollamayı salık verir. Dünyamızın asıl ihtiyaç duyduğu, özlemini çektiği yaşamı dizayn edecek de bu ışıktır, bu ütopyadır.

Alevi kadınları olarak şanslıyız ki, direkt böyle bir bilince, böyle bir ışığa gözlerimizi açıyoruz. Ve bundan dolayıdır ki, toplumun yaşamının dogmatik her türlü baskılarına, kısıtlamalarına rağmen Alevi kadını öz itibariyle güçlüdür. Yeter ki bir nebze buna müsait ortam yaratılsın.

Tüm dünyada kadınlar var olma mücadelesi içindedir. Bu mücadele içinde özellikle Alevi kadının sesi gür çıkıyor. Avrupa genelinde gerek sivil toplum örgütlenmelerinde, gerek sendikal faaliyetlerde, gerek politikada, gerek iş yaşamında, gerekse kültür-edebiyat-sanatta hep Alevi kadınını görürüz. Bu oluşumların karar mekanizmalarında yahut üst düzey görevlerde yer alan Türkiyeli kadınların yüzde 90'ı Alevi kadınıdır. Avrupa ülkeleri parlamentolarında Türkiyeli kadın vekillerin çoğunluğu Alevi kadınlardan oluşmaktadır.

Avrupalı için bir İslam dairesinin içinden gelmiş olmasına rağmen gelişime, ilerlemeye açık biz Alevi kadınları ve bizim örgütlülüğümüz topluma katacaklarımız anlamında önemlidir, değerlidir.

Yaşadığımız bu coğrafyalar Alevi kadınının içindeki potansiyeli çıkarması için oldukça müsaittir. Bu potansiyel ve gücü Alevi örgütlülüğüne yansıtmanın, daha çok Alevi kadınına ulaşmanın en doğru, en müsait zamanlarını yaşıyoruz. Asıl sorumluluğumuz işte burada başlamaktadır.

Avrupa genelinde 1 milyonun üzerinde Alevi yaşamaktadır. Bunun yarısı yani 500 bini kadındır. Alevi kadını, Avrupa Alevi örgütlülüğünün can damarıdır. Daha çok Alevi gence, çocuğa ve Alevi erkeğe ulaşmanın, Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyon'u örgütlülüğünü sağlamlaştırmanın yolu kadından geçer.

Avrupa Alevi örgütlülüğün 30 yıllık tarihinin yanında hemen akabinde kadın örgütlülüğünün ete kemiğe bürünüp kurumsallaşması gelir. Aslında tam da ihtiyacını duyduğumuz tecrübe, koca temel önümüzde durmaktadır.

Şimdi bu tecrübelerden de faydalanarak Alevi kadının potansiyelinin bilinciyle, ufukları genişleterek ileriye taşımanın, onların bu potansiyelinden faydalanmanın zamanıdır. Daha çok genç Alevi kadına ulaşmak istiyorsak günün yaşamına uygun yeni bir vizyonla karşılarına çıkmak zorundayız. Tam da şimdi gücünü, ışığını dışa vurmamış Alevi kadına ulaşmak zorunluluktur. Unutmamalı ki güçlü kadın, güçlü toplum demektir. Onların öncelikle yaşama katılmalarında, Alevilerin genel örgütlülüğünde ve bittabi yaşadığımız bu coğrafyalarda karar mekanizmalarında aktifleştirmeye Avrupa Alevi Kadınlar Birliği olarak köprü olmamız gerekir ki, bu mücadelelerinde Alevi inancı, Alevi öğretisi, Alevi ışığı onlara eşlik etsin.

Bugün dünya genelinde yaşadığımız toplumsal yozlaşma ve çöküşte, savaşlar ve salgın ortamlarında biz Alevi kadınlarına büyük görevler düşüyor. Bizdeki gücün farkına varıp Alevi ütopyasını toplumda görünür kılmak zorundayız.

Sadece AABK bünyesinde değil, Alevi kadının her türlü örgütlülüğü bu anlamda bir cevherdir. Bu çıktığımız yola daha nicelerini katarak ve hatta başka inanç ve düşüncedeki insanlara model ve moral olabiliriz. Bugün işe koyulan 50 yıl sonrasına çıkan yolun taşlarını döşemiş olur. Varsın olsun yemişlerini 100 yıl sonraya versin! Bakın Alevi analarımıza, pirlerimize, yol önderlerimize… Kaç asır önce verdikleri mücadeleler, söyledikleri kelamlar bugüne ışık tutuyor. Biz çok iyi biliyoruz ki, bugün dünyada hakim olan kaos ortamına derman olacak onlardır. Yarın göçüp gideceğimizi bilsek dahi elimizdeki fidanı ekelim. Öğreti bunu salık vermiyor mu?

Son olarak bağrından çeşitli nedenlerle kopup geldiğimiz o coğrafyalardaki kadınlarımızı, inançlarından, dillerinden, kültürlerinden dolayı ötelenen, baskılanan insanımızı unutmadan...

Onlara uzanmak, model ve moral olmak zorunluluğumuzun farkında olarak...

Bu bağlamda, gücümüzün farkında olacağız.

Üzerimize düşeni yapacağız.

Ne mutlu bize ki,

Biz kadınız!

Ne mutlu bize ki,

Biz Alevi Kadınıyız! 

-Nevin SEVÜK

(Bu yazı Alevilerin Sesi dergisinin 268-269 sayılarında yayımlanmıştır.)