Aleviler’in ‘Gülbangçı’ Gericilikle İmtihanı

 Tarih: 12-08-2021 10:03:54
Aleviler’in ‘Gülbangçı’ Gericilikle İmtihanı
Gülbang kelimesi, etimolojik kökleri itibarıyla Farsça GÜL ve ses anlamına gelen BANG kelimelerinin birleşiminden türetilmiş "GÜL SESİ" anlamında yorumlanabilecek bir kelimedir. Son yüzyılın en önemli İslam asimilatörlerinden biri olan Abdülbaki GÖLPINARLI ise gülün sesi olmayacağını düşünerek, olsa olsa bülbülün sesi olmalıdır düşüncesi ile gülbang kelimesinin Türkçe karşılığını “Bülbülün Sesi” diye çevirmiştir.

Gülbang, genel olarak bazı İslamî tarikatlara (Halvetilik, Kadirilik, Rufailik gibi) mensup kişiler tarafından yüksek sesle dillendirilen dualardan oluşan sözlü bir ritüeldir ki bu ritüel, süreç içerisinde İslamlaştırılmaya çalışılan Aleviliğin çeşitli süreklerine de nüfuz etmiştir.

Gülbanglar, çeşitli İslamî ayin ve törenlerde genellikle "Allah Allah eyvallah" veya "Bism-i şah Allah Allah" girişiyle başlar ve peşinden de okunduğu yer veya duruma uygun bazı dilek ve temenniler ile devam eder. Yüzyıllara yayılan işgal ve asimilasyona bağlı olarak, Alevi-Bektaşi geleneğine de nüfuz eden Gülbang ritüeli, özellikle çerağ uyandırma, ikrar verme, sofra, evlilik, ölüm, sünnet, aşure, türbe (yatır) ziyareti ve nevruz gibi önemli gün ve olaylar sırasında ve sadece İslam peygamberi Muhammed'in soyundan geldiği iddia edilen seyyidler tarafından okunur olmuştur.

Buraya kadar yazdıklarımda çok da bilinmeyen bir durum yok aslında. Hatta gülbangla ilgili çok daha detaylı bilgilerin, aşağıda kaynaklarını verdiğim birçok yazılı eserde de bulunabileceğini kaydetmek isterim. Lakin yazının başlığında da anlaşılacağı üzere, benim derdim gülbangın ne olduğunu açıklamak değil, aksine tabu haline getirilmiş olan bir giz perdesini aralamak ve kırılan buz kalıbından Yol’a revan olmaktır.

Alevilik, Anadolu ve çevre coğrafyalarda yaşayan kadim halkların en eski sorgu yoludur. Kökleri milattan öncesine dayanan akılcı ve şüpheci bir yaşam kültürü ve aynı zamanda felsefi bir öğretidir. Sadece bu belirleme bile, Aleviliğin coğrafyamızı birbiri ardınca işgale yeltenen ve gücünü Hristiyan ruhban sınıfından alan Roma İmparatorluğu ile gücünü İslam ruhban sınıfından alan Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluklarının öncesinde de yaşanan bir kültür olduğunu göstermektedir.

Anadolu halklarının binlerce yıllık kadim kültürü olan Alevilik, Hristiyanlık ve İslam’dan da önce hayat bulmuş bir öğreti olarak, nasıl olur da İslam’ın tanrısına yakarış eylemi olan gülbangları kendi öğretisinin içinde uygulanabilir bir ritüel haline getirmiştir ? Aleviler, tarih boyunca hiçbir semavi dinin ritüellerini kendi yaşamlarına dahil etmedikleri halde, gülbanglar bu direnci nasıl kırmıştır ? Gübank okumak gerçekten de Aleviliğin içinde sarsılmaz bir duvar mıdır ? Gülbanglar yoluyla Aleviler’in yaşamlarına dinsel bir müdahale söz konusu mudur ?

Yukarıdaki sorular ve daha bunlar gibi akla gelen belli başlı birçok soru olabilir zihinlerimizi kavurup duran. Bilgi dağarcığımız genişledikçe, okuma ve araştırmalarla edindiğimiz yeni bilgilerle Yol ve Erkanımız’a dair çok daha derinlikli bilgilere ulaştıkça bu hususa dair sorularımız cevap bulmaya ve zihnimiz berraklaşmaya başlamaktadır. Nihayetinde bu yazıda kendimce ulaştığım sonuçları ve kanaatimi sizlere aktarmak istiyorum.

Gülbangların tarihini incelediğimizde, ilk gülbangların “Mir’âtü’l-Mekâsıd fî Def’i’l-Mefâsid” adlı eserde karşımıza çıktığını görürüz. Eser, tanzimat dönemi biyografi yazarlarından biri olan Topal Ahmed Rifat Efendi tarafından 1876 yılında kaleme alınmış ve bizzat Sultan Abdülaziz’in annesi Pertevniyal Valide Sultan tarafından yazdırılmıştır. Hatta kitabın tüm yazım ve basım masrafları da Pertevniyal Valide Sultan tarafından karşılanmıştır. Yani Osmanlı sarayı tarafından finanse edilmiş bir kitaptan bahsediyoruz.

Bu kitaba ilişkin bir diğer dikkat çekici husus da şudur ki kitabın aslında Yeniçeri Ocağı’nın kapatılması, Pir Bektaşî Veli’nin potnişini olan Hamdullah Çelebi ve beraberindeki dede-babaların idama mahkum edildikleri sürecin sonrasında 1873 yılında Harputlu Hoca İshak Efendi tarafından yazılmış olan “Kâşifu’l-esrâr ve dâfiu’l-eşrâr” adlı esere reddiye olarak yazıldığının altı çizilmektedir.

İlgili eserler arası tartışma ve kıyaslamaları bir kenara bırakarak her iki kitap hakkında kısa bir değerlendirme yapmak gerekiyor. İshak Efendi’nin 1873 yılında kaleme aldığı Bektaşilik karşıtlığı içeren kitaba reddiye olarak Ahmed Rifat Efendi tarafından yazılan ve sözde Bektaşiliği savunan kitapta ilk kez karşımıza çıkan gülbanglarla beraber, Bektaşiliğin ve dolayısıyla Alevi-Bektaşi geleneğinin topyekün olarak İslam’ın göbeğinde olduğu iddiasını savunan bir gömlek de biçilmektedir.

Aleviler için biçilen gömleğe biraz göz atalım ;

Ahmet Rifat Efendi, kitabın girişinde, Bektaşiliği de içinde saydığı bütün İslam tarikatlarının aslında aynı olduğunu, tek farkın şeklî olmakla beraber, zikirlerinin hafî (gizli) veya cehrî (açık) oluşlarında bulunduğunu ifade etmektedir. Varlıkların oluşumu, Nûr-u Muhammedî, fıtrat-ı Adem ve âlem başlıklarında insanın yaradılış hikayesine dair aktarımlarda bulunurken “Cemî hakâikden mukaddem hakîkat-ı Muhammediyye vücûd bulup evvel ü âhir isimlerine mazhâr oldu. Ânınçün âna hakîkatü’l-hakâik denilir.” demektedir.

Yazar, kitapta, Kâdiriyye, Rifâiyye, Desûkiyye, Bedeviyye, Sa’diyye, Şâzeliyye, Mevleviyye, Sünbüliyye, Şabaniyye, Cerrâhiyye, Bayrâmiyye, Celvetiyye, Gülşeniyye, Mısriyye, Zeyniyye gibi bazı tarikat ve tarikat kollarına ait silsilelere de yer verir ve tarikat kolları hakkında kısa bir açıklama yaptıktan sonra, ilginç bir şekilde Nakşibendiyye ve bu tarikatın Hâlidiyye kolunun silsilelerini verir ve ardından Bektaşiliğin silsilesini buraya dahil eder.

Kitabın ilerleyen bölümlerinde Ehl-i beyt hakkındaki hadis-i şerifler anlatılır, 12 imamın doğum ve ölüm tarihleriyle birlikte, ehl-i beytle alakalı detaylı bilgiler verdikten sonra Kerbelâ’da bulunanlar isim isim sayılıp, savaş meydanında nasıl şehadet mertebesine erdikleri tasvir edilmektedir. Kitabın nihai bölümünde Bektaşi tarikatına giriş ve akabinde yapılacaklar anlatılarak, sırasıyla biat, ikrar, kadınların biatı, tiğ-bend, post... mihmân; bazı tarcemân ve gülbanglar detaylı olarak kayda geçirilmiştir.

İslam Ansiklopedisi’nde ilgili kitaba ve yazarına dair aşağıdaki alıntıyı da yapmadan geçmek olmaz ;

“Kendisi de Bektaşî olan müellif mukaddimede bütün tarikatların aynı asıldan çıktığını, aralarındaki tek farkın zikirlerinin hafî veya cehrî oluşunda bulunduğunu, tarikatlar arasında bir üstünlük kıyaslaması yapmak istemediğini söyler. Nûr-ı Muhammedî konusuyla esere başlayan müellif ilk dört halife hakkında bilgi vererek Ferîdüddin Attâr’ın onlarla ilgili methiyelerini iktibas etmiş, on iki imamın isimlerini zikrettikten sonra silsileleri Hz. Ali’ye ulaşan Kādiriyye, Rifâiyye, Desûkıyye, Bedeviyye, Şâzeliyye, Nakşibendiyye ve Bektaşiyye gibi tarikatların silsilelerini vermiştir. Kitapta Nakşibendiyye ve Bektaşiyye’nin Hz. Ebû Bekir’e de ulaşan bir silsilesi olduğu belirtilerek cehrî ve hafî zikir meselesine temas edilmiş, ardından her biri “der beyân-ı ...” ifadesiyle başlayan başlıklar altında itikadî, fıkhî ve tasavvufî konular ele alınmıştır. Eserin yarıdan fazlasını oluşturan bu bölümde müellifin tamamen Sünnî bir çerçeve içinde kaldığı dikkat çekmektedir.”

“Mir’âtü’l-makāsıd’ın Bektaşî tarikatına ayrılan bölümü tarikatın pîri Hacı Bektâş-ı Velî, ayrıca Bektaşîliğin âyin, âdâb ve erkânı hakkında ayrıntılı bilgi içerir. Bu bölümde ele alınan konulardan bazıları şunlardır: Tevellî (tevellâ) ve teberrînin (teberrâ) hakikati, derviş ve fakr kavramları, mürşid-i kâmilin özellikleri, “Nâdi Ali”nin şerhi, zikir telkini ve hırka giyme, tâc-ı şerif, Bektaşî âyini, Ehl-i beyt hakkında hadisler, on iki imam, on dört mâsum, on yedi kemer-bestenin isimleri. Eserin sonunda Bektaşî tarikatı mensuplarının çeşitli vesilelerle okudukları evrâd, dua, tercüman ve gülbang metinlerine yer verilmiştir.” denilmektedir.

Bir kitabı neden bu kadar diline doladın diye düşüneniniz vardır mutlaka. Lakin şunu unutmamak gerekiyor ki gülbangların yazılı olarak tarihte kayıt altına alındığı ilk kitap özelliğini taşıyan arşiv belgesi niteliğinde bir kitaptan bahsediyoruz.

Tarihte 150 yıllık bir köprü kurarak günümüze gelecek olursak, gülbanglara tüm gücü ile sarılan ve sanki gülbanglar Aleviliğin kadim bir ritüeliymiş gibi düşünen her bir Alevi’nin bilmesi gereken temel şey, gülbangların yazım tarihinin sadece son 150 yıllık bir geçmişi olduğu ve yukarıdaki örneklerden de anlayacağınız üzere, İslam asimilasyonunun en önde tutulan aracı olduğudur.

O halde günümüzde Aleviliğin gülbangsız olamayacağını, hatta her eylemin gülbangsız yapılamayacağını iddia edenlerin, aynı zamanda Aleviliğin hiçbir semavi dinle ilişkisi olmadığını iddia ediyor olmalarını neyle açıklayabiliriz ?

Zannımca bu sorunun her halde iki ayrı cevabı olabilir ;

1) İddia sahipleri cahildirler ve tarihsel gerçeklerden bihaberdirler.

2) Sözde Alevilik üzerindeki İslamî asimilasyona karşı görünüp, gizliden gizliye asimilasyona çanak tutmaktadırlar.

Cevap tercihleri siz okurların olsun. Benim asıl gayem, Aleviliğin kendi yaşam coğrafyamızda ürettiğimiz en ilerici, aydınlanmacı ve direngen öğretisi olduğuna inanan biri olarak, günümüz yaşam formunda toplumsal çelişkilerden payımıza düşenleri bir bir parçalamak ve yazımın girişinde de ifade ettiğim gibi kırılan buz kalıbından Yol’a revan olmaktır.

Yeri gelmişken Harputlu Hoca İshak Efendi’in 1873 yılında kaleme aldığı eserine de değinmek gerekiyor. Yukarıda özellikle irdelediğimiz Topal Ahmed Rifat Efendi’nin yazdığı ve sarayın desteğiyle yayımlanan kitabında yazar, Harputlu Hoca İshak Efendi’nin yazdığı kitaba reddiyelerde bulunmuştur. Reddiyelerde bulunduğu doğrudur da neleri reddetmiştir bunları öğrenmek için İshak Efendi’nin kitabına da biraz göz atalım.

Ne diyor İshak Efendi “Kâşifü’l-esrâr ve dâfiu’l-eşrâr” isimli eserinde ?

Daha kitabın girişinde Alevi-Bektaşi tebaası için ; “Mâlûm ola ki, ehl-i İslâm’ı idlâl ile meşgûl olan taifenin en başlıcası tâife-i Bektâşiyân olup, halbuki bunların akvâl ü ef’âllerinden ehl-i İslam’dan olmadıkları mâlûm ise de bin iki yüz seksen sekiz tarihinde bütün bütün izhâr eylediler.”

… ifadelerine yer vermektedir. Yani İshak Efendi, Alevi-Bektaşi toplumunun İSLAM OLMADIKLARINI alenen kitabında zikretmiştir. Topal Ahmed Efendi ise saraydan ve bizzat da Sultan Abdülaziz’in annesi Pertevniyal Valide Sultan tarafından finanse edilen ve bastırılan kitapla İshak Efendi’nin iddiasını reddetmiş ve Alevi-Bektaşi toplumunun İslam’ın peygamberine kadar uzanan bir soy şeceresine sahip şeyhleri olan ve diğer İslam tarikatları ile bir olduğunu iddia etmiş, Alevi-Bektaşi inanışının İslam’ın özü olduğunu kanıtlamaya çalışmıştır. Bu iddiasını da kitabın son bölümünde kaleme aldığı gülbanglarla pekiştirmeye çalışmıştır.

Her şeyden önce yukarıda değindiğimiz ama detaylandırmadığımız bir hususu açıklayarak devam edelim. Nedir o husus ? Gülbangların, İslam peygamberi Muhammed’in soyundan geldiği iddia edilen ve kendilerine seyyid denilen kişiler tarafından okunabileceği ve her türlü ritüelin ancak bu kişilerin okuyacakları gülbanglarla icra edilebileceğini belirtmiştik. Günümüzde de bu kişiler, uydurma soy secereleri ile kendilerini seyyid olarak göstermekte veya öyle anlaşılmasını istemektedirler. İşte bu kişiler aslen tüm dinlerdeki ruhban sınıfını oluşturan bir sömürü zincirinin de halkalarını oluşturmaktadırlar. Bu yöntemle de Alevilik-Bektaşilik için İslam’ın bir tarikatı olduğu yanılsaması yerleşiklik kazanmaktadır.

Hem kendinizi, seyyidlik iddiası ile soyca İslam peygamberine bağlayacaksınız, hem de son 150 yılda uydurulmuş bir asimilasyon unsuru olan gülbanglara sarılacaksınız, bu eylemleriniz ile babadan oğula geçen tümüyle eril bir ruhban sınıfı oluşturup, bir taraftan Alevi inanışında Yol ve Erkan’ın yürütücüsü biziz derken, bir taraftan da bu pozisyonun her türlü toplumsal ayrıcalığını sonuna kadar kullanmaktan çekinmeyeceksiniz. Bunun adı düpedüz gericiliktir, sömürücülüktür, benmerkezciliktir. Tarihin tekerleğini ileri doğru iten, “Bilimden gidilmeyen yolun sonunu karanlık kabul eden” Alevi-Bektaşi öğretisinin içini boşaltmaktır. Açık ya da gizli Alevi-Bektaşi inanışını öğütmeye kilitlenmiş gerici İslam asimilasyonunun değirmenine kovayla su taşımaktır.

Günümüzde bizler, Aleviliğin her hangi bir semavi dinle uzaktan yakından ilişkili olmadığını, Aleviliğin yaşam coğrafyamızı işgal eden Hristiyanlık ve İslam dinlerinden de önce kadim bir inanış ve felsefi bir öğreti olarak yaşanır olduğunu iddia ediyorsak, daha cesur davranarak, daha fazla bilimsel veri içeren araştırmalarla zihinlerimizde bilince çıkarılması gereken tarihin gizil bahçesini kazmaktan bir an olsun imtina etmemeliyiz. Yol cümleden uludur diyenlerin gerçeğe olan aşkı hiçbir zaman bitmemiştir, bitirilememiştir.

Gülbanglar, Alevi inanç ve öğretisinin içine sinsice sokulmuş en önemli asimilasyon faaliyetlerinden biridir. Gülbanglardan arındırılmış bir Alevi-Bektaşi Yol’unun sürülmesine katkı sunan tüm canlara aşk olsun…

Sağlıcakla ve aşk ile…

Murat KILIÇ

11.08.2021

KAYNAKÇA :

1) Ahmed Rifat, Mir’âtü’l-makāsıd, İstanbul, 1876

2) Harputlu İshak Efendi, Kâşifü’l-esrâr ve dâfiu’l-eşrâr, İstanbul 1873

3) J. K. Birge, The Bektashi Order of Dervishes, London, 1965, s. 81; a.e.: Bektaşilik Tarihi (trc. Reha Çamuroğlu), İstanbul 1991, s. 94;

4) Salih Çift, “1826 Sonrasında Bektâşilik ve Bu Alanla İlgili Yayın Faaliyetleri”, UÜ İlâhiyat Fakültesi Dergisi, XII/1, Bursa 2003, s. 259-267

5) Mustafa Kara, “İshak Efendi, Harputlu”, DİA, XXII, 531.

6) TVD İslam Ansiklopedisi, İstanbul, 2005, 30.cilt 147-148 s.

 

  Bu haber 1460 defa okunmuştur.   Editör: welg medya   Kaynak: Welg medya haber

  YORUMLAR 0 Yorum YORUM YAP

  FACEBOOK YORUM Yorum

ÇOK OKUNANLAR

  SON YORUMLAR

PUAN DURUMU

Takım O G M B A Y P AV
1 Galatasaray 5 5 0 0 17 4 15 +13
2 Fenerbahçe 5 4 0 1 13 2 13 +11
3 Beşiktaş 4 3 0 1 9 3 10 +6
4 Başakşehir FK 5 3 1 1 11 7 10 +4
5 Eyüpspor 5 2 0 3 8 4 9 +4
6 Samsunspor 5 3 2 0 6 3 9 +3
7 Konyaspor 5 2 2 1 6 7 7 -1
8 Sivasspor 5 2 2 1 5 6 7 -1
9 Antalyaspor 5 2 2 1 9 12 7 -3
10 Göztepe 4 1 0 3 5 3 6 +2
11 Bodrum FK 6 2 4 0 5 9 6 -4
12 Kasımpaşa 5 1 2 2 6 8 5 -2
13 Trabzonspor 4 0 0 4 3 3 4 0
14 Çaykur Rizespor 5 1 3 1 3 13 4 -10
15 Kayserispor 4 0 1 3 5 6 3 -1
16 Gaziantep FK 4 1 3 0 4 7 3 -3
17 Alanyaspor 5 0 2 3 4 9 3 -5
18 Hatayspor 6 0 4 2 4 10 2 -6
19 Adana Demirspor 5 0 4 1 5 12 1 -7
Takım O G M B A Y P AV
1 İstanbulspor 5 4 1 0 11 4 12 +7
2 Manisa FK 6 3 1 2 13 7 11 +6
3 Iğdır FK 5 3 1 1 10 3 10 +7
4 Pendikspor 5 3 2 0 10 8 9 +2
5 Kocaelispor 5 3 2 0 6 7 9 -1
6 Erzurumspor FK 6 3 3 0 8 5 9 +3
7 Gençlerbirliği 5 2 1 2 5 4 8 +1
8 Amed SK 5 2 1 2 4 1 8 +3
9 Bandırmaspor 5 2 2 1 7 7 7 0
10 Ümraniyespor 5 2 2 1 7 8 7 -1
11 Sakaryaspor 5 1 0 4 6 4 7 +2
12 Keçiörengücü 5 1 1 3 5 5 6 0
13 MKE Ankaragücü 5 2 3 0 6 6 6 0
14 Şanlıurfaspor 5 2 3 0 6 10 6 -4
15 Çorum FK 5 1 1 3 7 6 6 +1
16 Fatih Karagümrük 5 1 1 3 7 8 6 -1
17 Boluspor 5 1 2 2 5 6 5 -1
18 Adanaspor 5 1 2 2 7 12 5 -5
19 Esenler Erokspor 5 1 4 0 5 9 3 -4
20 Yeni Malatyaspor 5 0 5 0 1 16 3 -15
Takım O G M B A Y P AV
1 GMG Kastamonuspor 3 3 0 0 7 3 9 +4
2 Altınordu 3 2 0 1 4 0 7 +4
3 24Erzincanspor 3 2 0 1 4 0 7 +4
4 Adana 1954 Futbol Kulübü 3 2 0 1 3 1 7 +2
5 Batman Petrolspor 3 2 1 0 3 1 6 +2
6 Sarıyer 3 1 0 2 4 1 5 +3
7 İskenderunspor A.Ş. 3 1 1 1 2 2 4 0
8 Kırklarelispor 3 1 1 1 2 2 4 0
9 Tuzlaspor 3 1 1 1 2 2 4 0
10 1461 Trabzon FK 3 1 1 1 2 2 4 0
11 Altay 3 1 1 1 1 2 4 -1
12 İnegölspor 3 1 1 1 1 2 4 -1
13 Fethiyespor 3 1 2 0 4 6 3 -2
14 Kepezspor FAŞ 3 0 1 2 1 2 2 -1
15 Sincan Belediyesi Ankaraspor 3 0 2 1 1 3 1 -2
16 Karaköprü Belediyespor 3 0 2 1 2 5 1 -3
17 Isparta 32 Spor 3 0 2 1 1 5 1 -4
18 Hes İlaç Afyonspor 3 0 3 0 1 6 0 -5
Takım O G M B A Y P AV
1 Bursaspor 2 2 0 0 5 0 6 +5
2 Belediye Kütahyaspor 2 2 0 0 3 0 6 +3
3 Bornova 1877 2 1 0 1 4 0 4 +4
4 Karşıyaka 2 1 0 1 3 0 4 +3
5 Silifke Belediye Spor 2 1 0 1 2 1 4 +1
6 Artvin Hopaspor 2 1 0 1 1 0 4 +1
7 Muş Spor Kulübü 2 1 0 1 1 0 4 +1
8 Düzcespor 2 1 1 0 2 2 3 0
9 Anadolu Üniversitesi 2 1 1 0 1 1 3 0
10 Kahramanmaraşspor 2 1 1 0 1 1 3 0
11 23 Elazığ Futbol Kulübü 2 0 0 2 0 0 2 0
12 Kırşehir Futbol SK 2 0 1 1 0 2 1 -2
13 Kuşadasıspor 2 0 2 0 0 2 0 -2
14 Ergene Velimeşe 2 0 2 0 1 4 0 -3
15 Tokat Bld Plevnespor 2 0 2 0 0 4 0 -4
16 Bulvarspor 2 0 2 0 0 7 0 -7
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 21/09/2024 Konyaspor vs Sivasspor
 21/09/2024 Fenerbahçe vs Galatasaray
 22/09/2024 Çaykur Rizespor vs Samsunspor
 22/09/2024 Kasımpaşa vs Antalyaspor
 22/09/2024 Adana Demirspor vs Alanyaspor
 22/09/2024 Beşiktaş vs Eyüpspor
 23/09/2024 Gaziantep FK vs Trabzonspor
 23/09/2024 Göztepe vs Kayserispor
 27/09/2024 Sivasspor vs Başakşehir FK
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 21/09/2024 Pendikspor vs Gençlerbirliği
 21/09/2024 Amed SK vs Boluspor
 21/09/2024 MKE Ankaragücü vs Sakaryaspor
 22/09/2024 Keçiörengücü vs Iğdır FK
 22/09/2024 Ümraniyespor vs Adanaspor
 22/09/2024 Çorum FK vs Kocaelispor
 22/09/2024 İstanbulspor vs Bandırmaspor
 23/09/2024 Şanlıurfaspor vs Fatih Karagümrük
 24/09/2024 Esenler Erokspor vs Yeni Malatyaspor
 27/09/2024 Iğdır FK vs Erzurumspor FK
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 21/09/2024 Kepezspor FAŞ vs Afyonspor Kulübü
 21/09/2024 Sincan Belediyesi Ankaraspor vs 1461 Trabzon FK
 21/09/2024 İnegölspor vs İskenderunspor A.Ş.
 22/09/2024 GMG Kastamonuspor vs Karaköprü Belediyespor
 22/09/2024 Kırklarelispor vs Altınordu
 22/09/2024 Tuzlaspor vs Altay
 22/09/2024 Fethiyespor vs Batman Petrolspor
 22/09/2024 Isparta 32 Spor vs Sarıyer
 22/09/2024 24Erzincanspor vs Adana 01 Futbol Kulübü
Tarih Ev Sahibi Sonuç Konuk Takım
 21/09/2024 Bornova 1877 vs Artvin Hopaspor
 22/09/2024 Kahramanmaraşspor vs Kuşadasıspor
 22/09/2024 Muş Spor Kulübü vs Belediye Kütahyaspor
 22/09/2024 Tokat Bld Plevnespor vs Kırşehir Futbol SK
 22/09/2024 Anadolu Üniversitesi vs Silifke Belediye Spor
 22/09/2024 Düzcespor vs Bulvarspor
 22/09/2024 Ergene Velimeşe vs Bursaspor
 22/09/2024 Karşıyaka vs 23 Elazığ Futbol Kulübü

  BİZİ TAKİP EDİN